Asıl uzaklaşan

13 Mart 2017 Pazartesi

AKP iktidarı epey bir süredir bu ülkeyi Avrupa Birliği-AB tam üyeliğinden uzaklaştırmak için her şeyi yapıyor.
Günlük toz dumanın ötesinde bakılırsa kolayca görülür ki gerçekte uzaklaşılan tam üyelik değil, temel insan haklarıdır.
 
Sorumlusun, gelme!
AKP, Türkiye’yi AB’de geçerli temel insan hakları değerlerinden adım, adım uzaklaştırıyor.
Hiç bıkmadan yinelenmeli; o değerler, en başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere, insan hak ve özgürlükleridir; hukuk devleti ve hukukun üstünlüğüdür; yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır; basın özgürlüğüdür; üniversite özerkliğidir; idamı insanlık suçu sayan anlayıştır; devletin, mal ve hizmet alımlarının herkese açık, yarışmacı ihalelerle yapılması kuralıdır; çağdaş eğitimdir; bilimdir.
Eveleyip, gevelemeye hiç gerek yok. AKP’nin bir türlü benimseyemediği ve dahası şu sıradaki büyük siyasal dönüşümün halkoyuna götürüldüğü sırada bile konuşulmayan; konuşulmasına olanak tanınmayan bu değerlerdir!
Üstelik AKP AB’nin sahip olduğu bu evrensel değerlerin bu topraklarda da yerleşeceği sözünü vererek 2002’de işbaşına geldi. Sonra özgürlükleri ezdi; eziyor.
AB’nin son yıllardaki yıllık ilerleme raporlarının tamamında Türkiye’nin hukuk ve özgürlük alanlarındaki gerilemeleri örnekleriyle ve sürekli olarak dile getiriliyor.
O raporlara ve AB’den gelen diğer ısrarlı çağrılara karşın, bu ülkede hak ve özgürlüklerin durumu giderek kötüleşiyor. Denetlenmeyen siyasi güçlerden geçmişte birden çok sayıda yıkım yaşayan Avrupa, Türkiye’yi uyarıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, iktidar ortak kabul etmez diye dayatıyor.
Daha anayasa değişikliği oylaması yapılmadan, bir yargı kararı olmadan insanlar aylarca hapis tutuluyor; işten çıkarmalar sürüyor, mala, mülke ve pasaportlara el koymalar devam ediyor. Evet- hayır çalışmaları eşit koşullarda yapılmıyor; milletvekilleri bile konuşturulmuyor.
Türkiye’de demokratik değerlerin çöküşünün bir tek sorumlusu vardır: AKP iktidarı.
Son zamanlardaki Türkiye karşıtı tutumları nedeniyle Almanya, Hollanda vb. elbette eleştirilmelidir.
Ancak Avrupa tutumu eleştirilirken AKP’nin bu ülkede demokrasinin temel değerlerini, hak ve özgürlükleri yok edici tutumu da, en az aynı kararlılıkla, eleştirilmeli; daha da önemlisi eleştirilebilmelidir.
 
Kimler ister?
Avrupa’da genellikle solcu şemsiyesi altında toplanabilecek siyasetçiler Türkiye’nin tam üyeliğine sıcak bakar.
Nitekim AKP iktidarının ilk yıllarında o coşkulu yakınlaşma, Almanya’da bir sosyal demokratın (Shröder) başbakanlığı zamanında, üstelik onunla sarmaş-dolaş olunarak yaşandı.
Bugün ise Türkiye’nin Meclis’te bulunan partileri, yöneticileri ve milletvekillerinin birçoğu hapsedilen HDP bir tarafa, Avrupa’ya ders vermek üzere bütünleşmiş bulunuyor.
Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda birleşemeyen, iktidarı ve muhalefetiyle ana akım siyasetin Avrupa karşıtlığında tek yumruk kesilmesi, karşılıklı ilişkilerde yepyeni ve değişik nitelikte bir dönemin başlayacağı anlamına gelir.
Çünkü Avrupa demokratlarının bu ülkede işbirliği yapabileceği siyasal yapı kalmıyor. Bu gelişme Türkiye’nin insan hakları savunucuları, özgürlükçüleri ve demokratları için, hiç ama hiç, olumlu değildir.
Çünkü Türkiye’nin bu şekilde kopuşu, tek başına AB üyeliği ya da coğrafya konusu değildir; gerçekte temel insan hak ve özgürlüklerinden kopuştur.
Bu nedenle de halkoylamasında hayır denilmelidir. Eğer hayır denilmezse idam cezasına giden yol da açılacak ve böylece evrensel insan hakları değerlerinin son ilmiği de kesilecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları