Laf’ı güzaf...

25 Aralık 2016 Pazar

Onlar bilir ki kendi çocukları asla savaşa gitmeyecek... Karlar içinde yarı bellerine gömülü sınır boyu nöbet tutmayacak... Çöllerde telef olmayacak... Mayınlı tarlalara sürülmeyecek....
Onlar bilir ki kendi çocukları sınır ötesinde ölmeyecek, tabutları bayrağa sarılı gelmeyecek...
Onlar bilir ki şehit cenazelerinde onlar nutuk atarken anaların ağıt yaktığı çocuk, onların kendi çocukları değildir. O nedenle sesleri böyle rahat ve nutukları böyle anlamsızdır.
Onlar bilir ki ateş düştüğü yeri yakar. Kendi çocukları, “işadamı” olurken garibanın çocuğu şehit olur. Meclis’te onun için rahat rahat “evet savaş isteriz” derler, savaşa onay verirler. İşin özü budur. Gerisi... Laf’ı güzaf...
Gençler bilmeyebilir: Laf’ı güzaf “boş laf” demek. Bizler de Farsça kökenli bu sözü Nâzım Hikmet’in şiirinden öğrendik. “Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya / Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine /‘Onlar ki; toprakta karınca, su da balık, havada kuş kadar çokturlar. /Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar, /Ve kahreden yaratan ki onlardır, /Şarkılarda yalnız onların maceraları vardır’/ Ve gayrısı / Mesela, benim on sene yatmam / Laf’ı güzaf...”

Yıl sonu yaklaşırken
Katliamlar, bombalar, terör saldırıları, darbe girişimleri, yalanlar ve kışkırtmalarla dolu bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. 2016’nın son haftasına giriyoruz.
Yılbaşında birbirine armağan vermek alışkanlık haline geldi. Armağanlarınızı kitap ya da müzik dünyasından seçin derim. Cehaletin kol gezdiği ülkemizde armağan işe yarasın...
Ajandaları inceleyin. Birbirinden değerlileri arasından kendiniz en uygun olanı seçin.
Her sayfası Atatürk’ün anıları, söyleyişleri ve fotoğraflarıyla dolu “365 Gün Atatürk 2017” masa takvimi, (Teşekkürler Tekfen) kendi başına bir hazine... Benden hatırlatması. Metis Yayınevi’nin “Hiçbir yerden” temalı; ütopya çeşitlemeli, hayalleri kışkırtan ajandası... Yeryüzünün en güzel gülüşlü Tarık Akan’ıyla Nâzım Hikmet’i buluşturan Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın ajandası... Bütün bir yıl dostluk edebileceğiniz, yararlanacağınız ajandalar.

Can Almanak
Yılın şu son haftasında ise kucağımdan düşürmediğim, her fırsatta açıp açıp okuduğum bir armağan, Can Yayınları’nın her yıl hazırladığı “Can Almanak. Kültür ve Sanat Yıllığı...”
“Sanatın Sesi hafızamızdan silinmesin” diyerek yola çıkılmış ve 2016’nın bir panoraması çizilmiş. 2016, evet bombalar, katliamlar yılıydı, haksızlıkların doruğa taşındığı yıldı. Ancak sanat ve kültür yaşamımız durmadı. Türkiye’de ve dünyada yaşananlar, bir yılın aynası bu almanakta.
Ah ne çok acı, ne çok sevinç, ne çok umut yaşamışız... Kültür ve sanat yaşamımızla politik ve toplumsal olayların iç içeliği... Harika fotoğraflar, harika yazılar, değerlendirmeler, yorumlar... Çok isabetli seçimler... Özenli, titiz ve çok dinamik bir mizanpaj... Tek tümceyle, tek fotoğrafla çok şey anlatma yeteneği...
Can Almanak’ta onlar bir söylüyor; sizin yüreğinize ve aklınıza bin çağrışım, bin anı, bin sözcük, bin görüntü üşüşüyor. Yayına hazırlayan Yekta Kopan, Sibel Oral, Zeynep Miraç, Mehmet İren başta olmak üzere, emeği geçen herkesi kutlarım.
Sanatın sesi belleklerimizden hiç ama hiç silinmesin...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları