DTÖ neden yeniden canlanıyor?

04 Mart 2017 Cumartesi

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) uzunca süren sessizliğini bozdu ve tarihinin ilk ve tek ticaret anlaşmasını yürürlüğe koydu: Ticaretin kolaylaştırılması anlaşması. Üyelerin üçte ikisini oluşturan ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 112 ülkenin imzası ile yürürlüğe giren anlaşmanın amacı küresel ticaret üzerindeki düzenlemelerin hafifletilmesi ve gümrük uygulamalarının kolaylaştırılması. Anlaşmanın küresel ticarete yılda bir trilyon Avro’luk bir katkı sağlaması bekleniyor. Yaklaşık 16 yıldır müzakereleri süren anlaşma, 2013 yılında Bali’de düzenlenen konferansta oybirliği ile kabul edilmişti. Anlaşmanın imzacıları arasında ABD, Kanada, Avrupa Birliği de var. Anlaşma imzalanmasına karşın yürürlüğe bir türlü konamamıştı.
Peki, uzun süredir kış uykusunda olan DTÖ yeniden canlanıyor mu? Neden?
Bunda ABD’de Trump’ın seçilmesi, Brexit gibi gelişmelerin yarattığı tepkinin ya da belki daha doğrusu gelişmelerin payı nedir? DTÖ, küresel ticaret müzakerelerinin sonuçlandığı Uruguay Round’undan birkaç yıl sonra 2000’lerin başında zirveye ulaşmıştı. Örgüte başta Çin olmak üzere pek çok ülke daha katılmıştı. Ancak kısa süre sonra ABD ve Avrupa Birliği gibi küresel ticaretin büyük oyuncuları stratejilerini çok taraflı ticari anlaşmalar yerine ikili, bölgesel ve mega-bölgesel anlaşmalara kaydırdılar. Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) DTÖ için özellikle ciddi bir tehdit oluşturdu.
Donald Trump, başkanlığa seçilir seçilmez ise ilk icraatlarından biri TPP ve TTIP’yi tanımayacağını açıklamak oldu. Bunlar, sonra tavrı değişir mi bilinmez ama İngiltere’nin ayrılması ile Avrupa Birliği projesinde de başlayan çatlağın DTÖ’nün işine yaradığını söyleyebiliriz. Birliğin içindeki yeni olası kopuşlar bu eğilimi daha da hızlandıracağa benzer.
İşin bir de aşırı-küreselleşmeye karşı tepkilerinin giderek artmasının özellikle gelişmekte olan ülkelerin ticaret yapmak ve anlaşmazlıkları çözmek için DTÖ’ye yönelteceği beklentisi var. Tabii Trump’ın kendi ülkesinin ithalatını dizginlemek için gümrük vergileri ve tarifeleri yükseltmesi karşısında ülkelerin girişecekleri yeni arayışlar içinde de mutlaka DTÖ’nün önemli bir yeri olacağa benziyor.

Avrupalı ekonomik geleceğinden kaygılı
Avrupa’da Brexit oyları, İtalya’da yapılan Matteo Renzi referandumu yenilgisi ve popülist partilerin artan popülaritesi ile son yıllarda doruk noktasına gelen hayal kırıklığı, gelecek beklentisi ile ilgili kaygıları da doruk noktasına çıkarıyor.
Aralarında 10 Avrupa ülkesinin de bulunduğu 40 ülkede yapılan bir ankette, katılımcılara “gelecek kuşakların ebeveynlerine kıyasla mali açıdan daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacaklarını düşünüyorsunuz” sorusu yöneltildi.
Yanıtlara göre ABD ve Avrupa en karamsar bölgeler. Avrupa’da, katılımcıların neredeyse üçte ikisi çocuklarının mali durumlarının kendilerinden daha kötü olmasını bekliyor. Asya-Pasifik, Afrika ve Latin Amerika ise daha olumlu. Örneğin Latin Amerika’da, on kişiden yaklaşık altısı bir sonraki neslin refah açısından daha iyi olacağını düşünüyor.

Bunları biliyor musunuz?
? Çin’deki en zengin 200 parlamento üyesinin servetinin 500 milyar dolardan fazla olduğu ortaya çıktı. Hurun’un yaptığı araştırmaya göre 2002 yılından bu yana özel sektörden işadamları da Çin Komünist Partisi’ne alınmaya başlandı. Söz konusu tarihte Çin dünyanın en büyük 6. ekonomisiyken bugün dünyanın en büyük -ABD’yi de geçerekekonomisi oldu.
? Dijital para birimi Bitcoin’in değeri ilk kez, bir ons altının değerini geçti. Bitcoin’in değeri piyasalarda 1.268 dolardan kapanırken, altının ons fiyatı 1.233 dolarda kaldı. Dijital para biriminin değerindeki son artışın, Çin’den gelen talepten kaynaklandığı belirtiliyor. Çinli yetkililer Bitcoin’in ülkeden para çıkarmak için kullanıldığı uyarısı yapmıştı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları