Hikmet Çetinkaya

Yobazlığın sicili...

14 Şubat 2017 Salı

Geçen hafta günün ana haberlerinde, Rusya’ya ait bir savaş uçağının Suriye El Bab operasyonunda çatışan TSK askerlerinin olduğu bir binayı yanlışlıkla bombalaması sonucu 3 şehit, 1’i ağır, 11 yaralı Mehmetçiğin gerçeğiyle yüzleştik...
Rusya bir özür diledi, olayın üstü kapandı.
Yine yoksul hanelere ateş düştü, yürekler yandı.
Bu arada ABD’nin yeni yönetiminin çiçeği burnunda CIA başkanının ilk yurtdışı görüşmelerini Ankara’da yaptığı saatlere rastladı El Bab faciası.
İkili görüşmelerde neler konuşulduğu gazetelere pek yansımadı.
Ankara görüşmeleri, Suriye IŞİD operasyonlarında, Türkiye- ABD siyasetine ilişkin temel yakınmaları, istekleri, FETÖ - PKK - PYD terör örgütleri desteğinin çekilmesi çıkışlarına yanıt niteliğinde miydi?
Örneğin ikili görüşmelerden Türkiye’nin güneye inmesi, Rakka operasyonunda yer alması, ambargonun kalkması, yeni askeri sorumluluklar yüklenilmesi, ortak operasyonlar konuşulmuş muydu?

***

Soru - yanıt ikilisi çocukluğa ilişkin bir süreçte başlayıp bitmez.
İnsanoğlu yaşamı boyunca sorar ve yanıtlar; ya da sormaya ve yanıtlamaya çalışır.
Bu diyalektik süreç tükenmez; kuşaktan kuşağa zincirleme sürer gider.
İnsanlığın birikimleri sonsuzluğa ulaşır. Sorular yanıtlandıkça, yanıtların yaratacağı yeni soruların süreci başlar.
ABD kaynaklı Türkiye acaba güneye iner mi? Türkiye saplanıp kaldığı Suriye bataklığında daha da derinliklere mi çekiliyor? Türkiye’de bulunan üç milyon Suriyeli göçmen 10 yıl sonra sorunlu bir topluma dönüşür mü?
Türkiye ABD ve Rusya’yla ilişkilerini arttırmak isterken El Bab operasyonunda 64 şehit verdi...
Geçen hafta iki gün üst üste 8 şehit verdik.
İnsan öyküleri içimizi acıttı.
Biz sorulara yanıt aradıkça yeni sorunların sürecinin başladığını ayırt edebildik mi?
Siyaset 16 Nisan’da yapılacak halkoylamasına kilitlendiği için Ortadoğu bataklığını pek konuşmuyoruz...
Oysa büyük sorunlarla karşı karşıyayız.
Temel hak ve özgürlükleri görmezden geliyor, başkanlık sistemine geçersek her şeyin güllük gülistanlık olacağını sanıyoruz.

***

Ne ABD ne Rusya ne de Almanya, Fransa, İngiltere Türkiye’nin Ortadoğu’da büyük aktör olmasını ister.
Uygarlık insanlığın birikimleriyle doğar. Bu birikim Türkiye’de vardır. Laik, demokratik Cumhuriyet yapısını geliştirerek uygar bir toplum olabiliriz.
Uygarlık böyle kurulur.
Bataklığın kaosunda hem emperyal güçler hem de bölge aktörleri arasında bir o yana bir bu yana zikzaklar çizilmesi bugüne dek Türkiye’ye ağır bedeller ödetti.
Çocuklar çevresini tanımak için soru sorarlar...
İlhan Selçuk bir yazısında bunu şöyle anlatır:
- Bu ne?
- Cici...
- Bu?
- Teyze...
- Şu?
- Ağaç...
Çocuğun sorunları çocukluğunun ürünüdür.
Doğal karşılanır...
Yetişmesi, öğrenmesi, eğitilmesi için soruları yanıtlanır.
Çocuğun adamlaşması, sorularla yanıtlarda bütünleşen bilgi ve bilinç oluşumuyla gerçekleşir.
Başta değindiğim gibi insanoğlu tüm yaşamı boyunca sorar ve yanıtlar.
Neden korkuyoruz soru sormaktan ve yanıt vermekten?
Ortaçağ engizisyon mahkemesi Galilei’ye sormuştu:
“Söyle bakalım Galilei; evrenin merkezi dünya mıdır, yoksa başka bir yıldız mı? Güneş mi dünyanın çevresinde dönüyor; yoksa dünya mı güneşin çevresinde deviniyor?”
Sorunun içeriği, sorgucunun niteliğini hem tarihe yazdı hem de yobazlığın siciline...
Ne diyorsunuz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları