Çocuk Sen!

24 Nisan 2014 Perşembe

Çocuk, sen, şu günlerde art arda yayımlanan raporlarda, istatistiklerde sadece bir sayısın. Ülke nüfusunun yüzde 30’unu oluşturan ama ülke gelirinden yüzde 30 pay alamayansın….
Ülkemde çocuk, adına çocuk gelin denen ama aslında ülkemdeki heriflerin pedofili hastalığının mağdurudur. Gelin yapılan, kaçırılan, tecavüz edilen, öldürülen, yaralanan, gaza maruz kalan, dövülen, okutulmayan, işe koşulan, çalıştırılan, dilendirilen, sokakta bırakılandır…
Çocuk sen, “Türkiye’de dört çocuktan biri yoksul” diye raporlara yazılan o tümcenin son sözcüğünde tutsak kalansın. O tutsaklığın bizim ayıbımız. O yoksulluk seni suça itiyorsa bil ki utanması gerekenler seni o tutsaklığa itenlerdir. 2002 ile 2010 arasında hakkında dava açılan çocuk sayısı tam iki kat arttıysa, vebali bu ülkede sadece kendi çocuklarını zengin etme peşinde olan yöneticilerdir. Ceza sana değil, onlara kesilmelidir.
Çocuk sen, bebekken ölmediysen kendini şanslı sayabilirsin. Ülkem, bebek ölümlerinde başı çekendir. Bakmayın Başbakan’ın kadınlara şu kadar çocuk doğur demesine, kürtajı yasaklamasına… Türkiye’de 2012’de 14 bin 845 bebek, bir yaşını doldurmadan öldü. Bizde bebek ölüm hızı binde 11.7; bu oran AB’de binde 3.9. Çocuk sen, eğer bebekken ölmediysen ve yoksulluğa, bakımsızlığa, açlığa ve hastalığa karşın okula gidebildiysen, ucube eğitim sistemimize getirilen 4+4+4 uygulamasıyla, ilk dört yıldan sonra okumayabilirsin. Hele hele kırsal alanda yaşayan bir kız çocuğuysan, küçük kardeşlere bakmak, evdeki yaşlılara bakmak, senin görevin olacaktır… Cinsel taciz, tecavüzden sıyırdığında bile bir gün kendini “Her 3 kadından biri çocuk evliliği yapmaktadır” yani pedofili kurbanıdır cümlesinin içinde bulabilirsin.
Çocuk sen, ülkemde tırmanışa geçen çocuk işçiliğinde, en çok sömürülensin, hakkını alamayansın, iş kazalarında yaşamını ya da çocukluğunu kaybedensin. Ülkemdeki her beş çocuktan birisin. 1999’dan bu yana çalışan çocukların, tüm çocuklar içindeki oranının yüzde 41’den yüzde 56’ya çıktığını, her geçen gün okulu bırakan çocukların çoğaldığını, sokakta çalışan çocukların arttığını belki bilen belki bilmeyensin….
Çocuk sen ülkemde her gün kaybolan 33 çocuktan biri olabilirsin! Geçen yıl her gün 24 çocuk kayboluyordu bu ülkede! Bugün 33! Günde 33 çocuk! 2008-2011 arasında kaybolan çocuk sayısı 27 binden çok!
Çocuk sen ister “dindar ve kindar gençliğe namzet ol, ister yeryüzünün en sağduyulu, en masum, en barışçı çocuğu, bu ülkedeki şiddetten payını alacaksın! Belki 15 yaşındaki Berkin Elvan gibi, bir gün ekmek almaya giderken bir gaz fişeğiyle düşeceksin, yani katledileceksin…
Belki 13
yaşındaki Uğur Kaymaz gibi yargısız infaz edileceksin… Belki 14 yaşındaki Ceylan Önkol gibi koşar oynarken kara mayına basıvereceksin… Belki de Silopi’deki gibi okul bahçende oyun oynarken polisin gazabına uğrayıp gaz bombalarıyla hastanelik edileceksin. Daha üç gün önceydi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ndan 2 gün önce… Bir çocuk “Akrep”e taş attı gerekçesiyle, okul bahçesinde oynayan çocukları gazladılar. 10-12 yaşında 12 çocuk hastaneye zor yetiştirildi
Dün 23 Nisan’dı. Çok nutuk dinledik… Benim aklımdan ve yüreğimden geçen ise…
Sen çocuk, Nâzım Hikmet’in 1961’de yazdığı şu şiiri bilir misin? Zülfü Livaneli bestesiyle dillerden düşmeyen şarkıyı… “İleri demokrasimizde”, hastalık adları değişti, cop yerini TOMA’lara bıraktı, ama bu şiir hâlâ geçerliliğini koruyor ya, sen ona bak!
hoş geldin bebek
yaşama sırası sende
senin yolunu gözlüyor kuşpalazı boğmaca kara çiçek sıtma
ince hastalık yürek enfarktı kanser filan
işsizlik açlık filan tren kazası otobüs kazası uçak kazası iş kazası yer depremi sel baskını
kuraklık falan
karasevda ayyaşlık filan
polis copu hapisane kapısı falan
senin yolunu gözlüyor atom bombası falan
hoş geldin bebek
yaşama sırası sende
senin yolunu gözlüyor sosyalizm komünizm filan.”

(Tüm sayılar TÜİK ve DİSK-AR raporlarından alınmıştır.)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları