Hikmet Çetinkaya

Nefret değil sevgi...

29 Ocak 2017 Pazar

Havada iyot kokusu vardı...
O saatlerde bir kadının gözbebeklerinde kuşlar kanat çırpıyordur havada. O saatlerde derin sabahlar hüznün rüzgârını götürür uzaklara.
Kaskatı kesilmiş kumsallar bir gönül erincini saklar, nemli karanlıkların başladıkları yerde.
O sırada mavi gök altında yürürken, ince bir sızıyı hissedersiniz, savaş çığlıklarını duyarsınız.
Bir çıkmaz sokaktasınızdır, bilinmedik adları sıralamaktan yorulmuşsunuzdur.
Yine akşamlar yitiyordur, anlatılması güç öykülere gebe...
Eski nefret ve yanılgılar...
Nereden başlıyoruz, nerede soluklanıyoruz?
Baskı, şiddet sarmalı, aymazlık.
Temel hak ve özgürlükler, zindanlar, sabahın ayazında duyduğumuz türküler, denizin kaygısız maviliğinde yitip giden beklentilerimiz.
Duygularımız paramparça, düşüncelerimiz karışık...
Siz yeni yeni anlıyordunuz aşkın yaşamı çoğaltmak olduğunu. Gözlerimiz hep kapalı.
Balzac’ın köleleştirici ve hükmeden aşkı değil istediğim, özgürlüğün bilincinde olma tutkusu...
Bak, bir şeyler fısıldıyor eski zaman saati, bak her yer kaskatı...
Siz yeni anlıyorsunuz aşkın hayatı çoğaltmak olduğunu.

***

O, son gece fırtınasından önceki buluşma, ayrılığın o gizemli hüznünü çiçeklere bırakıp taşıyor işte.
Hani insanı yaşatan kelimeler vardır, hani yunmuş arınmış sözler...
İsterseniz sıcaklık diyelim, güven diyelim. Mesela aşk, eşitlik, özgürlük kelimesi gibi Paul Eluard’ın dizeleriyle bizi selamlayan:
“Çocuk kelimesi gibi, insanlık kelimesi gibi...”
Çocuk olmak, insan olmak...
Korkuları yaşatan, korkularla yaşayanlara baktıkça, aymazlığın fotoğrafı çıkıyor bir kış sabahında.
Umut kelimesi var, özlem kelimesi...
Çocuklar var, babalarını bekleyen...
Korkanlar var sevgili Musa Kart kâğıttan, kalemden, boyadan, fırçadan, karikatürden...
Bilin ki yalnız değilsiniz...
Yüreğimiz sizinle...
Çocuk kelimesi gibi, insanlık kelimesi gibi...
Silivri’de PEN üyelerini jandarma durdurdu...
PEN üyesi dünyaca tanınmış yazarlar tarafından imzalanmış mektupta, Türkiye’de ifade özgürlüğüne ilişkin baskılar gündeme getirildi, insan haklarını koruma konusundaki yükümlülüklerin uygulanması istendi.
PEN üyeleri şöyle seslendi:
“Kendi köşemizde boş boş oturmayacağız. Siz yalnız değilsiniz, onun için yazıyoruz. Bu süreçte sessiz kalmayacağız.”

***

O son gece fırtınası öncesi ve sonrası.
Yaşamın kahredici süreci içinde acı ve gözyaşı.
Şehit cenazeleri, kör terör...
Umutlarımızı yitiriyoruz kimi zaman, kimi zaman avunuyoruz güzel günleri görmek için...
Işıklara bezenmiş gözyaşı, baskı, şiddet sarmalı, öldürülen kadınlar, çocuklar, zindanları mesken tutan gazeteciler...
Sevgili Turhan Günay’a iki stent takıldı...
Geçmiş olsun Turhan...
Bir pazar sabahı tüm arkadaşlara koskoca bir “merhaba” benden...
Akın, Murat, Kadri, Güray,Hakan, Turhan, Musa, Önder, Bülent, Mustafa Kemal, Ahmet Şık!
Yaşamı kucaklamak için merhaba!
Nefrete, ayrışmaya, barbarlığa, yobazlığa geçit vermemek için çaba harcayacağız.
Terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur, diyeceğiz...

***

Tarih, hayatın içinde yaşamak demektir...
Devrimci ruhunu, sevdanı hiç yitirmeden, tarihten ders çıkararak.
Mücadele; dayanışma yoluyla, insanlık, hak, hukuk, adalet, vefa savaşı vererek yapılır. Hak verilmez alınır...
Adalet, cesarettir...
Adalet, hayattır...
Biz hayatın yaşanır hale gelmesini istiyoruz...
Kana kan intikam duygusuyla hiçbir yere varılmaz...
Toplumu ayrıştırmadan, insanca, hakça bir düzen istiyoruz... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları