Hikmet Çetinkaya

Arkadaşından gelen telefon kurtardı

15 Aralık 2016 Perşembe

Umutları vardı onların, düşleri...
Sevdaları vardı onların, eşleri, çocukları, kardeşleri...
Yaşları 18, 19, 25, 27, 29, 40... Çoğunluğu üniversite mezunu polisler, emekçiler, öğrencilerdi.

Hayata tutunmak için yola çıkmıştı hepsi.
Çoğunluğu polis, emekçi, genç, yolu Beşiktaş maçına düşen insanlarımızdı.
44 kişi, o hain, alçak saldırıda hayatlarını kaybetti.
Ay-yıldızlı bayrağımıza sarılı tabutlar, yurdun dört bir yanında on binlerin katıldığı törenlerle kara toprağa verildi.
Şehitlerimizdi bizim onlar, çocuklarımız.
Bu şiddet ikliminde yitirdik onları biz. Acımız büyük.
Bir haftadır düşlerimiz, duygularımız, yüreklerimiz paramparça.
Acımız çok büyük!
Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğini çalıyorlar, onları katlediyorlar.
Dünya Hakları Günü’nde bombalar patlıyor...
Nerede hayat hakkı, nerede insanca yaşamak?
Toplumsal barışı yok etmek için yapıyorlar bu ölümcül eylemleri.
Toplumsal barış için herkes ayağa kalkmalı, demokrasimizi ve özgürlüklerimizi genişleterek terör belasından kurtulmalıyız.
Beşiktaş’ta şehit düşenler arasında bir Kürt yurttaşımız da var. Kırmızı ışıkta bekleyen minibüs şoförü Velat Demiroğlu, bombalı araç patlayınca canından oluyor.
Diyarbakır’dan İstanbul’a göç eden bir ailenin çocuğu Velat.
Memleketinde Kürtçe ağıtlar yakılarak toprağa veriliyor...
Polis memuru Adem Serin 24 yaşında, Metin Düzgün 27, Durmuş Öcal 21...
Üniversite öğrencileri var ölenlerin içinde...
Kimi Sinop, kimi Kayseri, Konya ve öteki kentlerde toprağa veriliyor.
Sesimiz, soluğumuz çıkmıyor bir haftadır...
Yüreğimiz yangın yeri.
Bizi korku tüneline sokmak istiyorlar, sindirmek istiyorlar...
Barış isteyelim biz, kardeşlik, sağduyu...
Yeter artık bitsin bu acı!

***

Cumartesi gecesi yapılan katliamın ve şehitlerimizin toprağa verilirken insanın içini acıtan görüntüleri gözümün önünden gitmiyor...
Artık yeter, bu acı bitsin.
Caniler, tuzak kurdular Beşiktaş Arena’ya...
Gözleri dönmüş, kanla beslenen yaratıklardır terör örgütleri. Bir bakarsınız Suruç’ta çıkarlar ortaya, bir süre sonra Ankara Garı’nda, İstanbul’da, Gaziantep’te...
Hayatı altüst ederler.
Yaşam hakkını elimizden alıp toplumu sindirmek için...
Sinop’ta son yolculuğuna uğurlanan 19 yaşındaki Ankara Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Berkay Aktaş on binlerin katılımıyla sonsuzluğa gitti.
Hayalinde doktor olmak vardı...
İki gün gezmek için bir arkadaşıyla İstanbul’a gelmiş, Taksim’e çıkarken bindiği araçta can vermişti.
Çevik Kuvvet Müdür Yardımcısı Necmettin Yüksel patlamadan saniyeler önce Özel Güvenlik Şube Müdürü Vefa Karakurdu’nun yanındaydı.
Arkadaşı telefonla aradı, konuşmak için yerinden kalktı. 15- 20 metre uzaklaştığı sırada patlama oldu.
Karakurdu şehit düştü, Yüksel yaralandı.
Özel Güvenlik Şube Müdürü Vefa Karakurdu, Zonguldak Ereğli’de toprağa verildi.
Şehit olan 24 yaşındaki şoför Velat Demiroğlu’nun ailesi 20 yıl önce terör nedeniyle Diyarbakır’ın Çınar ilçesinden İstanbul’a yerleşmiş. Demiroğlu’nun kız kardeşi Yasemin, kardeşi toprağa verilirken gözyaşlarını tutamıyor, şöyle diyordu:
“Bizi öldürmesinler yeter...”
Babası Mehmet Demiroğlu başını ellerinin arasına almış bağırıyordu:
“Çocuklarımı terörden kaçırdım, şimdi çocuğumun ölüsünü getirdim.”
Bunları okudukça, yaşananları anımsadıkça bedenim alev alev yanıyor.
Ateş düştüğü yeri yakıyor...
Kar yağıyor, bir gün sonra güneş yüzünü gösteriyor...
Acılarla, hüzünlerle geçmemeli hayat...

***

Hayatın kapı aralığından özgürlüğe açılan patikalarda dolaşmak bu ulusun hakkı değil mi?
Azgınlaşan hain teröre benim ülkemde yer olmamalı.
O hain tuzaklar kurulmamalı...
FETÖ’cü darbe kalkışmasına göğsünü siper eden halkımız neden demokrasiyi hak etmesin!
Aynı sözcükleri söylemekten yoruldum...
Teröre karşı mücadelede birlik olalım.
Başka çaremiz yok!
Bu ülke bizim hepimizin...
Vefa Karakurdu, Velat Demiroğlu, Tunç Uncu, Hüseyin Dalkılıç, Nazif E. Horoz ve öteki şehitlerimiz.
Geride babalar, anneler, eşler, çocuklar...
Hepsi acılı, hepsi hüzünlü...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları