Yamyam tavuklar mı? Yamyam insanlar mı?

14 Mart 2017 Salı

“Gıda”nın sakıncalı piyadesi sevgili dostum Yavuz Dizdar “Yamyam tavuklar topluma çok zararlı” demiş, bence biraz yanılmış. Topluma (ve sağlığa) en zararlı yaratık “yamyam insanlar”. Bunlar Hollywood filmlerinde gördüklerimiz, Afrikalı yerliler değil, post-modern yamyamlar:
Bombaların en gelişmişlerini üretip satarak kendi ceplerine para dolduran ya da “ülkelerine güç katan” (!) diktatörler ve emperyalistler. Dünyanın en masum, en barışçıl bilinen iki ülkesi İsveç ve İsviçre 1960’lı yıllardan 90’lara kadar, “kişi başına silah ve patlayıcı ihracatında, hep ilk iki sırayı oluşturmuşlardı”. Ben 1972’de Ankara’da yedek subaylığımı yaparken TSK İsviçre’den uçaksavarlar alıyordu.
İsveçli “Oskar”ın belgeselini geçen yıllarda hazırlayan Banu Avar, bu şirketin dünyada patlayıcılar konusunda nasıl en başı çektiğini, ayrıntılı kanıtları ile TV kanallarında ispatlamıştır.
Bugün Ortadoğu ve Afrika ülkelerini iç savaşlara sürükleyip bölerek on milyonlarca insanın ölümüne, yaralanmasına ve aç kalmalarına bilinçli bir biçimde neden olanlar, “post-modern” yamyamlardır. Zavallı tavuklardan daha az mı tehlikeliler?
Yararlı ve çok daha ucuz üretmek yerine, “programlı bir biçimde en pahalı ilaçları, piyasada en tekelci bir biçimde tutan dev dünya tekellerinin verdiği sosyal zarar, ölçülemeyecek kadar büyüktür”.
1976’da yaptığım ve yayımlanan, “Turkish Pharmacetical Industry in the Light of Turkey’s Integration with the European Economic Union” araştırmamda tespit etmiştim. (Phar.manufacturers Association, 1976, İst)
Kelle kesen, internette yayımlamaktan büyük zevk alan IŞİD ve destekçilerinin insanlık vahşetleri, tavuklardan daha mı az? IŞİD’leri yaratanlar ve kullananlar “en yamyam insanlardır.”

Gelelim bize
Siyasette, medyada kin, nefret, düşmanlık ve saldırganlık pazarlayarak kendilerine çıkar sağlayan, “saldırın” diye yön veren, konuşma yapan siyasetçiye şiddetle, nefretle, küfürle, sopayla, silahla saldıranlar “yamyam insanlar” değiller mi? Hem de Allah’ın onlara verdiği aklı kötülük ve yamyamlık yapmak için kullanarak.
Ben hem Prof. Karatay’ın hem Dizdar’ın tavuklarını da unutmadan, bu “insan kılıklı yaratıkların” genlerindeki bozukluklara da eğilmelerini isterim.
Tarihin MS 2017 yılına ulaştığımız bu noktasında esas sorun, “yamyam insanlar” sorunudur. Çünkü, o sizin yamyam tavuklar dediğiniz iki kanatlı, ibikli yaratıkları yamyamlaştıranlar: Sizin yamyam tavuklarla iştigal etmenize yol açan yaratıklar yine, “yamyam insanlar”dır.
Bizler yamyam insanları görmeden, “onların tuğla yapar gibi ürettikleri yamyam tavuklarla uğraşırsak”, esas suçluyu Allah’ın verdiği aklı, yamyamlık için kullanan esas yamyamları unutturmuş oluruz. “Engizisyon”da, doğru söyleyen insanları yaktıran papazlar “baş yamyam” değiller miydi?

16 Nisan’a hangi kimlikle gidiyoruz?
Uygar bir toplum olarak mı?
Yoksa kin, nefret, şiddet, saldırganlık içinde “yamyamlar” gibi davranarak mı?
Cumhuriyet Türkiye’si ve 150 yıllık yaşamımız toplumumuzu, Ortadoğu’nun yamyamlaştırıcı bataklığından kurtarıp uygar ve çağdaş değerlere ulaştırmanın çabalarıdır.
Yamyam insanlar yerine akılcı, pozitif bilime yönelik, çağdaş uygarlık değerlerine saygılı bir uğraşın içinde olduk. Halkımız tercihini yamyamlaşma yerine uygarlaşma yönünde kullanmak zorundadır.
Sevgili Yavuz Dizdar; yamyam tavuklar konusunda söylediklerin doğru ancak ben de yamyamlığa özenenler konusunda haklıyım sanıyorum.
Unutmayalım; tavukları birbirine yem edip yedirenler, bugün de Ortadoğu’da (ve Suriye’de) aynı şeyi yapıyorlar. İnsanları birbirlerine yediriyorlar.
İşte bütün bunlara evet ya da hayır diyeceğiz… Ünlü şairin dediği gibi: Sorun “olmak ya da olmamak” kadar nettir. Yoksa kimileri, Başbakan’ın dediği gibi, “ben artık var olmak istemiyorum” mu diyecekler?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları