Türkiye’den Davos’a...

20 Ocak 2017 Cuma

Türkiye tarihinin en büyük sosyoekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Turizm can çekişiyor, imalat sanayi küçülüyor, dükkânlar peş peşe kapanıyor, işsizlik sürekli artıyor. Tüm bunlara dolar kurundaki büyük artışı, özel sektörün alarm verici dış borcunu ekleyin. Üstüne bir de terörün sosyal ve ekonomik maliyetini koyun... Ama bunların hiçbiri Türkiye’nin yaşamsal sorunları değilmiş, bunların yaşanmasında bu ülkeyi 12 yıl yönetenlerin hiçbir sorumluluğu yokmuş, hiçbir hesap verme yükümlülüğü yokmuş gibi ülkenin biricik gündemi başkanlık ve yeni anayasa. Her ne pahasına olursa olsun başkanlık... Ülkenin çivisi sadece bunun için yerinden oynatıldı, yargı, medya, eğitim bunun için hallaç pamuğu gibi darmadağın edildi, toplum bunun için “biz ve ötekiler” diye ayrıştırıldı, kutuplaştırıldı. “Öteki” grubuna giren akademisyenler, gazeteciler, siyasiler hapiste. İş dünyası sesini bile çıkaramıyor. Neden-sonuç ilişkisi toz bulutu içinde... Eksen kayıyor, rejim değişiyor. Rejim değişirken gelecek nesiller de bu doğrultuda şekilleniyor. Müfredattan Atatürk ve İnönü, evrim, felsefe ayıklanırken “Allah’a kulluk”, “Allah yolunda mücadele: Cihat” ders programlarının içine sokuluyor.
Türkiye’de bunlar yaşanırken dünya çok önemli bir değişimin içinde. Evet, tüm dünyada bir demokrasi krizi, bir kapitalizmin krizi yaşanıyor. Ama bir yandan da teknolojideki hızlı ilerleme süratle üretim ve iş yapış biçimlerini dönüştürüyor. Üretim otomasyondan robotlara, yapay zekâya, 3 boyutlu yazılımlara kayıyor. Nesnelerin interneti ile her şey birbirine bağlanıyor. Teknolojik gelişmenin etkileri yıkıcı. Ortadan kalkacak onlarca sektör var, tabii onların yerlerini alacak yenileride... Üretimde insan ve emek boyutunun yeri değişiyor. Bilgiye en hızlı sahip olanın ve bilgiyi en iyi kullananın kazanacağı bir dönemin içindeyiz bir süredir. Üstelik Sanayi 4.0 yeni başlamışken Sanayi 5.0 konuşuluyor şimdiden. Yani işbirlikçi endüstri. Dünya ekonomisinin nabzının attığı Davos’ta işte tüm bunlar konuşuluyor. Gelişmekte olan ülke ekonomileri için hem büyük bir tehdit hem de büyük bir fırsat. Hangisinin olacağının yanıtı ise ülkelerin buna nasıl hazırlandıklarında, hangi stratejileri ve politikaları oluşturduklarında ve bunları nasıl uyguladıklarında.
Davos’ta koca bir bölüm buna ayrılmış durumda. Paneller, söyleşiler... Fırsata dönüşebilmesi için bir “eğer”ler manzumesi sıralanıyor:
-Eğer o ülke rekabetçi bir sanayi üssü kurabilir ise,
-Eğer üretim teknolojileri için gelişen bir yenilik ekosistemi geliştirebilirse,
-Eğer hükümetler, ülkelerinin gelecekteki beşeri sermayesini oluşturmak için ihtiyaç duyulan bilgi ve beceriyi sağlayabilirlerse?
-Eğer kadınların da işgücüne katılımında önemli adımlar atılır, toplumsal birlik korunabilirse...
 Şimdi Türkiye’de yaşananlara bir de bu doğrultudan bakalım. Biz nereye? Dünyanın dinamikleri nereye?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları