Trump’ın şahinleri

18 Kasım 2016 Cuma

ABD başkanlık seçiminin ardından sıradışı bir döneme girdiğimiz kesin. Dünyanın süper gücü ‘düşüşe geçmiş’ görünürken; seçilmiş Başkanı Donald Trump ne yapacak, nasıl yapacaksa, salt Amerikalıların değil bizlerin de akıbetlerinde etkili olacak. Trump’ın vaatlerinden hareketle değerlendirmek kâfi değil. Koca Amerikan devleti ve iktidara gelen Cumhuriyetçi Parti’nin geleneksel refleksleri var. Bir de yeni başkanının yavaş yavaş beliren ekibi... İşimiz ‘papatya falı açmalık’!

***

Trump başkanlığı 20 Ocak 2017’de devralacak. Amerikan siyasi gelenekleri icabı o vakte kadar geçiş yönetimi var. Obama ‘topal ördek’ pozisyonundayken, Trump’a şimdiden en gizli devlet bilgileri brifinglerle sunulmakta. Bir yandan ekibini hazırlamakta.

***

Trump, kampanyasında ABD kurumsal yapısına meydan okumuş, geleneksel siyasi elitleri kızdırmıştı. “Önce Amerika” motto’suyla seçildikten sonra da geri basmış görünmüyor. Geçen hafta ilk söyleşilerini verdiği WSJ gazetesi ve 60 Dakika programında tutumunu yineledi.
Yani; Rusya ile işbirliği kararlılığı, Ortadoğu’da IŞİD ve radikal İslama odaklanma gereği, bu bağlamda Suriye özelinde Esad yönetimiyle koordinasyona kapı aralaması dikkat çekti. İran istisnai sayılsa da Trump, Obama yönetiminin kotardığı tarihi nükleer anlaşmayı tümden çöpe atmaktan söz etmiyor. Başka ülkelerde rejim değişikliklerine, “6 trilyon doları Ortadoğu’ya harcadık. Kendi ülkemizi iki kez yeniden inşa ederdik” sözleriyle adeta kapıyı kapattığını işittik.
Bunlar ABD’nin en az 30-40 senedir izlediği çizginin zıttı. Amerikan kamoyunda anketler, militarizmden bezginliğe işaret ederken, normal sayılmalı. Normal ama zıt çizgi izlemek mümkün mü?

***

Trump’ın ekibi belirdikçe tablo bulanıyor. Eski BM temsilcisi John Bolton, eski New York Belediye Başkanı Rudy Giuliani’nin isimleri dışişleri için geçiyor. Yine eski CIA direktörü Jomes Woolsey ve eski ulusal güvenlik danışmanı Stephen Hadley’den söz ediliyor. Yani aslında Trump’ın gözünde pahalı savaşları çıkartanlar.
Misal Bolton. “BM’nin 15. kattan yukarısına gerek yok” sözü namlı. İran ile savaş için çok uğraşıp Bush’un ikinci döneminde BM’ye atanmıştı. Geçen sene bir yazısında Suriye ve Irak’ta IŞİD’i yenmenin Esad ve İran’ı güçlendireceğinden hareketle ‘Sünnistan’ devleti salık verdi. Uluslararası tanınmışlık sahibi olacak bağımsız Kürdistan’a destek gerektiğini söyledi.
Giuliani hakkında ise 2012’de İranlı rejim muhalifi Halkın Mücahitleri’nden terör listesindeyken para aldığına dair Hazine soruşturması anımsatılıyor.
Lübnan’daki Falanjist harekete yakın danışmanı Walid Phares şimdiden İhvan’ı terör örgütü ilan etmek ve İran’la nükleer anlaşmada değişikliği gündeme taşıyor.

***

En dikkat çekici isim, Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yahut Pentagon şefliği için ismi geçen Savunma İstihbarat Ajansı’nın (DIA) 2014’te emekli olmuş başkanı Michael T. Flynn. ABD’yi Rusya’ya yaklaştıracak isim görülüyor. 11 Eylül sonrası ABD’nin askeri maceralarını içeriden en iyi bilen kişi. Politik doğruculuğun siyasal İslamla mücadeleyi önlediğini düşünüyor, ABD’deki İhvancıların örgütü CAIR’ın şeriatı hedeflediğini savunuyor. İslamcıların peşinden her yerde gitmeyi salık verirken, Sünni-Şii ayrımı yapmıyor. Gönlü İran dahil tüm İslami rejimlerin devrilmesinden yana.
Diğer yandan Daily Caller haber sitesi Flynn’in Erdoğan’a yakın isimlerden Türk- Amerikan İş Konseyi’nin Başkanı Ekim Alptekin ile emekli olunca kurduğu Flynn Intel şirketi için 100 bin dolarlık lobicilik anlaşması yaptığını öne sürdü. Erdoğan’a yakın isimlerle teması da söz konusu. The Hill gazetesinde kısa süre önce yazdığı makalede Fethullah Gülen’in iadesini salık vermiş olması da bu lobiciliğe bağlanıyor.

***

Bu tuhaf denklemde ortada Trump’ın Amerikan kurumsal yapısını tersyüz eden vaatleri var. Bir de kimin eli kimin cebinde belli olmayan ekibi. Trump’ın dış siyaseti için ‘papatya falı’ açmayalım da ne yapalım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları