Sel suları ve gidişat

08 Ocak 2017 Pazar

İki kadın, iki haykırış: “Çocuğunun üstünü kontrol eder gibi, gece uyanıyoruz. Memlekette kötü bir şey oldu mu diye, haberlere bakıyoruz!” (Tansu Özkök)
“Her an televizyonda! Sabah akşam kendi suratımızdan çok onu görüyoruz!” (İhbarcı durumuna düşmemek için adı lazım değil. Ayrıca sayın savcıların işine karışmanın da manası yok!)

***

Birincisi ihtiyatlı kötümser. Öteki ise hem ihtiyatsız, hem kötümser. Tıpkı millet gibi... Bir tarafta aşırı umutsuzlar. Ülkenin başına gelen kötülüklerin, Devletin Başı yüzünden geldiğine inanıyor...
Öteki taraf da “Allah başımızdan eksik!” etmesin diye devletin başına dua ediyor. Devletin başı ise “Amiiin!” demek yerine “eksik olmamak” için her türlü önleme başvuruyor. Tek tasası ise anayasa... Çünkü içinde, yaylarına sıkışabileceği Yüce Divan var!

***

On beş yıldan beri, sabah akşam yandaş yayınlarla, dursuz-duraksız zihinlere akıtılan propaganda:
- AKP’nin halk desteği yüzde 50’nin üstünde 60’lara varıyor!..
- Zaten iktidarı geri alacak güçte bir muhalefet de yok!
Bu yetmemiş gibi, önce Başbuğ Türkeş’in oğlunu avans olarak alan iktidar sonra da MHP lideri Devlet Bahçeli’yi transfer ederek bir tür “Milliyetçi Cephe” kurdu.
Ülkenin içine düştüğü, düşürüldüğü “terör belası” ve “savaş koşulları” bu cepheyi daha genişletip güçlendirebilecek. İktidar ise, acımasızca gerçekleştirilen kör terörün yarattığı toplumsal tepkiyi, siyasal gücünü tahkim etmek için kullanma kararında.
Vatanseverlik duygularını milliyetçi söyleme, eyleme dönüştürme peşinde.

***

Karakış koşullarında açılan başkentteki dünkü kitap fuarı öncesinde Altan Öymen ile ayaküstü konuştuk. İmza için kuyruğa girenler gibi kaçınılmaz soru ve konu aynı: “Gidişat nereye?”
Yanıtlıyor: “Sandık!.. Tek kurtuluş, sandık!”
O anda çocukken oynadığımız bir oyunun tekerlemesi geliyor. Dilimizin ucuna! Çünkü AKP ağzına tat verdiğinden aynı oyunu oynuyor: “Ortada sandık...”
Ama sustuk. Ciddi olmak gerek. Kırk küsur yıl önceki ilk genel yayın yönetmenimiz, ilk öğretmenimiz falan ama sonuçta CHP liderliği de yapmış bir kıdemli siyasetçi.
Lafı başa alıp, “Gidişat?” diye üsteledik.
Bu kez çıkışır gibi bir tonla: “Azizim” dedi, “Sen de çoğunluk gibi unutmuş görünüyorsun. Çok değil, altı ay önce bu millet bu iktidarın oyunu yüzde 40’a düşürdü. Bu muhalefet için mucizevi bir imkândı. Muhalefetin toplam oyunun yüzde 60’a çıkması büyük bir nimetti. Yani seçmen yapabileceğini yaptı. ‘Muhalefete aklınızı başınıza toplayın ve iktidar olun’ dedi? Daha ne yapacaktı bu halk. Ama ne yazık ki bu olanak heder edildi.”
Ardından da bir rahip fıkrası anlattı:
“Felaket bir fırtına ve yağmur sonucu kiliseyi sular basmış. Sel suları yükselmeye başlamış. Çevreden can kurtaran simidi atmışlar. Peder oralı olmamış. Sandal göndermişler. ‘Yüce Tanrı bana sahip çıkar!’ diye sandala binmemiş. Helikopter gelmiş. Bu kez atılan ipi tutmak yerine çan kulesine doğru tırmanmış. Sular hızla yükselmeye devam edip kuleyi de aşmış ve rahip efendi de sulara kapılıp gitmiş.
Öteki dünyada buluşunca, en kıdemli Papa, Tanrı’ya hafif bir buruklukla sormuş:
‘Yüce Tanrım, bizim bu iman sahibi Rahip efendiye neden yardım etmediniz?’

Tanrı gürlemiş:
Can simidi attırdım. Tutmadı. Sandal gönderdim. Binmedi. En son helikopter gönderdim. Elini bile uzatmadı. Daha ne yapacaktım?”

***

Sahi seçmen daha ne yapacaktı? Sabah akşam “Yüzde 52’leri aştık... Yüzde 60’a ulaştık!” diye övünen iktidarın fiyakasını bozdu mu? Bozdu.
Bir tokat atıp, oyunu yüzde 40’a düşürdü mü? Düşürdü!

***

Yüzde 60’ın kıymetini bilmeyen muhalefet ise, birleşmek yerine üç parçaya bölündü.
Bir parçası iktidarla bir oldu, dokunulmazlıkları kaldırdı. Muhalefetin iki liderlerinin tutuklanmasına imkân sağladı. Muhalefetin öteki parçası da kurtuluşu iktidara yamanmakta buldu.
Şimdi tüm umut iktidarın anayasa oylamasında çatlamasında.
Oysa iktidar, muhalefet değil ki çatlasın!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları