Trump, Obama’dan daha iyi mi?

26 Ocak 2017 Perşembe

Donald Trump’ın resmen başkanlık görevine başlamasıyla birlikte, bütün ülkeler yeni Başkan’dan, beklentilerini, isteklerini sıralıyor ve bunların ne ölçüde gerçekleşeceklerini görmeyi bekliyorlar. Bunlar arasında Türkiye’nin özel bir yeri var. Gerek Başbakan, gerek gerçek patron Tayyip Bey, Trump’tan beklentilerini açıkladılar, hatta Başbakan, Türkiye açısından Trump döneminin Obama iktidarından daha olumlu olacağı tahminini de dile getirdi.
Başbakan’ın açıklamasını temenni olarak yorumlamak daha gerçekçi olur.
Burada şu da söylenebilir. Obama döneminde Türk-Amerikan ilişkileri zaman zaman öylesine kritik anlardan geçti ki, hiçbir Amerikan iktidarıyla karşılıklı ilişkiler ondan daha kötü olamaz.
Gerçekten de, Obama’nın Türkiye’nin PKK’nin Suriye şubesi terör örgütü olarak gördüğü PYD’yi desteklemesi, örgüte silah ve malzeme yardımı yapması ve bunun yanı sıra Türkiye’ye IŞİD ile mücadelesinde vaat ettiği desteği vermemesi, Ankara tarafından, müttefiklikle bile bağdaşmayacak, bir tutum olarak kabul edildi ve yüksek sesle tok bir ifade ile dillendirildi.

***

Ankara’nın Obama yönetiminden şikâyetleri bununla sınırlı değildi. Tayyip Bey, Washington’ın son zamanlarda sık sık Türkiye’deki demokrasi ve basın özgürlüğü uygulamalarını eleştirmesinden de fazlasıyla tedirgindi.
Fethullah Gülen de, Obama ile Erdoğan arasında ayrı bir sürtüşme konusuydu.
Ankara, Gülen’in sorgusuz sualsiz iadesini talep etmekte, Obama yönetimi ise bu isteğe olumlu cevap vermemekteydi.
Ankara’daki Reis Yönetimi, Trump’tan bu üç konuda da değişik davranmasını istiyor.
Trump’tan beklentileri şöyle özetleyebiliriz:
-İkide bir Tayyip Bey’in baskıcı uygulamalarının demokrasiye aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilmesinden vazgeçilmesi.
-Fethullah Gülen’in iade edilmesi.
-PYD’nin desteklenmesine son verilmesi.
Şimdi dilerseniz, Trump yönetiminin Ankara’nın bu taleplerini nasıl cevaplayabileceğini teker teker ele alalım:
Reis’in demokrasi ve basın özgürlüğü konusunda Obama döneminde Washington’dan yükselen eleştirilerin, daha ziyade iki ülke arasında diğer konularda uyumsuzluğun arttığı dönemlerde yoğunlaşmış olmasına bakarak, ABD’nin zaman zaman uyumu artırmak uğruna demokrasiye aykırı davranışları görmezden gelme alışkanlığı da hatırlanarak ve basın özgürlüğü gibi konularda Trump’ın zaman zaman Reis’i anımsatan tepkileri de göz önünde bulundurularak denebilir ki, Trump, Ankara’nın isteklerini en fazla bu alanda karşılayabilir.
Fethullah Gülen’in iadesi konusuna gelince: İadenin bir yargı kararını gerekli kıldığı hususundaki Amerikan savı yabana atılır cinsten değil. Ayrıca ABD’nin de bir CIA projesi olan Fethullah Gülen’i “satmasının” pek kolay olmadığını da görmek gerek.
Kaldı ki, Tayyip Bey’in Fethullah Gülen soruşturmasında ne derecede içten olduğu, iadeyi gerçekten isteyip istemediği de üzerinde durulması gereken bir sorudur.

***

PYD sorununa gelince:
Tayyip Bey’in “Şu anda bu konuda bazı söylemler kulağımıza geliyor ki doğrusu bunlar rahatsız edicidir” sözleri, Reis’in de ciddi kaygıları olduğunu gösteriyor.
Gerçekten de, Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı emekli General Micheal Flynn’ın şu sözleri çok endişe verici:
-Suriye bölünecek ve Kürdistan kurulacak.
Bu konuda çok uzağa gitmeye de gerek yok. Bizzat Trump’ın New York Times’a verdiği demeçte, “Kürtlerin hayranıyım” dediğini hatırlamak yeter.
Bunlar da şaşırtıcı değil. Yüz yıl önce Wilson döneminde de, Kürtler, ABD’nin Ortadoğu projelerinde kilit konumundaydılar, yüzyıl sonra bugün de aynı konumdadırlar.
Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak belirtmek isterim ki, Trump’ın Türkiye’nin beklentileri açısından Obama’dan daha iyi olacağını düşünenler, yanıldıklarını çok geçmeden göreceklerdir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları