Geçmişin esiri olacak mıyız?

11 Mart 2017 Cumartesi

Anayasa değişikliği ile varılmak istenenleri kimi ana başlıklarda toplayıp, bunlara yanıt olarak Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya’nın “Anayasa Hukuku”nun temellerini belirlediği görüşlerinden kimi alıntılar yapınca, karşı karşıya kaldığımız durum aydınlanıveriyor:
Osmanlı hayranlığı: Gidişe ayak uyduramayan, hâlâ tarım hayatının inançlarını ve geleneklerini sürdürmeleri istenen ya da “geçmiş”in esiri bırakılmak istenen toplumlar var. Eski toplumlarda, halkın politikaya karışmaması kuraldı. Halka varlığını borçlu olmayan bir iktidar sadece bir çoban, idare edilenler de sürüydü. Çoban-sürü dengesi bozulalı çok olmuştur. İnsanlığın, kuşaktan kuşağa kazandığı zaferler sonucu, yeni bir denge kurulmuştur. İktidar-hürriyet diyaloğunun doğurduğu bu denge, aynı zamanda, idare eden-edilen özdeşliğine de dayanmıştır.
‘Vesayetlerden kurtuluyoruz’ savı: Azgelişmiş ülkede, ekonomik hayat üzerinde yabancı etkisi ağır basar. Gelişmemiş ülkenin toplum yapısı, sosyal hayatı geridir. Gelenekçi kitlenin kalabalıklığı din adına hareket eden çevrelerin vesayetini güçlendirir. İşsizlikle, kültürsüzlük muhafazakârlığın ilkel maddeleridir. Sosyal uyanış yeterli değildir. Çünkü yaşama çabası insanın bütün enerjisini emerse, sosyal ve ekonomik iktidar belli bir azınlık elinde olursa, o memlekette demokrasinin nasıl gerçekleşebileceği düşünülmeye değer.
Halifeliği diriltme amacı: İslam devletinde, yüksek siyaset prensibi şeriata uymaktır. Şeriat, Tanrı’nın dini-örfî bir tüm içinde oluşturduğu siyasettir. Gerçekleştiricisi de halifedir. Demokratik rejimlerde, gerçekleştirici eylem, daha karışık ve çoğulcu bir mekanizma içindedir.
Saray saltanatına geri dönüş: Bir demokrasi, ideolojisine taban tabana zıt diktatörlük kurumlarının sonsuza dek muhafazasından hiçbir şey kazanamaz. Hele bunları yıkmak için ihtilalci hareketler yapılmışsa... 20. yüzyılda yaşadığını iddia eden bir toplum içinde de, ortaçağ kurumlarının yaşatılmasına imkân yoktur.

Göker’in çabası
Aykut Göker, geçen yıl aramızdan ayrıldı.
Ulusal bilim ve teknoloji atılımları için büyük çaba harcamış Cumhuriyetçi ve sosyalist bir aydındı Aykut Göker.
Sağlığında geniş bir söyleşi yapma olanağı bulmuştuk kendisiyle.
Bilim ve teknolojide yetenek kazanılması isteniyorsa, öncelikle genç beyinlerin, bilim ve teknolojinin gerektirdiği “özgürce düşünme ve sorgulama alışkanlığına” sahip olması gerektiği vurgulamış, ardından eklemişti:
“Teknolojide kim üstünse, teknolojideki değişimin getirdiği yeni çağa da o damgasını basacak.”
Aykut Göker’in anısı ve çabası; uygarlığa yüzyıllarca sırt dönmüş Osmanlı’ya özlem duyanların laik, çağdaş eğitimi tümüyle “imamhatip” leştirdiği bir dönemde çok daha anlam kazanıyor kuşkusuz.
Göker’in anısına, yarın saat 14.00’te Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılacak “Demokrasi ve Sosyalizm Mücadelesinde Aykut Göker” temalı toplantıya, kendisini tanımışların yanı sıra, tanımak isteyenler de çağrılı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aman, Beni Bırakma... 23 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları