Gençlik için başarının tanımı ‘borçsuz olabilmek’

18 Mart 2017 Cumartesi

Gelecek, gençliğin sırtına giderek büyüyen bir yük olarak biniyor. Borç ve yoksulluk ise kuşaklar arası devredilen bir mirasa dönüşüyor. Facebook tarafından yapılan bir araştırmada gençlerin hayatta başarılı olmanın tanımını “borçsuz olabilmek” diye yanıtlamaları bunu doğruluyor.
Geleceği de bir kamu yararı olarak düşündünüz mü hiç? Tıpkı su ya da hava gibi, gelecek de daha iyi ya da kötü kalitede olabilir. Bu, bir yandan doğal sermayenin bolluğu ve sürdürülebilirliğine bağlı olurken bir yandan da toplumsal sermayenin sağlamlığına, adil fırsat eşitliğine, beşeri sermayenin gücüne, kurumsal sermayenin niteliği ve kapsayıcılığına bağlı. Şiddet içeren veya bölünmüş toplumlarda ise gelecek de o kişinin nerede durduğuna bağlı olarak şekilleniyor. Dolayısıyla tıpkı ormanlar ya da balıkçılık gibi geleceğin korunması gerekiyor. Zaten geçen aylarda ABD’de bir grup genç, gezegenin ve doğal kaynaklarının “çok derinden zarar görmüş” olabileceğini ve bunun kendi yaşamları açısından bir anayasal hak ihlali olduğunu ileri sürerek dava açtı.
Bu konu Dünya Ekonomik Forumu’nun yıllık toplantılarının ana temalarından biriydi. Bakın neler konuşuldu:
Evet, gelecek artık gençler için devralacakları bir kamu yararı olmaktan çıkıyor, borç ve haciz ile devraldıkları bir yük haline geliyor. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 25 ülkede yapılan araştırmalara göre son 10 yılda hane halkı gelirinin düştüğünü ya da aynı kaldığını söyleyenlerin sayısı 1933- 2005 döneminde aynı şeyi söyleyenlerin 10 katına ulaşmış durumda. Aynı şekilde Facebook tarafından yapılan bir araştırmada da gençlerin hayatta başarılı olmanın tanımını “borçsuz olabilmek” diye yapmalarını bunu doğruluyor.
Sebeplerden biri de eskiden var olan ve artık kırılan “sosyal sözleşme”. Artık hemen hemen her ülke de yaşlılara yapılan kamusal transferler, gençlere yapılan yatırımların çok üzerinde. Örneğin Avrupa hükümetlerinin emekli aylıkları için harcadığı rakam eğitime harcadığı rakamın 2 katı. Avrupa Komisyonu’nun 2016 Yaşlanma Raporuna göre 2013’te 4 çalışan bir emekliyi finanse ederken bu oran 2060 yılına gelindiğinde yarı yarıya azalacak ve 1 emeklinin finansman yükü 2 çalışanın omuzlarına binmiş olacak.
Peki, buna karşı gençler ne yapıyor? DEF’de önemle vurgulanan husus “gençlerin demokrasi ve kurumlara olan inançlarının giderek zayıflaması”. Bunun bir şekilde yansıması, var olan sistemi değiştireceğini vaat eden Brexit’te ve ABD’de Trump’ın seçilmesinde yaşandı zaten. Ancak daha da önemlisi hem seçimlerde sandık başına gidip oy kullanan hem de sosyal sorumluluk ya da gönüllülük gibi faaliyetlerde bulunan gençlerin sayısında olan gözle görülür azalma. Yine araştırmalara göre Avrupa’da 35 yaş altı oy kullanma oranı ciddi biçimde düşerken her 10 gençten sadece 3’ü gönüllü faaliyette bulunuyor. Önerilen çözüm ne? Ne yazık ki hayli zayıf. Gelecekteki yönetişim için üç ilke öneriliyor: esneklik, sürdürülebilirlik, dayanışma. Neo-liberal kapitalist sistem tam anlamıyla masaya yatırılmadan radikal bir değişiklik pek de mümkün görülmüyor ne yazık ki...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları