Celal Üster

Tek başına kalsan da...

26 Kasım 2016 Cumartesi

Bugünlerde dünyada en çok oynanan oyun Henrik Ibsen’in 1882’de yazdığı “Bir Halk Düşmanı” desem inanır mısınız? İnanın, çünkü haberi BBC’nin internet sitesinde okudum. Benjamin Ramm’in haberine göre, Norveçli yazarın oyunu, son üç yıl içinde Portoriko’dan Zimbabve’ye, Pakistan’dan Filipinler’e, Çin’e, Afganistan’ın başkenti Kâbil’den Mısır’ın başkenti Kahire’ye, Libya’nın Trablus kentine, Singapur’a kadar pek çok yerde sahnelendi.
Bizler “Bir Halk Düşmanı”nın yabancısı sayılmayız. Yıllar önce Ankara Sanat Tiyatrosu’nda, ardından Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oynandığını hatırlıyorum. Oyunu birkaç yıl önce Mehmet Ergen Talimhane Tiyatrosu’nda sahnelemişti. 2014’te de, Thomas Ostermeier yönetimindeki Schaubühne Berlin topluluğu 19. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’ne getirmişti “Bir Halk Düşmanı”nı. Ama yine de, 19. yüzyıl sonlarında Norveç’in bir taşra kasabasında geçen oyunun birden, hem de Avrupa dışındaki ülkelerde bu kadar güçlü bir biçimde gündeme gelmesinin nedenini merak ediyor insan.

Kaplıcadaki mikroplar
İlkin oyunun konusunu kısaca hatırlamakta yarar var.
Dr. Thomas Stockmann, kasabanın yeni açılan kaplıcasının sağlık görevlisidir. Stockmann, kaplıcanın drenaj sisteminin mikroplu olduğunu, suların insanların hastalanmasına yol açtığını ve bu kirlenmenin kasabanın zenginlerinden Morten Kiil’in tabakhanelerinden kaynaklandığını ortaya çıkarır. İlkin kasabalılardan bazıları uyarır, kasaba gazetesi Halkın Habercisi’nin yayıncısı Hovsted’in desteğini alır. Ama aynı zamanda erkek kardeşi olan belediye başkanı Peter Stockmann, onarımın çok pahalıya patlayacağı ve otoritesinin sarsılacağı kaygısıyla, Dr. Stockmann’dan kaplıca sularıyla ilgili raporunu yayımlamamasını ister.
Çok geçmeden Hovsted de belediye başkanının yanına geçip yan çizince, Dr. Stockmann kasaba halkının katıldığı bir toplantı düzenler. Ancak kasabanın önde gelenleri ve belediye başkanının kışkırtmaları sonucunda halk Dr. Stockmann’a karşı bir tutum takınır. Stockmann “halk düşmanı” ilan edilir; kendi de, kızı da işlerinden olurlar. Öfkeli kalabalık evini taşlar.
Ama Dr. Stockmann, en güçlü insanın tek başına da kalsa doğruyu savunmakta direnen insan olduğunu söyleyerek, ortaya koyduğu savda diretir...

Direnen aydın
Evet, “Bir Halk Düşmanı”nın son yıllarda dünyanın umulmadık ülkelerinde yeniden, çok değişik yorumlar, dahası uyarlamalarla sahneye taşınmasının nedenlerini, oyunun konusu ile sahnelediği ülkelerde yaşananlar arasındaki yakınlıkta aramalı. Çevre kirliliği sorunlarından yozlaşmaya, ele geçirilen medya tarafından çoğunluğun, halkın yanlış bilgilendirilmesine, yanlış yönlendirilmesine, pek çok yakınlık kuruluyor bu ülkelerde olup bitenlerle Ibsen’in oyunu arasında.
Aslında, bu oyunda, çok dirimsel bir soru soruyor Ibsen. Çoğunluk her zaman haklı mıdır? Ya da, demokrasi, çoğunluğun kayıtsız şartsız üstünlüğü karşısında, azınlığın, farklı düşünenlerin haklarının ayaklar altına alınmasına, doğruyu söyleyen azınlığın yok sayılmasını elverir mi? O zaman demokrasiye nasıl güveneceğiz? Bence, demokrasinin sınırlarının dışına çıkmadan, tek başına da kalsak, gerçek demokrasi uğrunda mücadele etmeyi sürdürerek. Pek çok ülkenin insanları, Dr. Stockmann’ın kişiliğinde, aldatılmış çoğunluğa karşı direnen aydını görüyorlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Irgat’ın Türküsü 14 Mayıs 2018

Günün Köşe Yazıları