2017... Karanlıktan aydınlığa...

30 Aralık 2016 Cuma

Tamam zor bir yıl olacak. 2016’da yaşananların yaşanacakların habercisi olduğunu biliyoruz. Bize sürreel gibi gelen, yok artık bu kadar da olmaz dedirten her şeyin bal gibi yaşandığını ve yaşanacağını da iyice anladık. Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel her alanda genele hâkim olan çürümüşlüğün içindeyiz. Üstelik bu çürümüşlük yaşamlarımızı derinden etkiliyor. Hepsi tamam. Tamam da...
Umutsuzluk yılı değil 2017. Üstelik bireye, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar, bilgili ve bilinçli olma gereğinin, sorumluluğunun yüklendiği bir dönemdeyiz. Yaşadığımız ve yaşayacağımız topraklar burası. Başka gidecek yerimiz yok, üstelik gitmek isteyen de yok. Öyleyse...
Neyin nasıl yapılamadığı değil, neyin nasıl yapılabileceği üzerine kafa patlatmak zorundayız. Nokta.
Büyük çoğunluğun kendini “daimi kurban” olarak gördüğü bir toplumda yaşıyoruz maalesef. Söylenmeyi, şikâyet etmeyi seven; sorumluluk almayı ise fazla istemeyen bir toplum. Eğer kendini “kurban” olarak görürsen bir şey yapmak istemezsin; birkaç adım atacak olursan karşılaştığın engeller karşısında hemen pes edersin. İnsanın hevesini kıran, önüne set çeken engellerden çok fazlasıyla mevcuttur bu ülkede. Otoriteler, siyasi iktidarlar iyi bilirler bu durumu. Bundan beslenirler. Üstelik şimdi karşımızda hiç olmadığı kadar büyük bir dikta rejimi var. Buna karşın....
Şu gerçeği unutmamalıyız: Bu ülke aydınlığa çıkabilecekse eğer;
- Hiçbir şey yapmadan sürekli yakınanlar,
- Boşverip kendi keyfine ya da küçük yaşam alanına kapananlar,
- Tepkisini sırf sosyal medyada göstererek rahatlayanlar ve bunun bir işe yaradığını sananlar,
- Usanıp kapağı başka bir ülkeye atmaya çalışanlar sayesinde değil,
- Kendi alanında yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışanlar,
- Toplumsal etki alanlarını genişletmeye, başkalarının da yaşamlarına dokunmaya çalışanlar,
- Bıkmadan doğruları tekrarlayan, gerçekleri gözler önüne sermeye devam edenler,
- Bu uğurda hapis yatanlar sayesinde çıkacak...

***

2016 son günleri. Yıllardır aynı gazetede birlikte çalıştığım arkadaşlarım, dostlarım sadece fikirleri yüzünden, gerçekleri dile getirdikleri için hapisteler. Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör... Gazetemizin emektar kantincisi Şenol, sadece Cumhurbaşkanı yüzünden yolların kapanmasını eleştirdiği ve bir polis memurunun “CB Şişli’de artık ona bir çay ikram edersin” sözüne “Hayır ona çay falan ikram etmem” dediği için Silivri’de tutuklu. 2017’ye hücrelerinde giriyorlar. Hak etmiyorlar bunu; tıpkı 4.5 ay tutukluluğunun ardından tahliye edilen yazar Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay gibi... Buruk bir yeni yıl başlangıcı olacak hepimiz için... Barışın ve insanca yaşamın yakın olacağı günler dileğiyle...

***

Dalai Lama’nın bir sözü vardır: Bu gezegenin daha fazla başarılı insanlara ihtiyacı yok. Bu gezegenin acilen barış kurucularına, şifacılara, doğru yenilikçilere ve her türlü sevenlere ihtiyacı var.
Doğru. Ama başarılı insanlara, başarılı uygulamalara da ihtiyaç var. Ya da belki en doğrusu öncelikle başarının doğru tanımına. Başarılı insan, başarılı öğretmen, başarılı iş insanı, başarılı yönetici, başarılı siyasetçi... Herhangi bir anlam kaymasına yol açmayacak şekilde evrensel bir tanım oluşturulabilir mi acaba?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları