Selçuk Erez

Elem terefiş

12 Ocak 2017 Perşembe

Bu milletin en az yüzde sekseni evinde sarmısaklı at nalı ve nazar boncuğu bulundurur, kem göz değmesin diye çocuklarının mintanlarına çörek otlu muska tutturur, kazaya gelmemek için arabalarının dikiz aynasından yengeç bacağı, karınca duası, göztaşı sarkıtır. Buna rağmen neden karakoncoloslar musallat oldu bu cennet vatana ve neden böyle bir zifiri karanlık bastı her yeri?
Kim köprülerimizi, tünellerimizi gördü de “maşallah” demedi? Nereden esti bu Gerence yeli? Kim bilir hangi kenafir gözlü nasıl bir hasetle baktı bu fakir halimizle Çinliye, Fransıza milyar dolarlar verip attırdığımız uydularımıza ya da dört dakikada teşhis koyulan hastanelerimizle sağlıkta oluşturduğumuz dönüşümleri kim nasıl kıskandı? Yoksa Janet Yellen mi çekemiyor rekorlar kıran ekonomimizi: Milli gelirimizi (GSYH) deve, kaz, ördek eti ile kivi, sumak, mantar ve kekiği de ekleyerek ve depdeğişik bir şekilde hesaplayarak birdenbire Hollanda’dan daha zengin çıkmamız mı gözlere battı?
Hangi Picasso resmi suratlı satanist haram yedi ki biz böyle olduk?
Kurşun mu döktürelim? “Elem terefiş” deyip neyi şişleyelim? Kaç tabak mesir macunu yersek çözülür bu güdük uğursuzluk?
Eskiler Telepinuş’a, Tor’a, Oden’e, Zeus’a inanır, böyle felaketlerle karşılaştıklarında onlara adaklar adar, bakireleri, yanardağların alevlerine atarlardı. Acaba biz de mi böyle şeyler deneyelim?
Evet, hakkınız var; eskilerin adakları, kurbanları işe yarasaydı ülkeleri haritalardan silinmezdi ama artık bizim nazarlıklarımız da işe yaramıyor, dökülen kurşunlar makus talihimizi tersyüz edemiyor.
Başka çare, başka yol? Macar yazarı F. Herzeg’in Bizans adlı tragedyası 1453’te Türklerin kuşattıkları Konstantiniyye’de olanları anlatır: Bir haber gelir halk şenlik yapmaya başlar: “Sultanın ordusunda veba yayılıyor!” Bunu başkası izler: “Aziz Georgius surlarda belirmiş; onu gören Türkler korkup kaçıyorlarmış.” Ancak bu söylentiler boş çıkar: Mehmedin ordusunda veba değil nezle bile görülmez, Aziz Georgius gelmez, Bizans düşer, kralı ölür!
Demek ki işler kötü giderken iyimserlik sağlamak için öttürülen yem boruları da işe yaramıyor.
Şu halde bizim başka şeylere bel bağlamamız gerekiyor: Bunun ancak kendimiz olduğunu ve muhtaç olduğumuz kudretin, örgütlü dayanışmamızdan ve demokrasi için, laiklik için her türlü özverinin kutsallığına olan inancımızdan kaynaklandığını kavradığımızda kendilerini muskalarla, nallarla, nalçalarla donatma sırası o koncoloslara gelir ki bu da hiçbir işe yaramaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları