Çiğdem Toker

Merkez korkmadı ama yetmedi

25 Kasım 2016 Cuma

Hamaset bu kez para etmedi. Merkez Bankası, “Ben buradayım” dedi.
Banka bünyesindeki Para Politikası Kurulu (PPK) faiz artırımına gitti.
Üstelik bu hamleyi neredeyse üç yıl aradan sonra ve Cumhurbaşkanı’nın, “Tokadı ben yiyeyim, sefayı onlar sürüyor” azarına rağmen yaptı.
Piyasalar özellikle bu son azarlamaların da etkisiyle, faiz artırım beklentisini iyiden iyiye düşürmüştü. Epeydir bilinip izleniyor ki, faiz artırımının gerekliliği konusunda uzlaşı yetmiyor. Biat-korku açmazındaki siyasi bürokratik atmosfer nedeniyle, piyasalar da bu hamleyi düşük olasılık olarak görüyordu.
Dileriz, bir OHAL KHK’si ile Merkez Bankası bağımsızlığıyla oynamak kimselerin aklından geçmez. Ama politika faizindeki bu yarım puanlık artış için söylenecek en önemli şey, Merkez Bankası’nın yasayla verilmiş bağımsızlığına sahip çıkışının değerli olduğudur.
O değer de, ekonomik tahribatı yavaşlatmayı, bürokratik ikbalin önünde tutmasıdır.

***

PPK’nin kararla birlikte yaptığı açıklama, satır arası mesajlar içeriyor.
Dolardaki hızlı artış, içerideki ağır ve yaygın hak ihlalleri, OHAL uygulamalarına değinmeksizin, sadece küresel gelişmelere bağlanıyor. Bu yaklaşım, başta Başbakan olmak üzere son günlerde bütün kabine üyelerinden duyduğumuz gerekçenin aynısı:
Bir Trump seçildi ve dünya değişti.”
Türkiye’nin yüzde 11.3’e varan yüksek işsizlik oranı, durmaksızın patinaj yapan büyüme oranı ve hepsinden önemlisi de hukuki güvenlik ilkesinin un ufak edilişinin kur üzerindeki etkisi bilerek görmezlikten geliniyor.
Yine de açıklama metnindeki şu ifadenin, “içerideki” karanlık ahvali yansıttığını söylemek de mümkün:
Yüksek oynaklıklara bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketlerinin, yukarı yönlü risk oluşturduğu vurgulanıyor.” Parasal sıkılıştırmaya gerekçe olarak bu belirsizliklerin etkisini sınırlamak gösteriliyor.
Belli ki Merkez Bankası, parasal sıkılaştırmaya ihtiyaç duyuran belirsiz ortamın kısa sürede bitmeyeceğini öngörüyor. Dolayısıyla, dünkü kararların, dövizdeki tırmanışa fren yaptırıp 3.40’lardan, 3.37’ye düşürse de, kayıpları minimize etmeyeceğini anlıyoruz.
Nitekim faiz artırımı kararının hemen ardından -neredeyse dakikalar sonra- Avrupa Parlamentosu’ndan (AP) gelen müzakerelerin geçici olarak dondurulması kararı, PPK’nin bu gelişmeyi hesaba kattığının kanıtı niteliğinde.
Faiz artırımı, döviz borçlulukları nedeniyle alarm pozisyonunda bulunan reel sektör şirketlerinin tedirginliğini bir nebze azaltsa da AP kararının yol açacağı etkiler, (bağlayıcı olmasa da) başta dış borçlar olmak üzere makro ekonomik veriler açısından iyimser olmayı zorlaştırıyor.
Sadece AP kararı da değil, şehit haberlerinin gelmeye başladığı Suriye’deki çıkmaz sokak da işte açıklamadaki “belirsizlikler”e dahil.
Sonuçta evet, Merkez Bankası, kodlarını tam çözemediğimiz “sefa”yı sürdürme pahasına korkmadı ve faizi artırdı.
Ama keşke bu gidişi geri döndürmeye yetse.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları