Cüneyt Arcayürek

Kol Saati ve Sonrası...

19 Nisan 2014 Cumartesi

Kim akıl verdi kışkırttı ise sağa sola hakaretler yağdırmakta eline kimsenin su dökemeyeceği Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek Meclis kapısının önüne bir kol saati heykeli dikmiş…
Gökçek’in diktirdiği heykel, Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan’a armağan edilen 700 bin lira değerindeki kol saatini sembolize ediyor, diyorlar.
Aslında, muhalefet heykel olayının altında yatan gerçek anımsatmayı hâlâ göremedi galiba.
Bu heykel, seçimi demokrasinin normal bir gelgiti diye değerlendirmediğine taştan bir kanıt.
Üstelik yıkılmaz, eskimez bir belge olarak muhalefet partilerine...
... 17 Aralık’ta rüşvet dahil hemen her alanda iktidarı yıkmaya çabalayan girişimlerinize karşın... Eeee ne oldu?
Halkımızın yüzde 43-45’i bu darbe girişimlerini elinin tersiyle bir kenara attı.
AKP’ye; rüşvete, yolsuzluğa, devleti içinden zor çıkılacak açmazlara sokan RTE iktidarına güven tazeledi.
Rüşvete de yolsuzluğa da devleti yozlaştırmaya devam, dedi ve bu aşamada, bu heykelin ifade ettiği anlama gelince:
Halkın seçim öncesi ve sonuçlarını muhalefete anımsatan nah işte gerçek bu, dediği kol saati!..

***

Ve muhterem halkımıza örneğin Devlet Bahçeli’nin ısrarla RTE’den Cumhurbaşkanı olmaz dediği, ana muhalefetin bu konuda henüz sessizliği oynadığı sırada...
... Yıllardır ah Çankaya diye yanıp tutuşan AKP Genel Başkanı yola koyuldu.
Partisi milletvekillerinin cumhurbaşkanlığına adaylığı konusunda görüşlerine başvurdu.
Adam post kavgasını bile vekilden, dün topladığı il başkanlarına dek, her çevrenin görüşünü alarak yola çıktı...
Koyunların sessizliğinde dinlemeye alışık AKP’li vekillere amacını özetleyen ve geleceğe yine nurlu ışıklar saçan bir konuşma yaptı.
Biri tehdit diğeri gelecekteki tutumu açıklayan iki açıklaması var.
Çıkarsa yukarıya mevcut anayasanın cumhurbaşkanlarına verdiği, kimi konulardaki kısıtlı yetkileri “terleyerek, koşarak” aşacağını ve ayrım gözetmeksizin “milleti kucaklayacağını” söyledi.
Yani partisiz, tarafsız bir cumhurbaşkanı değil, AKP’nin cumhurbaşkanı olacağını, devlet yönetiminde hükümete de yargıya da elini de burnunu da sokacağını daha aday olmadan ilan ediverdi.
Ana muhalefet lideri ise hâlâ, bizim yeni bir Kenan Evren’e ihtiyacımız yok diyerek modası geçmiş günlerden örnek veriyor.
Lütfen günahına girmeyelim... Evren, Köşk’te beğen beğenme, 82 Anayasası’na virgülüne dek bağlı kaldı, uyguladı ve hiçbir zaman bugünkü gibi tek adamlık, diktatörlük hevesinde de olmadı.

***

RTE, vekillere yaptığı konuşmada gelecekteki başkanlık düşünü gerçekleştirecek bir formülü yine tazeledi.
Şu anda gereksinme varmış gibi, 2015’teki genel seçimlerin dar bölge seçim sistemi ile yapılmasını sözüm ona “Tartışalım” dedi.
Oysa, ağustostaki cumhurbaşkanlığı seçiminden önce haziran ayına kadar olan süreçte dar bölge sistemini gerçekleştirmeyi istiyor.
Dar bölge muhalefet partilerinin vekil yitirmelerine yol açıyor amma… -AKP’nin hesaplarına göre- bugünkü AKP vekil sayısını 25-30 artırıyor.
RTE neden dar bölge peşinde? Ulusal iradenin tam temsilini sağlamak için mi?
Güldürmeyin insanı!.. RTE yukarı çıktığında ve çıkmadan önce TBMM’deki emrine amade AKP çoğunluğunun anayasada başkanlık mı olur yarı başkanlık mı, bu sistem değişikliğini onaylayacak çoğunluğu yakalamanın peşinde!..

***

Ne ki bu konuda mücadele vermesi beklenen ana muhalefet bu konuyu düşünecek konumda değil.
Yine iç bünyedeki malum rahatsızlıkların biriyle sarsılıyor.
Ama bu kez yalnız parti içini ilgilendiren bir rahatsızlık değil bu. RTE’den kurtulmak isteyen çoğunluğun sığındığı, dayandığı, hatta güvendiği bir parti sorunu bu.
Sessiz sedasız giden bu iç eleştiri kaynaşması, Deniz Baykal’ın açıklamarıyla birden yüzeye çıktı.
Partinin yerel seçimlerde, neler olduğunu söylemedi ama “Göz göre göre çılgınca hatalar yaptığını” söyledi ve...
... Partinin, “Doğru teşhisler konulup, gereğini yapmaya, tazelenmeye yeniden ihtiyaç olduğunu” anlattı.
Oysa, genel başkanlık değişimi ve yeni başkanla oluşan yönetici kadroyla, gereği yokken partinin başına bir de “yeni” sıfatı ile yola çıkıldığında bugünkü sonuç hazırlanmış oldu ve...
... Bunları, hele her kesimi memnun edecek temsilcilerden oluşan başkan çevresiyle başarı olanağının olmayacağını, CHP’deki yanlışlıkları yazdığımız zaman... Baykal’ı övmek ve yeni CHP’yi karalamak istediğimiz gibi anlamsız, dayanaksız, basit partizanlık kokan eleştirilerle bize saldıranlar acaba nerede şimdi?
Partinin yeni sıfatına değil, 6 Ok’u bugünkü koşullarda yorumlayarak yeni bir programla halkın huzuruna çıkması gerekirken, partinin geçmişini inkâra varacak, Atatürk adını yıllarca ağza almamak gibi bir lider siyaseti izlendi.
CHP’nin yeni bir şeyler söylemesi lazım ama bu kadro ile değil.
Du bakalım” nereye varacak “yeni sıfatıyla birden eskiyiveren CHP?”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları