Çiğdem Toker

Merkez Bankası ‘oyun’u göremiyor(!)

11 Aralık 2016 Pazar

Ülkeyi kötü yönetip sonuçlarını, “dış mihrak”lara, “oyun”lara bağlamak, eski bir sağcı iktidar hastalığıdır.
Ve enikonu da geçer akçedir. Bu coğrafyada alıcısı çoktur çünkü.
İnovasyon Haftası’nda konuşan Cumhurbaşkanı şöyle dedi:
“Bazıları döviz kurunun artmasının arkasındaki gerçekleri, oynanan oyunları, kimlerin bunu niye yaptığını görmek istemiyor.”
Bazıları kim? Oyun ne? Bilmiyoruz.
Ama biliyoruz ki, her şeye rağmen bu ülkede biat uğruna gerçeği maniple etmeyi reddeden kurumlar, kurumlar içinde de birimler var.
Aktaracağım değerlendirme, Merkez Bankası’nın en son Finansal İstikrar Raporu”ndan.
“Döviz kurlarında gözlenen yükselişin gelişmiş ülkelerin gelecek dönem faiz kararlarına yönelik piyasalarda oluşan belirsizliklerden kaynaklandığı değerlendirilmektedir.” (sayfa 14)
Bu cümlenin içinde “dış mihrak” var mı?
Ya da Geziciler, üst akıl, faiz lobisi?
Ha, Avrupa Merkez Bankası ile Fed’in politika kararlarını “dış mihrak” sayarsanız o ayrı. Fakat kur ve faizin asli otoritesi, dövizdeki artışın gerekçesini böyle özetlemiş. Şahsen ben raporda, dövizdeki artış ile “oynanan oyunlar” arasında ilişki kuran bir bölüm var mı diye epeyi aradım. Bulamadım.
Belki Saray’a yakın “iktisatçı” ve “gazeteciler” de okumuştur.

Ulaştırma Bakanı yanıltıyor
İki kıtayı denizin altından birleştirecek Avrasya Tüneli, 20 Aralık’ta açılıyor.
Yapı Merkezi ile Güney Kore’den SK E&C şirketlerinin ortak şirketi ATAŞ’ın yaptığı projenin yatırım tutarı 1.3 milyar dolar.
Bir-bir buçuk saatlik yolculuk süresi, 15 dakikaya düşecek. 20 Aralık, öyle sıradan bir gün değil. Başbakan Binali Yıldırım’ın doğum günü.
Nasıl İGA; 3. Havalimanı’nı 26 Şubat 2018’de açarak Cumhurbaşkanı’na doğum günü hediyesi vermeyi düşündüyse, Avrasya’yı üstlenen şirketler de Başbakan Yıldırım’ın doğum gününü kutlayacak.
Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, açılış öncesi proje şantiyesini ziyaret etmiş ve şunları söylemiş: “Hiçbir projemizde insanımızdan dolar, Avro toplamak gibi bir uygulamamız olmadı, olamaz da. Avrasya Tüneli’nin ücreti yılbaşı itibarıyla Türk Lirası olarak belirlenecek ve belirlenen ücret bir yıl boyunca geçerli olacak. Yılın sonunda yeniden eskale edeceğiz ve ücret belirleyeceğiz. Hiçbir şekilde dolar, Avro ile geçiş söz konusu değil.”
Bakan Arslan ya çok şakacı ya da izanımızı hafife alıyor.
Kimse bu iktidara, “Geçiş ücretlerini dolarla topluyorsunuz” filan demedi.
Ne 3. köprüde ne de Osmangazi Köprüsü’nden geçen araçların sürücüsü ödemelerini dolarla yapıyor. Tabii ki TL ödüyorlar.
Fakat onların ödediği tarife, devlet ile şirketin yaptığı sözleşmelere dolar olarak konulmuş durumda. 3,5 30,35... Her ne ise. Karayolları o tutarları alıp TL’ye çeviriyor.
Eğer tarifeler yüksek bulunup tepkiler nedeniyle düşürmeye karar verirlerse, bunu Hazine yararına değil, parti popülizmi adına yapıyorlar.
120 lirayı 90 TL’de sabitleyince, aradaki 30 TL’den fedakârlık eden firma falan değil.
Hazine tıkır tıkır aradaki farkı firmalara ödemeye devam ediyor.
Eğer Avrasya Tüneli’nin geçiş ücreti, onların uygulama sözleşmesinde dolar değil de TL olarak belirlenmişse, Ulaştırma Bakanı lütfen bu çok önemli vatansever düzenlemeyi “bu millet”e açıklasın.
25 yıl 11 aylık Avrasya Sözleşmesi dolar üzerinden mi, TL üzerinden mi?

HSYK Avrupa’yı utandıramadı
Karar sürpriz olmadı. Avrupa Yargı Konseyleri Ağı (ENJC) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Avrupa nezdindeki üye statüsünü askıya aldı.
Gerekçe: HSYK’nin, bağımsız yargı organı niteliğini kaybettiği.
ENJS, kendisini “yargı bağımsızlığını desteklemekle sorumlu bir örgüt” olarak tanımlıyor.
Süreci başlatan olay, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası, adil yargılamaya gerek duymaksızın 3456 hâkim ve savcının ihracıydı.
Tam iki ay geçmiş. HSYK’nin bu durumu ihtimal olarak ortaya çıktığında Başkanvekili Mehmet Yılmaz arayıp şöyle demişti:
“Genel kurula bilgi ve belgelerle gideceğim. Aldığımız kararların hepsinin hukuk zemininde doğru olduğu anlaşılacak. Bu süreçte haklılığımız onlar tarafından teslim edilecek ve mahcup olacaklar.”
HSYK, ENJY’yi mahcup filan edemedi.
Nasıl mahcup olacaktı ki ENJC?
Bir an için HSYK’nin, bütün o delile dayanmayan, adil yargılama sürecini beklemeden fişlemeleri esas alan toptancı ihraç kararları için ENJC’yi ikna ettiğini düşünelim.
Peki Silivri Cezaevi’nde 37 gündür tutuklu 10 arkadaşımızla ilgili soruşturmanın garabeti konusunda nasıl bir hazırlık yapmıştı acaba HSYK, ENJC’nin olası sorularına karşı?
“FETÖ’ye üye olmamakla birlikte müzahir” olmakla suçlanan Cumhuriyet yönetici ve yazar arkadaşlarımız hakkındaki soruşturmayı başlatan savcı hakkında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in şu açıklaması dururken:
“Cumhuriyet Savcısı Murat İnam, Selam Tevhid soruşturması nedeniyle Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde açılan davada sanıktır. Hakkında isnat olunan eylem, usulsüz dinleme kararı vermesi değil, sadece bir dosyada uzatma kararı vermesidir. FETÖ’ye karşı yürütülen soruşturmalar kapsamında hakkında herhangi bir açığa alma veya ihraç işlemi yapılmamıştır.”
Türkiye’ye yazık oluyor.
Bu arada ekleyelim: Tek adamlığı anayasal hale getirecek pakete göre, HSYK üyelerinin yarısını cumhurbaşkanı seçecek.

Sandık şeffaf ol ur mu?
Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin, medya dalındaki 2016 Yılı Ödülü’ne değer görülmekten onur duydum. Ödülü simgeleyen şeffaf heykelciği, gazetecilik yaptığı için cezaevinde bulunan meslektaşlar adına aldım.
2016 Şeffaflık Ödülleri, kurumsal alanda, bütçe rakamlarını bez afişle makam kapısına asan Ovacık Belediyesi’ne, yurttaş/sivil inisiyatif dalında ise Açık/ Açık Derneği’nin oldu.
Türkiye’nin TKP’li ilk belediye başkanı olan Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu ile biraz sohbet ettik.
Endemik bir alan olan ilçede üretilen balın kalitesinden ve içerdiği minerallerden söz ederken gözleri parlıyor.
Ödül töreni dolayısıyla panel de düzenlendi. Avukat Turgut Kazan, kritik bir başlığın altını çizdi konuşurken. Tek adamlığı anayasal hale getirecek, paketin Meclis’teki oylama biçiminin sonucu etkileyeceği görüşünde. “Oylama kapalı ve baskısız yapılırsa geçmeyebilir” diyor.
İktidar partisinin, genel kurul salonunda vekillerin nefesini izleyecek “gözetmen”ler görevlendirmesi halinde paketin geçeceğini söylüyor.
Ve ekliyor: “Gerçek demokrasilerde şeffaf olunmaması gereken tek alandır oy sandığı.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları