Perihan Ergun

Sokaklarda Yaşayan yahoo.com.tr Çocuklarımız

24 Nisan 2014 Perşembe

Geleceğimizin temel taşı saydığımız çocuklarımızdan genelde yoksul ailelerden gelen yavrularımızın az sayıda da olsalar yaşamlarını sokaklarda sürdürmeleri, hep içimi yakmış, beynimi sızlatmıştır. Toplumlarda aydınlık kalkınmanın ancak ve ancak ekonomi ile eşdeğerde yer alan eğitimle oluşabileceği bilinirken, bundan yoksun kalan sokak çocuklarımıza Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerektiğince eğilmediği görülmektedir. Örneğin; oturduğum yer olan İstanbul’un önemli ilçelerinden Beyoğlu’nun cadde ve sokaklarında onlarca tinerci çocuk kol gezerken ve asayişten sorumlu Emniyet görevlilerinin bunları toparlayıp çocuk korunma evlerine götürmeleri gerekirken, onları kovalamaktan başka işlem yaptıklarını görmedim. Daha doğrusu o görevlilere bu çocukları toplayıp oluşturulan şu barınaklara götürün, diyebilseler onlar da sevaba ulaşmak için bunu canı gönülden yaparlar. Bu üzücü sorun da ortadan kalkmış olur. Bu konuda belediye ile Emniyet’e dayanamayıp telefonla başvurduğumda, “Biz de üzülüyoruz ama mıntıkamızda koruyucu mekân olmadığı için yoldan geçenlerin şikâyetlerini ancak onları kovalayarak halletmeye çalışıyoruz” diye haklı bir savunma yapabiliyorlar. Halkımız da öyle alıştırılmış ki bu önemli sorundan hiç tedirginlik duymuyor, hatta çocukları tiksinerek suçluyorlar. Evvelki gün sağlık sorunum nedeniyle Tepebaşı’ndaki kliniğe gitmişken, İstiklal Caddesi’nde, Oda Kule geçidinin hemen karşısında olan kırtasiyeciye de uğramak için oraya saptığımda gene birkaç kez rastladığım gibi üç-dört kişilik 14-15 yaşlarındaki üst başları temiz çocukların betonun üstüne attıkları kabanlarına sarılarak uyuduklarını gördüm. Dönüşte pasajın bitimindeki çiçekçi kadına, bunlar hep burada mı, diye sorduğumda; “Evet anacım uyuşturucu da alıp böyle sızıyorlar yanıtını alınca çaresizlik ve üzüntüyle evin yolunu tuttum.

***

Sokaklarda yaşayan bu çocukların, yaşam ve eğitim haklarının sağlanamayışından söz ederken bir de 21 Nisan günlü gazetemizin haberler sayfasında yürek yakan bir bilgilendirme ile karşılaştım. Şöyle ki; “Gündem Çocuk Derneği”nin Türkiye’de Çocuğun yaşam Hakkı 2013 Raporu’na göre, Ocak 2013- Aralık 2013 tarihleri arasındaki zaman içinde 633 çocuğun yaşam hakkı ellerinden alınmış. Devlet bu akıl almaz olayı görmezden gelirken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bu haklar için verdiği üç kararla Türkiye’yi mahkûm ederek uyarmış. Kamuoyunu da 2014’te bu gibi olayların yaşanmaması için soruna sahip çıkmaya ve hükümeti uyarmaya davet etmiş. Bence de bu sorumsuzlukla içerde ve dışarda kınanacak durumlara düşmemek için özellikle de çocuklarımıza sahip çıkarak, ulu önderimiz Atatürk’ün gösterdiği ilkeler doğrultusundaki sorumluluklarımızla ve elbirliğiyle vatanımızın, ulusumuzun çağdaş Cumhuriyet Aydınlanmasını sürdürmeliyiz.

***

Yazının üzerimize çöken ağırlığını hafifletebilmek için bizlere övünç getiren, ulusumuzu onurlandıran bir başarıya dönelim.
Yıllar önce dik duruşu, azim ve iradesiyle Sayın Doğu Perinçek’in, bizim Kurtuluş Savaşı döneminde Ermeni vatandaşlarımızı katlettiğimiz iftirasının emperyalistlerin uydurması olduğunu rahmetli Rauf Denktaş’la birlikte İsviçre’den başlayarak Avrupa’nın dört bir yanında hatta bunu yadsıyanlara ceza getirici kanunları olan Fransa’da bile tüm yürekliliğiyle savunarak yüzümüzü ak etmiştir. Ayrıca bu olay AİHM’ce de kabul görmüştür. Övünç verici bu başarıyı hükümeti yönetenler görmezden gelirken, Türk Amerikan Derneği Kurulu’nca ödüle layık görülerek ABD’de kendisine sunulmak istenmiştir. Gelin görün ki Sayın Perinçek’in yurtdışına çıkma yasağı bulunduğu için ödülün alınması görevi değerli eşi Şule Perinçek Hanım’a düşmüştür. Böylece eşinin altı yıllık zindanda oluş çilesine ortak olan özverili insana, Yaradan bu ödülü almak mutluluğunu bahşetmiştir. Dileğim mutluluklarının ömür boyu sürmesidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları