Kendine güven! Oyuna güven!

04 Mart 2017 Cumartesi

Perşembe günü, bir arkadaşım “çok zekice” diye bir not iliştirerek, aşağıdaki iletiyi göndermiş:
Referandumda sana ‘salak mısın?’ diye soracaklar. Sen de ‘evet’ veya ‘hayır’ diyeceksin. Bu kadar basit.
Keşke öyle olsaydı, mesele o kadar kolayca basite irca edilebilseydi, ama değil.
İktidar dizginlerini ellerinde tutanlar, 16 Nisan’da sandıktan evet çıkması halinde, 17 Nisan sabahı daha yönetilebilir bir Türkiye’ye uyanmayacaklar. Ülkenin karşı karşıya bulunduğu devasa sorunların hiçbirini çözmeye yardımcı olmayacak, diktatoryal yetkilerden örülmüş giysi, iktidar hırkasından çok, aslında ateşten bir gömlek olacak.
Bir kişiyi bütün diktatoryal yetkilerle donatma önerisine toplumun çoğunluğuyla “hayır” demesi, sorunların aklın doğrultusunda çözülmesi yolunun önünü açacak olması bakımından hayırlı.
Yani “hayır”da hayır var.

***

Referandum kampanyası, eşit, adil koşullarda cereyan etmiyor, halkın iradesinin özgürce tecelli etmesini engellemek için her şey yapılıyor. Halk korkutularak sindirilmeye çalışılıyor.
Toplum 16 Nisan günü ve ona giden süreçte korku ile imtihanını geçirecek.
Korku halkın iradesinin özgürce tecelli etmesinin önündeki engellerin en büyüğü, ama yegânesi değil. Yılgınlık, bezginlik de, diktayı istemeyenlerin sandıktan çıkmalarının önündeki büyük engeller.
Türkiye yıllardır içinde yuvarlandığı gerginlik ve baskı ortamından yorgun, bıkkın ve bezgindir.
Böyle gelmiş, böyle gider” diyenler, oylarıyla bir şeyleri değiştirebileceklerine olan inançlarını yitirmeye başlamışlardır.
Prof. Özer Sencar’ın başında bulunduğu Metropoll araştırma şirketinin şubat ayı içinde yaptığı çalışma, bu konuda büyük bir tehlikeyi gözler önüne sermektedir.
Metropoll araştırmasına göre, Türkiye’de hayır deme eğiliminde olanların en yüksek olduğu yaş dilimi 18 - 24. Genelde hayır ile evet eğilimlerinin başa baş olmasına karşın, 18 - 24 yaş arasındaki seçmenlerde “evet” eğilimi yüzde 37.5’e düşerken, “hayır”larda yüzde 43’e yükseliyor.
Tam burada bir başka nokta daha dikkati çekiyor: Türkiye’de genel sandığa gitmeme oranı yüzde 18 iken 18 - 24 yaş diliminde bu oran yüzde 43’e çıkıyor.

***

Türkiye’de, hayır demeye daha eğilimli genç seçmenin sandığa gitmeme oranı düşündürücüdür. Prof. Sencar, bunların sandığa gitmelerinin sağlanması halinde hayırların yükseleceğini söylemektedir.
Genç nüfusun, sandığa gitme eğiliminin düşüklüğü, bunların oylarıyla bir şeyleri değiştirebileceklerine fazla inanmamalarından kaynaklanıyor.
Oyuyla bir şeyleri değiştireceğine inanmayan gençler, oylarına güvenmiyorlar .
Demokraside oyuna güvenmeyen kendine de güvenmiyor demektir.
Kendine güvenmeyen gençlerin ülkesinde, demokrasi de olmaz, sürdürülebilir bir kalkınma da...
Bu durumda, 16 Nisan oylamasının ve toplumun genel selameti açısından ilk yapılacak şey, gençleri sandığa yönlendirmektir.
Burada gittikçe yaygınlaşan, bir yanlış kanaatin de, çok şaşırtıcı bir biçimde demokrasi karşıtlarına yaradığını görmek zorundayız. Bu yaygın yanlış kanaat de şudur:
Ne olursa olsun iktidar, sandıkları manipüle ederek hayır çıkmasını engelleyeceğine göre sandığa gitmemiz bir şeye yaramayacaktır.
Geçmiş seçimlerde iktidarın hile yaptığı söylentilerine SONAR’ın yöneticisi Hakan Bayrakçı, şu yanıtı vermişti:
- Araştırmalarımız bunu göstermiyor. Biz, AKP’nin alacağı oyun bu olacağını öngörmüştük, biz de mi hile yapmış olduk?
Görülüyor ki seçimde hile yapıyorlar, yine yapıp istedikleri sonucu alacaklar iddiası çok ters sonuçlar vermektedir.
Demokrasiden yana olanların, sandıkta hileye kimsenin gücü yetmeyeceği gerçeğini yüksek sesle haykırarak, toplumun kendine ve oyuna güvenini sağlamaları zorunludur.
Her şeyden önce kendine güven gelir.
Demokraside kendine güven, oyuyla bir şeyleri değiştirebileceğine güvenmektir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları