Computus Hakan Kara’ya Mektup

04 Mart 2017 Cumartesi

 

Ahmet Uhri, gazetemize yönelik operasyon nedeniyle Silivri'de tutuklu bulunan yazarımız Hakan Kara için yazdı...

Sana yazmak için ille de bir musibet olması gerekmiyordu elbette. Birbirimizi neredeyse on beş yıldır görmedik. İzmir Atatürk Lisesi’nde bir arka sıramda otururkenki ciddiyetin maalesef ne bende, ne de Mahmut Perşembe’de vardı.

Senle en çok da Mahmut uğraşırdı. Bu arada Sedat Pişirici’yi de unutmadan bu lise yılları anıları arasından sıyırıp bu mektuba ekleyeyim. Liseden mezun olalı da bir otuz beş yıl oluyor; ancak aralıklarla en azından kitap fuarlarında karşılaştığımızı anımsıyorum. Son dönemlerde ise Zuckerberg’in icadı sayesinde seni takip edebiliyordum. Koca Pabuçlu Rabbim, Zuckerberg’den razı olsun. Bizim buralarda yani Ege’de yüce yaratıcı için “koca pabuçlu” nitelemesi kullanılır zaman zaman, onun büyüklüğüne işaret edebilmek, o kadar büyük olduğu için pabuçlarından gayrısını görebilmeye gücümüzün yetmeyeceği aciz kullar olduğumuzu anımsatmak için. Kısacası sanal dünya, bilişim ve bilgisayar sayesinde senden uzun süre sonra tekrar haber almaya başlamıştım, sonra da gazetedeki bilişim ve çevrecilik gibi iki konu üzerindeki yazılarını okumaya başladım.

Cumhuriyet yani “Gazete” çocukluktan beri bizim eve giren ve yanına zamana ve zemine göre başka yayınlar eklense de değişmeyen bir sabah meşguliyeti benim için. BirGün’ü, Evrensel’i de unutmadan ekleyeyim bu gazete kavramına. Hakancığım, biliyorsun, ortaçağı yeniden yaşıyoruz. Zira ortaçağ, nesnel doğa zamanı ile öznel insan zamanı arasında bir ayrım yapmaz ve her ikisini de Tanrısal yaradılıştan türetir, diyor Arno Borst, Computus adlı yapıtında. Ancak ne zaman ki tüm makinelerin prototipi sayılan mekanik saatler icat edilip evrendeki tüm eşzamanlı olayları birleştiren soyut dünya zamanının sembolü oldu, işte o zamandan itibaren gelecekteki başka bir dünyanın düşüncesi ve beklentisi içindeki insanın kendi dünyasını zamansal olarak aşması gerçekleşti denilebilir. Kısa bir mektubun içine sığdırılamayacak kadar uzun bir konu bu. Bu nedenle kısa keseceğim. Ortaçağda zamana ilişkin veriler, yani tarih ve saat, dönemin başından sonuna dek computus olarak adlandırılan bir yöntemle belirlenmiştir.

Farklı birçok anlamının yanı sıra sayma ve hesaplama anlamına geliyor bu sözcük. Günümüz bilgisayarlarında metin dizen ya da bilgisayarın getirdiği geniş iletişim ağı sayesinde birbirini uzaktan da olsa takip edebilen bizler bunu unutsak da bilgisayar (computer) sözcüğü de etimolojik olarak buradan gelmekte. Dijital teknoloji denildiğinde kullanılan ve parmak anlamına gelen digiti ise 10. yüzyılda Aurillaclı Gerbert tarafından kullanıldı. Gerbert her ne kadar parmaklarıyla saymayıp hesap taşlarını abaküsün ondalık hanelerine kaydırsa da 1’den 9’a uzanan rakamlara digiti adını vermişti. Türkçeye belki de en güzel katkısı bu oldu rahmetli Türk Dil Kurumu’nun, bilgisayar sözcüğü. Bu sözcüğün hakkını verdiğin, çevre bilincini arttırmaya çalışan bilgi yüklü yazılarını özledim. Kendine iyi bak arkadaşım ve unutma halen ortaçağı yaşıyoruz. Sizler, tutuklu olarak bizim adımıza bu ortaçağı bütün ağırlığıyla daha da çok yaşıyorsunuz. Kalın sağlıcakla..

 

Ahmet Uhri



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları