Hırsız Vaaar!

09 Mayıs 2014 Cuma

Vay canına! Dört buçuk ay olmuş yazı yazmayalı. En son yazım 27 Aralık’ta (rastlantıya bak) yayımlanmış bu köşede. Neyse işte! Geri döndüm. Gazetem ile aramdaki (prensiplerden kaynaklanan) sorunlar çoktan giderilmişti ama tembellik yaptım. Yazmadım. Yazmadığım için de basketbol izlemedim, dinlemedim, konuşmadım, düşünmedim... Oooh! Sefam olsun...
Tamam! Sefam olsun da... Bence, geri dönüşüm böyle sessiz olmamalıydı. Galatasaray-Beşiktaş play off serisinin ilk maçına gidip olay çıkartmalıydım. Örneğin, ilgisiz bir anda basın tribününden fırlayıp, Galatasaray yöneticilerinin bulunduğu tribüne tırmanmalıydım. Eğer oradaysa, öncelikli olarak şu merhum atletin “rate” torununa bir yumruk çakmalıydım ya da yanağından bir makas almak için hamle yapmalıydım. Sonrası kolay: Gazetelerde yarım sayfa resimlerim çıkar, geçmiş sporculuk yaşamım, şampiyonluklarım, kaptanlıklarım, basketbola nerede başlayıp nerede bitirdiğim falan filan yazılır, üstüne bir de yazılarıma ara verme nedenlerim üzerine senaryolar uydurulurdu. Ertesi hafta cuma günü de döşenirdim yazımı. Bir kerecik de ben rol çalsam ne olurdu ki?
Şaka bir yana! Şu Galatasaray-Fenerbahçe kadınlar finalini izlerken ve ertesi günü gazeteleri okurken hep aynı şeyi düşündüm: “Resmen rol çalıyor bu adamlar!” Orada final oynayan sporcuların, onları finale taşıyan teknik adamların ve emeği geçen herkesin haklarını çalan bu adamların, birinin cebinden para çalan hırsızlardan hiçbir farkı yoktu benim gözümde. “Hırsız vaaaar!” diye bağırmak istedim avazım çıktığı kadar ama o gün bugün değildi: Sustum!
Doğrusunu isterseniz biz de suç ortağıyız bu hırsızlığın: Rol çalanları sayfalarımıza, ekranlarımıza taşıyıp onların ekmeklerine yağ sürüyoruz. Oysa... Suçu övmek de bir suçtur. Kendimizi ihbar ediyorum: Suçluyuz hepimiz!
Ve siz beyler ve bayanlar! Kana doyamayan köpekbalıkları gibi bu atışmaları gazetelerde ve ekranlarda görmek isteyen, kavganın her türlüsünü zevkle izleyen sizler de suç ortağısınız bu işlerde. Yarın bir gün, bu gerilim nedeniyle bir yakınınızın başına bir şey gelirse, kendinizi de suçlamayı unutmayın...
Yazılarıma başlayıp da Turgay Demirel’i pas geçmek olmaz. Bir paragraf yazalım da özlem gidersin bizim apartman yöneticimiz: Ey Turgay! FIBA’ya başkan olman kesin gibiymiş. Kutluyorum seni sevgili dostum. Basketbol seninle gurur duyacak(!) İyi de... Giderayak ligin yayın haklarını yabancı bir şirkete sattığın söyleniyor. Doğru mu bu? Parada pulda anlaşmışsın da iş yalnızca imzaya kalmış, öyle mi? Eğer doğruysa, giderayak yuh sana! Bırak yeni gelen yönetim yapsın ne yapacaksa. Akçeli işler bunlar. Başlığa bak ve titreyip kendine gel. Benden söylemesi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk! 11 Mayıs 2020
Mücbir sebep! 24 Mart 2020
Ergin-Larkin 18 Mayıs 2019

Günün Köşe Yazıları