Dürüst, özgür değil, ama yine de...

05 Şubat 2017 Pazar

12 Eylül çetesinin reisi, hazırlattığı anayasaya koydurduğu hükümler sayesinde bugünkü fiili tek adam rejiminin banisi Kenan Evren, iktidar gaspına meşruiyet arayışına sonunda çare olarak durumu yeni bir anayasa ile tescil etmeyi bulmuştu.
Bunun için, kendi niyet ve tutkularına yanıt veren, bedenine uyan (sonradan başka bedenlere de uyacağı anlaşılacaktır) bir anayasa hazırlattı kendi atadıklarına.
Ne garip tecellidir ki metni hazırlayan profesörün adından mülhem “Aldıkaçtı Anayasası” olarak anıldı bu temel metin.
“Aldıkaçtı Anayasası”nı kendi adamlarına yaptırmak Kenan Bey’i kesmemiş olmalı ki onu 7 Kasım 1982’de halkoyuna sundu.
Halkoylamasında sandık başına gidenler, bir evet ile hem Evren’in anayasasını, hem de cumhurbaşkanlığını onaylayacaklardı.
Peki ya hayır çıkarsa ne olacaktı?
Zaten o sırada devlet başkanı Kenan Bey onun da çaresini bulmuştu. Kendi devlet başkanı olarak devam edecek, bir sürahi dört bardak rejimi sürecek, ama halkın kabulüne mazhar olmayan, anayasa yürürlüğe girmeyecekti.
Yine de, hayır çıkmasını engellemek gerekiyordu.
Çare, evet propagandasını serbest bırakıp hayır propagandasını yasaklamaktı. Bu yolla “hayır” oyu vereceğini yazan Oktay Akbal hapse mahkûm edildi.

***

Demokrasinin evrensel kurallarına ters düşen bu “Evrensel” uygulama sonuç verdi, 7 Kasım 1982 halkoylamasında yüzde 91.37 oranında “evet” çıktı.
Bu sonucun yine de Evren Anayasası’na demokratik meşruiyet kazandırmadığını belirtmeye bilmem ki gerek var mı ?
Nisan ayında, Kenan Bey’in anayasasından çok daha anti demokratik bir tek adam sistemi için halkoylaması var.
Burada da “evet” propagandası serbest, hayır resmen olmasa bile, fiilen yasak.
Nisan oylaması, dürüst, adil, özgür olmayacak.
Her şeyden önce, yargı bağımsızlığının olmadığı yerde, dürüst, özgür, adil oylamanın güvencesi yoktur.
Seçmende oylamanın dürüst, adil, özgür olacağı inancı yerleşmemişse, o oylama da hile, baskı, adaletsizlik yapılmamış olsa bile demokratik koşullar oluşmamış, halkın iradesi korku ile ifsat edilmiş demektir.
OHAL uygulaması yürürlükteyken özgür bir kampanyanın neden sürdürülemeyeceğini izan sahiplerine uzun uzun anlatmak bile gereksiz.
OHAL uygulamalarıyla, şimdiye dek potansiyel “hayır”cılar zaten temizlenmişler, işlerinden atılmışlar, içeri tıkılmışlardır. Son olarak Antalya’da “hayır” yazan afişler asan Barış Çetin, Gürkan Gülseven ve Suat Bulut’un gözaltına alındıkları ve kendilerine Kabahatler Kanunu’nun 42. maddesine muhalefet suçundan 227’şer lira para cezası kesildiği haberi dünkü gazetelerde yer aldı. Dünkü Sözcü’de bu haberin hemen yanında, Düzce’de “Hayır”cıları ölümle tehdit eden ve bu tehdidi elleri silahlı fotoğraflarıyla sosyal medyayla paylaşan iki kişinin serbest bırakıldıkları bildiriliyordu.
Sözün özü, nisan anayasa referandumu serbest, adil ve özgür olmayacak, Evren dönemini, mumla aratan baskılar altında geçecektir.

***

Yerli yabancı herkesin teslim ettiği bir gerçeği bir kez daha vurguladıktan sonra, hemen belirtmek isterim ki yapılan sondajlara göre bütün bu baskı ve adaletsizliklere karşın, referandumda tek adam rejimine “hayır” çıkması olasılığı güçlüdür. Üstelik kamuoyu araştırmalarına yanıt verirken “hayır”dan yana olanların ne olur ne olmaz, çekingen davrandıklarını da unutmamak gerek.
Oylamanın baskı ve tehdit ortamında geçmesini isteyenlerin, ortamı gerecek kışkırtmalarına kapılmadan, germeden gerilmeden, sükûnet içinde “hayır” demek olanağı hâlâ mevcuttur.
Unutmayalım ki, bu fırsat felakete giden yolda uçurumdan önce son çıkıştır.
Bu dönemeç de dönüldükten sonra, neleri göze alırsak alalım, bir daha hayır demek fırsatı olmayacaktır.
Sakin ve kararlı bir “hayır”ı egemen kılmak için yapılacak ilk şey ise kendi hayır deme gücüne inanmaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları