“Kendini yontmayı unutma, der Zeus..
Kendi kabuğunu kendin soyabilirsin,
Kendi özgürlüğünü kendin dışarı çıkartabilirsin,
İnsan biraz da kendi emeğidir!”
“Self Made Man” heykeli bu yüzden anlamlıdır!
Beşiktaş son yıllarda bunu yapmış ve yeniden “Dev” olduğunu anımsamıştı.. Talisca, Babel, Quaresma, Cenk, Oğuzhan’ı da sayarsak 5 hücumcuyla oynuyordu. Sezon başından bu yana ilk defa, ilk 20 dakika içinde bu kadar hücum zenginliği vardı. Zaten gol de 8. dakikada geldi. Defans arkasına top atmak yerine ayağa pas yaptı Beşiktaş. Dünya kadar da gol kaçıran Beşiktaş Quaresma’nın ani çıkışında Oğuzhan’a verdiği pasla 2. golü buldu. Beşiktaş kaybettiği topları geri kazanmada ve rakip oyuncudan top çalmada da inanılmazdı. Takıma geldiği günden beri Oğuzhan’la Quaresma arasındaki esen soğukluk golle bitti. İlerleyen dakikalarda, Cenk daha iyi pozisyondayken Oğuzhan da Quaresma’ya gol pası attı. Q7 değerlendiremedi. İlk yarı bittiğinde 4-5 olacak skor 2’ydi. Konya’nın penaltısı denilen pozisyon da penaltı değildi, çünkü Tosiç’in dizine çarptı top.
İkinci yarının başında Cenk’in 3. golü gelince ilk yarı yarım kalan “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa” sesleri İnönü’yü sardı. İzmir Marşı’nı “Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganı takip etti.
Beşiktaş’ın iyi paslaşması 4. golü getirdi. Cenk’in kafa vuruşu kadar, Q7’nin ortası ve Oğuzhan’la paslaşması da gol kadar güzeldi.
Taraftarın, Beşiktaş’a geldiğinden beri kendi kalesine 3 gol atan Tosiç’e “I love you Tosiç” demesi de güzeldi. Penaltı golünü de yazmıyorum artık! Beşiktaş
o kadar iyiydi ki, Konya’nın böyle bir futbol karşısında yapacak pek bir şeyi yoktu. Son söz olarak demem o ki; mitolojinin başrol oyuncusu Tanrı Zeus’a, Beşiktaş’ı kıskanarak hırsından çatır çatır çatlayanlar kulak vermelidir.
Hasetlikten öleceklerine, önce kendileri değişmelidir!
Çünkü, siz değişirseniz dünya değişir.
Bu yüzden insan, önce kendini yontmalıdır!
Unutmayın, kar yağıyorsa, bahar gelecek demektir.