Hikmet Çetinkaya

Teröre karşı omuz omuza...

13 Aralık 2016 Salı

İstanbul’da cumartesi gecesi Beşiktaş Arena’nın önünde maç sonrası düzenlenen terör saldırısında resmi açıklamaya göre 37’si polis, 7’si sivil 44 yurttaşımız yaşamını yitirip şehit oldu...
Ateş düştüğü yeri yakar...
Türkiye terör sarmalında yaşıyor.
Alçak saldırı PKK’nin işi...
Kan gölünde beslenenler, çoluk çocuk, sivil, asker, polis ayırt etmeden kan döküp can almayı sürdürüyor.
Hep söylüyoruz, bir kez daha yineleyeyim:
Terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur!
Türkiye halkı yıllardır terörle iç içe yaşıyor, evlatlarımız şehit düşüyor.
Ne olursunuz kör teröre teslim olmayalım; demokrasimizi, özgürlüklerimizi genişletelim; toplumsal barışı gerçekleştirelim.
15/16 Temmuz’da kanlı darbe kalkışması yapan FETÖ’cü hainlere omuz omuza karşı koyduysak, bugün de aynı davranışı sergileyelim.
FETÖ, PKK, IŞİD, TAK, gaddar, gözü dönmüş cani topluluğu...
Kanla besleniyor bunlar.
Amaçları güzel yurdumda bir kaos yaratmak. Türkiye’yi uçuruma sürüklemek isteyenlere karşı, siyasal görüşlerimiz ne olursa olsun birlik, beraberlik içinde “yeter artık” deyip direnelim.
Terörü bitirmenin yolu otoriterleşme olmamalı.
Az önce belirttiğim gibi sevgi, kardeşlik tomurcukları yüreklerimizde çiçeklenmeli. Kardeşlik, duygu bütünlüğü olursa terörü sonlandırabiliriz.
Bunu yapmazsak sonuç alamayız...
Bir süre sonra bir başka yerde terör olayıyla karşılaşır, evlatlarımız şehit olduğunda yine aynı görüntüleri izleriz...

***

Arkadaşımız Nuray Mert, dün Cumhuriyet’te “Teröre teslim olmayalım” başlıklı yazısında benim de düşündüğüm bir konuyu yazdı.
Mert, yazısında “Teröre teslim olmayalım, kuru lafta kalmamalı, gereği yapılmalı. Asıl mesele ise ‘gereği’nin ne olduğu. Gereği sadece güvenlik tedbirleri değil, gereği mevcut ‘terörle mücadele’ kafasını değiştirmek.
Evet, aynen böyle!
Güvenlik, özellikle can güvenliği, devletin yurttaşlarına karşı en büyük sorumluluğu...
Bunun bir adım daha ötesi var, o da şu:
Güvenlik salt teknik önlemler değil, siyasal ve toplumsal bir sorun.
Terörün kaynağını tüketmenin yolu daha fazla demokrasi ve özgürlük.
Terörün gerekçesini özgürlükleri kısıtlamak olarak görürseniz, Türkiye’yi felakete götürmek isteyen alçakların iyice azgınlaşmalarına yardım etmiş olursunuz.
Onun için “daha fazla demokrasi”, inadına “toplumsal barış” diyoruz.
Terör gerekçesiyle özgürlükleri kısıtlarsanız yine yüreğimize kor düşer, yine çocuklarımız ölür.
Herkesin kökeni, dili, dini, mezhebi hani kendineydi?
Biz Kurtuluş Savaşı’nda Türklerle, Kürtlerle, Lazlarla, Araplarla, Sünni ve Alevilerle birlikte yurt topraklarından emperyalist güçleri atıp Cumhuriyeti kurduk...
Biz kardeştik, hısımdık, akrabaydık...
Dün böyleydik bugün de böyle olmanın zamanıdır...
Ulusal bir mücadelede birlik olmak ve şöyle haykırmak gerekir:
Siz ne yaparsanız yapın, demokrasiden, hak ve hukuktan asla geri dönmeyip amacınızın önünde set oluşturacağız...
Bunun adı teröre karşı birliktir...
Eli kanlı terör çeteleri böylece toplumu sindiremeyecekler...
Onların istediği halkı yılgınlığa uğratıp evlerinden dışarı çıkartmayıp bir korku imparatorluğu yaratmak.
Asla buna izin vermememiz gerekir...

***

Baskıcı bir siyaset anlayışı Cumhuriyet’in başına gelenler...
Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku 39 gündür tutuklu...
Ben ve Aydın Engin tutuksuz olarak FETÖ, PKK’den yargılanacağız ağır ceza mahkemesinde...
Bizim eli kanlı terör örgütleriyle bir ilişkimiz olabilir mi?
İnanan var mı!
Terörle mücadeleyi, muhalefetin, muhalif yazarların, gazetecilerin üzerinden yapmak, alçak terör örgütlerinin işine yaramaz mı?
Biraz düşünün, sadece vicdanınızın sesini dinleyin...
Eğer bunlar yapılmazsa daha çok “milli yas” ilan ederiz...
Alçak, hain teröristlerin ekmeğine yağ süreriz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları