Giordano Bruno, Müjdat Gezen

26 Şubat 2017 Pazar

1600 yılı 15 Şubat günü, Giordano Bruno yakılarak öldürülme kararını kendisine tefhim eden, Roma Engizisyon yargıçlarına şöyle sesleniyordu:
- Siz benden daha çok korkuyorsunuz!
İki gün sonra, 17 Şubat 1600’de, evrenin görkemi karşısında kendisinin toz zerresinden bile küçüklüğünü düşünerek, acılarının ve korkusunun üstesinden gelen Giordano Bruno, Campo di Fiori’de (çiçek tarlası) diri diri yakılarak öldürülecekti.
O zamanın kırlık çiçek tarlası, bugün ortasında, Giordano Bruno’nun, üstünden güvercinlerin eksik olmadığı, yüzü Vatikan’a dönük heykelinin bulunduğu bir meydandır. Bruno’nun heykelinden çiçek eksik olmaz. Bu çiçekler Rönesansın önde gelen filozoflarından, Kopernik’in görüşlerini benimsemiş bir gök bilimci ve aynı zamanda bıçkın bir şair olan Giordano Bruno’nun kişiliğinde simgeleşmiş, özgür düşüncenin savunucularına duyulan minnetin ifadesidir.

***

Şu sözler de gençlik yıllarında, katıldığı Dominikan tarikatı ve kilise ile Koepernik’in teorisiyle tanıştıktan sonra bütün ilişkisini kesen Giordano Bruno’ya aittir:
- Tanrı iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, kötü insanlar ise iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.
Bu sözleri okuyunca insan elinde olmadan soruyor:
- O günden bugüne ne değişmiş? O günden bugüne neyin değiştiğini, Bruno’nun diri diri yakılmasından 417 yıl sonra, 2017 Şubatı’nda Müjdat Gezen Sanat Merkezi yakılınca anladım.
Giordano Bruno şu sözleriyle, yakılmasına kadar varan karşılaştığı güçlüklerin nedenini açıklar:
- Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım.
Müjdat Gezen de, aydınlık ve karanlık bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katılmış, bundan dolayı her yerde zorluklarla karşılaşmış yürekli bir sanatçı.
İkisinin de akıbeti alevler oluyor. Fark ise 417 yıl önce, sanatçının, filozofun kendisi yakılırken 417 yıl sonra sanatçının sanat merkezi yakılıyor.
417 yıl önce karanlığın savunucuları aydınlıktan yana olanlara karşı onları yakmak için yargıyı kullanmaktaydılar, 417 yıl sonra ise aydınlıktan yana olanları yakanları serbest bıraktırmak için yargıyı kullanmaktalar.
Ama yakma fiili, 417 yıldır aydınlık ile karanlığın savaşımının orta yerinde olduğu gibi durmaktadır.

***

Yakma fiili, değişik nesnelere yönelmektedir. 417 yıl önce, İtalya’da filozofun, şairin kendisine yöneliyordu. 1930’lu yıllarda, Nazi Almanyası’nda bu kez, meydanlarda yakılan filozofların, sanatçıların kitapları olmaktaydı. 20. yüzyılın sonlarında Türkiye’de sanatçıların tiyatroları (Orta Oyuncular’ın tiyatrosunun kundaklandığı Şan Sineması yangınını unutmayalım!) yakılırken, nihayet günümüz Türkiye’sinde yakılan aydınlıktan yana tavır koyan sanatçının dünyada bir ilk olan parasız tiyatro okulunun da içinde bulunduğu sanat merkezi oluyor.
Yüzyıllardır, karanlığın kundakçıları eylemlerini sürdürürlerken, aydınlığın savaşımcıları “Sen yanmasan, ben yanmasam, o yanmasa, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...” diye yanmaya devam ediyorlar.
Ama karanlık yakarak aydınlığı yenemiyor.
Evrenin görkemi karşısında kendinden geçen, yakılmış coşkulu şair Giordano Bruno ile onun gibi aydınlık ile karanlık arasındaki savaşa her yerde katıldığından kundaklanan Müjdat Gezen, Şeyh Galip’in şu dizesinde ne güzel anlatılıyorlar:
“Bir şulesi ( alevi) var ki şeb-i canın (can mumunun)
Fanusuna sığmaz asumanın”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları