Gerçekleşmiş bir hayalin öyküsü

28 Ekim 2016 Cuma

Yıl 1986. Bir sonbahar akşamı. Hamburg’daki evimizin kapısı çaldı, açtım. O. Oğlum Emek’in okuldan en yakın arkadaşı. Gide gele evimizin çocuklarından biri olmuş. “Emek evde değil” dedim. “Önemli değil” dedi, “ben seninle konuşmaya geldim”. İçeriye aldım, bir odaya geçtik. Benimle ne konuşacağını merak ediyordum bu 16 yaşındaki çocuğun. Karşılıklı oturduk. Uzatmadan lafa girdi. “Ben okulu bırakıyorum” dedi. Afalladım, çünkü dersleri, notları iyi olan başarılı bir öğrenciydi. “Neden?” diye sordum. Anlatmaya başladı... Okul ona istediğini vermiyor, hayalini kurduğu bir hayata yönlendirmiyormuş... Derinine inilmesi gereken, ciddiye alınması gereken bir konuydu.
“Anlat” dedim, “nasıl bir hayatı öngörüyorsun kendine?”
“Ben tiyatro ve sinema sanatçısı olmak istiyorum...”
Anlaşılabilir bir durumdu. Avusturya kökenli annesi Almanya’nın ünlü tiyatro sanatçılarından biriydi. Anneannesi, anneannesinin annesi de Avusturya’nın. Hiç görmediği babası da önemli bir tiyatro sanatçısıydı. Kan çekiyordu. Ama onlar klasik tiyatro eğitiminden sonra sahneye adım atmışlardı. Bunu söyledim. Bana, “Zaman değişti” diye yanıt verdi. “Artık sahneye ulaşmak için başka yollar da var.”

***

Sordum. Anlattı. Önce iki yıllığına Paris’e gidecek, orada hem bir ailenin yanında çocuk bakıcılığı yapacak hem de tiyatro kurslarına devam edecekmiş. Sonra... Yine iki yıllığına New York! Brooklyn’de dans, jestik, mimik kursları. Sonra... İtalya. İtalyan tiyatrosu...
Nasıl bir hayal dünyasıydı bu?
Anlatıyor, anlatıyor, anlatıyordu. Akşam geceye dönüşmüş, gece ağarmaya başlamıştı.
En sonunda sordu: “Ne diyorsun?”
Hayatımda karşılaştığım en zor sorulardan biriydi. Ne diyebilirdim? Bana gelmekle, bana bu soruyu sormakla beni büyük bir sorumluluk altında bırakmıştı. Bir an kendimi düşündüm... Ben de bir türlü ayak uyduramadığım ülkemin eğitim sistemine sırtımı dönerek cebimde 100 Markla Almanya’ya gidip hem çalışıp hem okumak gibi engebeli bir yol seçip bu yoldan başarıyla çıkmamış mıydım?
“Sen zaten kararını vermişsin” dedim. “Bildiğin yolda git!”

***

Gitti. Beş yıl sonra geri döndüğünde tüm hayallerini gerçekleştirmişti. Ben artık Hamburg’da yaşamıyordum ama onu uzaktan izledim. 22 yaşında Hamburg Şehir Tiyatrosu’nda ikincil bir rolle sahneye adım attı. Sonra televizyon dizileri, sinema filmleri... Bugüne kadar 68 dizi ve sinema filminde yer aldı. 2001 yılında Temmuz’da (Im Juli) ve Deney (Das Experiment) filmlerindeki başarısı nedeniyle Alman Filmpreis tarafından en iyi erkek oyuncu ödülüne, 2006 yılında da Berlin Film Festivali’nde Elementarteilchen filmindeki rolüyle Gümüş Ayı ödülüne layık görüldü.
Moritz Bleibtreu, bugün Almanya’nın en ünlü aktörü. Türkiye’de sinemaseverler onu öncelikle “Temmuz’da”, “Lola Koşuyor”, “Baader Meinhof Kompleksi” gibi filmlerinden tanıyorlar.
Bana “ikinci babam” diyor, ben de ona “manevi oğlum”. Beş gün önce Hamburg’daki evinde oğlum Emek’le birlikte beraberdik. Eski günlerden, yeni hayallerinden konuştuk.
Düşünüyorum... 30 yıl önceki o konuşmamızda ne yapıp edip onun o hayallerini söndürseydim ne olurdu?
Bu sorunun yanıtı hep açık kalacak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları