Batı’nın iki yüzü

09 Kasım 2016 Çarşamba

Doğrusu Batılıların “demokrasi”, “özgürlükler”, “insan hakları” gibi mevzulardaki “ikiyüzlülüklerine” doyum olmuyor! “Ilımlı” kulbu yapıştırdıkları Körfez’in militan Selefi/Vahhabi ideolojilerinin Ortadoğu’da fersah fersah yayılmasında zannedersiniz hiç sorumluluk payları yoktur. Yemen’deki savaşa silah satabildikleri müddetçe itirazları olmadığını biliyoruz. Petrodolarlar herkese lazım. Ne de olsa sivil toplumları arada “raporlar” üretir, vicdan aklamaya kâfi gelir.
İtiraf etmeliyim, artık Batılılara yapılan “bize destek verin” çağrıları karşısında da, Batı’dan gelen tepkiler karşısında daha çok “sinirlerim zıplıyor”.

***

Uluslararası ilişkiler, çıkarlar âlemi elbette. Bunu deyip geçmek de yetmez, kimin ne çıkarı olduğuna bakmak lazım. Ve Batılıların çıkarlarının nerede olduğuna dair tahayyüllerimizin artık sınırları kalmıyor. Bölgede 20. yüzyılda serpilip gelişen Aydınlanmacı, modernleşmeci geleneği gömecek her yatırımı yapmaktalar. Sonra da demokrasi, sekülarizm/ laiklik, hukukun üstünlüğü, insan hakları diye “timsah gözyaşları” dökmekteler. Kendi ideolojik tavrımızı hadi bir kenara koyalım, klasik liberal demokrasinin işlemesi için gereken zemini bile sağlamadıkları artık kör göze parmak misali olmuşken, siyasal İslamı beslemeye devam etmelerinin arkasında mecburen art niyet arıyoruz.

***

Geçenlerde neoliberal değerlerin taşıyıcısı The Economist’in sosyoloji bilgimizi altüst eden “Sünni etnik grubu” nitelemeli makalesini aktarmıştım. Mevzu siyasal İslamın “prezentasyonunu” mezhepçi retorikle yapan o makaleyle sınırlı kalmadı elbette. Bu hafta da Suudi Arabistan’ı pek pragramatik bakış açısıyla “elden geçirmişler”.
Suudi Arabistan’ın reformları: Kumlar üzerine inşa etmek” başlıklı yazıda Suudi kraliyetinin genç reformcularının dertleriyledertlenmişler. “Geri kafalı” eski prenslerin yerini alanlar anlatılmış. Mesela Yemen’de kanlı savaşı başlatmış 31 yaşındaki veliaht prens Muhammed bin Salman ve 2030 vizyonu. Yaz başından beri bildiğimiz vizyon: Kamu harcamalarını kısıp ekonomiyi çeşitlendirmek, yabancı yatırımları cezbetmek...
The Economist demokrasiyi anmamış elbette. Din polisinin eşkıyalığının kurbanı kadınlarla ilgili arada haber yapmak kâfi. Bu makalede özelleştirme, altyapı ve yönetim sorunları anlatılırken örneğin, okullarda “din eğitimi verildiği ama matematik ve bilim öğretilmediğinden” yakınılmış. Neden acaba?
The Economist geçen haziranda da Suudilerden daha iyi malzeme sunan Katar’ı “Diğer Vahhabi devleti” başlığıyla pazarlamıştı: “Katar İslamı: Kozmopolit, Vahhabizmin daha hoşgörülüsü olarak sevinçle karşılanmalı.”

***

Ortadoğu’da kusurlu da olsa modernleşme süreçlerinden geçmiş memleketlere Körfez dalgalarını taşımak karşı iş. Bu dalganın vurduğu ülkelerden birisi de artık bizim memleket. Din soslu otoriter faşist bir yönetim tesis edilirken, Batılılardan yine “demokrasi, hukuk devleti, insan hakları” ikazları işitiyoruz. Türkiye teorik olarak AB üyelik sürecini devam ettirdiğinden birliğin, Ankara’yı ikaz etmesini doğal karşılayabiliriz. Ancak Batılıların Türkiye’de kendi demokratik mücadelelerini verenlere ne menem katkısı olacağı gayet meçhul.

***

Bu bağlamda en irkiltici vaka Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth’un son yorumları. Roth Türkiye’deki bütün muhaliflerle dayanışma içinde olduklarını söylemekle yetinmedi, siyasi iltica için açık davetiye sundu. Siyasal İslamcı iktidarın darbe girişimini fırsat bilerek zulmettiği bilim insanları, gazeteciler ve milletvekillerine…
İşin Türkçesi alenen “beyin göçünü” teşvik etti. Kendi yurdumuzu bırakıp yabancı diyarlara “kaçmanızı” salık verdi. Bunu da “alkışlanır bir şey” sandığına şüphe yok.
Böylelikle propagandasını yaptıkları Vahhabi/ Selefi ideolojinin rüzgârları Cumhuriyetimizi vururken, imam hatiplerde “din eğitimi verildiği ama matematik ve bilim öğretilmediğinden” yakınan makaleler döşenebilecekler. Oh ne âlâ.. İnsanın kafasını zorla komplolara çalıştırıyorlar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları