Erhan Karaesmen

Pranga eskiten hasretler ve günümüz Türkiye’si

20 Ocak 2017 Cuma

Toplumların tarihinde inişli çıkışlı dönemlere rastlanır, bireylerin yaşamındaki çalkantıları andıracak biçimde. Günümüz Türkiye’sinde çok dik yamaçlı bir iniş yaşanıyor. Topraklarımızın belli kesiminde dengesizlikler ve kayganlıklar kendini gösteriyor. Dinginlikten ve oturmuşluktan gittikçe uzaklaşan bir dik yamaçta kayıyor olma konumu, dengelere olan hasreti artırıyor. Büyük ozan Ahmed Arif’in güçlü imgeleriyle dile getirdiği o şiirsel düşünce, mutluluk hasretine bir büyük ağıttır. Öylesine bir hasret yaşanmaktadır ve öylesine uzamıştır ki, bu ayrılıkla ve o sevgilinin yokluğuyla bedenini ve ruhunu saran prangalar eskiyip gitmektedir.

Bu hasret, bireysel bir duygusallık içinde bir sevgiliye duyulan hasret değildir. Bir toplumsal katmanın insanca, özgürce hakkaniyetçi paylaşımlar ve dengeleşmeler içinde sürdürmesi gereken bir yaşam biçimine duyulan hasrettir. Giderilememesi gerçekten prangalar eskitir. Günümüz Türkiye’sinde, belki biraz abartmalı ve dramlaştırılmış bir benzetmeyle benzeri bir hasreti yaşayan insanların sayısının gittikçe arttığını gözlüyor gibiyiz. Çok talihsiz bir dönem yaşanıyor. Gittikçe tek adam otokrasisine dönüşen bir toplum yöneticiliği, tahammülsüzlüğe ve dayatmacılığa yaslanmış bir itekleyicilik ve hoyratça sürükleyiş, toplum katmanlarını gittikçe daha fazla rahatsız ediyor.

Bu garip toplum yönetimi anlayışı, bazı kavramlara karşı alabildiğine duyarsız ve tepkili bir düşünce sistemini ortaya döküyor: Barış, demokrasi, düşünce özgürlüğü, çoğulculuk, farklı düşünsel davranışlara karşı tahammül ve saygı, yazılı ve sözlü ifade serbestliği, tüketime mahkûmiyetin eleştirisi… Tüm bu kavramları kapsayacak bir ulusal oluşum biçimiyle “Cumhuriyet” sözcüğü, günümüz iktidarını alabildiğine rahatsız etmektedir. Ülke tarihinin en ilginç, şanlı ve bireysel-toplumsal mutluluk kaynağı oluşturmuş 1919-1923 döneminin ve sonrasındaki toplumsal dönüşüm arayışlarının simgesi olarak Cumhuriyet sözcüğünün, bu ülke topraklarında yaşayanlar için besleyici ve güçlendirici bir kıvanç unsuru olması beklenirdi. Oysa, günümüz Türkiye’sinde Cumhuriyet sözcüğü, siyasal iktidarı ve toplum yönetimini irkilten, korkutan bir heyula kavram oluşturuyor. Basın-yayın dünyamızın Cumhuriyet’in betimlediği kurtuluş kadar eski bir temsilcisi de “Cumhuriyet” adını taşıyor. Bu gazetede sergilenen akılcıl ve toplumcul tavrın üst yönetimi rahatsız ettiği açıkça belli. Ancak gazetenin adının Cumhuriyet oluşu bile bu ülke yöneticileri için ek bir husumet öğesi daha oluşturuyor. Bunların bir arada oluşturduğu namuslu, nizamlı ve yurtsever davranışların cezalandırılması kapsamında bu gazetenin yarı halkı da delillerin yeterliliğine-yetersizliğine hiç bakılmadan cezaevine tıkılabiliyor.

Cumhuriyet sözcüğüne gösterilen bu ilkel ve hazin tahammülsüzlük aslında “Atatürk” sözcüğünden duyulan büyük kuşkuyu perdeliyor. “Gazi Mustafa Kemal” söyleyişinin çok sık tekrarlanan bir tekerleme haline getirilişiyle devletin resmi söylemlerinde “Atatürk” sözcüğü ustalıkla dışlanmış bulunuyor. Afişleri, heykelleri oradan oraya sürükleniyor, itiliyor, kakılıyor ancak ruhu 100 sene önceki kudretinden hiçbir şey kaybetmeden hâlâ aramızda dolaşıyor ve toplum yöneticilerini neredeyse çıldırtmaya devam ediyor.

Sayıları belki biraz azaldı ama direnim güçlerinin günün zorlayıcı koşullarına dayanacak biçimde yükselmiş olduğu düşünülebilecek epeyce bir insanımız hâlâ var. Akıllı, akılcı, yurtsever ve vicdanlı bireylerden oluşan bu toplum kesimi insancıl arayışlarını sürdürüyor, sürdürmek zorunda. O büyük hasreti ortadan kaldırabilmek için inançlı bir umut beslemeye devam etmek zorunda. İnsanlarının bir bölümü şimdilik uyutulmuş ve uyuşturulmuş da olsa bu toplum çok vaka yaşamış çeşitli büyük sıkıntıları ve belaları atlatmayı becermiş bir toplumdur. Toplumun genel iç terbiyesi, onu oluşturan katmanlardan birinin, en azından birinin, umutlu ve kararlı biçimde göstereceği dirençli davranışlarla birleştiğinde herhalde iyi günlere olan hasret de uzamayacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları