Bayar, İnönü ve Erdoğan’dan üç farklı ‘mesaj’

20 Aralık 2016 Salı

Önce Bayar’la başlayalım; Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar’ın mesajı şuydu: “Türkiye yarın küçük bir Amerika olacaktır.”
Bu ifadede hem “ABD özentisi” hem de “kapitalizm sempatisi” vardı. Yüzü Batı’ya dönük bir yaklaşımdı. Savaş sonrası küresel konjonktürde bu hedefler oldukça popülerdi. Demokrat Parti (DP) iktidarını “Batılılaşma ile süsleyenler” çoğunluktadır. Ancak DP’yi statükoya karşı çıkış olarak değerlendiren Prof. İdris Küçükömer gibi solcular da görülmüştür.
Dostum Emre Kongar, Attilâ İlhan’ı ve beni de andığı son kitabında “sağ-sol çaprazı bağlamında”, Sultan Galiyev’i de işe katarak vurgu yapmış. (*)
Osmanlı Devleti’nin son 400 yıllık yapısı içindeki çelişkiler: İslam dünyasının Avrupa’daki aydınlanma süreci dışında kalarak onunla çatışması, Celal Bayar’ın mesajını (vetalebini) haklı gösterebilir. Üstelik kendisi, Atatürk devrimleri sürecinin içinden gelen biridir.
 
Ya İnönü’nün mesajı?
Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de içinde yerini alır” demişti, ta 1964’te, başbakan iken. Niçin söylemişti? 1963 Noel’inde, Türkiye’nin de üç garantör ülkeden biri olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, EOKA Rum terör örgütü, çocuk küçük demeden saldırıp vahşi bir katliam yapmıştı. Ankara uçak gönderip önleme girişiminde bulununca, ABD Başkanı Johnson’dan Başbakan İnönü’ye “müdahale yapamazsın, benim sana verdiğim silahları kullanamazsın” mektubu geldi. İnönü de, tarihe geçen o ünlü mesajını Türk ve dünya kamuoyuna söylemişti. İnönü’nün Johnson’un tehdit mektubuna verdiği yanıt, “Türkiye’nin ulusal çıkarları-nı korumak için, antiemperyalist bir duruşu sergiliyordu”.
1961 Anayasası’nın Türkiye’deki özgürlük ortamını da yansıtan bir duruştu. İçinde İslami öğeler yoktu: Ulusal çıkarlar ve antiemperyalist duruş esastı. Celal Bayar’ın mesajında da dini boyut bulunmuyordu. O da “laik” bir mesaj vermişti.
İnönü’nün 1964’te Johnson mektubuna verdiği yanıt Türkiye kamuoyunda sağ ve sol, çok geniş bir çevreden destek gördü. İşbirlikçiler ve radikal dinciler hariç. İnönü’nün tarihe geçen sözleri Atatürkçülük felsefesi ve devrimleriyle de bütünleşme içindeydi.
Batı ile işbirliğinden yana, ancak ulusal çıkarlarını karşılıklı denge esasına göre koruyan. Emperyalist ve tek yanlı baskı ve taleplere “hayır” diyen bir duruş. İnönü’nün mesajının yarattığı ortamı değiştirmek için Kirk Douglas’ı bile gönderdiler, hikâyeyi ayrıntılarıyla anlattım. (**)
 
Ve Erdoğan’ın mesajı
Erdoğan’ın, “dünya 5’ten büyüktür” mesajı hangi öğeleri içermektedir?
-Birleşmiş Milletler’deki (BM) beş daimi üyenin dünyanın yönetiminde oluşturduğu “oligarşiye” karşı duruş mu?
-Özellikle Batı dünyasında Soğuk Savaş sonrası yaygınlaşmaya başlayan İslam korkusu mu (İslamofobi)?
-Beş daimi BM üyesi arasında hiçbir Müslüman ülkenin, 1.5 milyarlık Müslüman nüfusa karşı, yer almaması mı?
-Batı dünyasının, İslamla kutuplaşmaya yol açan tutumuna, bir anlamda destek mi? Bu kutuplaşmadan, “kendisine İslam dünyası liderliği için” bir ortam mı?
Ancak benim 1994’ten beri izlediğim ifade ve uygulamalarına dayanarak söyleyebileceğim şu: “İslami referans” siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel alanlarda esas alınmaktadır. “Dünya 5’ten büyüktür” mesajında da, Müslüman dünyasının geri kalmışlığının ve “5”lerin arasına girememesinin tepkisi ve ezikliği bulunmaktadır.
Bayar mesajında “Batı öncelikli ve ağırlıklıdır”. İnönü, yüzünü Batı’ya çevirmiş ama karşılıklı çıkarların dengelenmesine öncelik tanıyan tutum içindedir. Ne de olsa Lozan’ı yaratan bir kahramandır. Erdoğan, İslami kimliği tek referans alan bir tutum gösteriyor.
Bayar, İnönü ve Erdoğan’daki bu farklı “mesajlar” bir anlamda Türkiye’nin bu coğrafyadaki, kendine özgü kuruluş yapısının sonuçlarıdır. 1990 sonrasındaki yeni dengeler ve BOP, bu farklılıkları kutuplaşmaya götürüp derinleşmektedir. Üç insanın mesajları, “Batıcılık, antiemperyalizm, İslamcılık” üçgeninin köşeleridir. İnönü ve Bayar’ın yüzü Batı’ya dönüktür: Erdoğan için İslami boyut tek seçenek olarak görülüyor. Bugün yaşanan rejim kavgalarının bir ucunda İnönü ve Bayar, diğer ucunda Erdoğan bulunuyor.
Sultan Galiyev bugün yaşasaydı acaba İnönü ve Erdoğan’a nasıl bakardı? Giordano Bruno ve Attilâ İlhan’ın kulakları çınlasın…
(*) Emre Kongar, Yazarlar, Eleştiriler, Anılar, syf 20-21, Remzi Kitabevi,2016
(**) Doç. Dr. Özlem Arzu Azer, Anılarda Gizli Kalan Bir Aydının Portresi, syf 97-100, Derin Yay, 2016



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları