‘Vurun ulan vurun ben kolay ölmem...’

19 Mart 2017 Pazar

Ben size bugün şiirden söz edecektim... Şiir sanatından, şiir büyüsünden, şiir gerçekliğinden, şiir düşlerinden, şiirle kanatlanmaktan, şiirle uyanmaktan, şiiri solumaktan, şiirle yeryüzünü kucaklamaktan, şiirle dünyayı kavramaktan, şiirle sorgulamaktan, şiirle düşünmekten ...
Diyecektim ki, ben bir zamanlar ne çok şiir okurdum... Bildiğim ve sevdiğim şairlerin şiirlerini yeniden yeniden okur, dünyadan ve ülkemden, genç şairleri keşfederdim. Ufkum genişler, daha iyi, daha güzel bir insan olurdum. Şimdiki gibi her an haberleri izleyip yaşamın parmaklarımın arasından kayıp gitmesine izin vermezdim. Tam tersine şiirle yaşamı çoğaltırdım. Hayatı bütünlerdim.
Ben size bugün şiirden söz edecektim... 21 Mart Dünya Şiir Günü ya... Bir hafta boyunca şiir etkinlikleriyle zenginleşeceğimizden...
Gelin görün ki, bu yazıya tam başlamıştım ki PEN Türkiye’nin Diyarbakır temsilcisi, yazar Şeyhmus Diken’den gelen haberle sarsıldım. “Henüz açmamış güller arasında bir mahzun kaide...” diyordu Şeyhmus. “Karanlığın acuzeleri tahrip edip devirmişler şairin büstünü” diyordu.
Evet karanlık güçler Ahmed Arif’in Diyarbakır, Sur’daki büstünü kırıp parçalamışlardı. Bu ne ilk ne son heykel düşmanlığı, bu ne ilk ne son sanat, edebiyat, şiir düşmanlığı... Bu düşmanlığa HAYIR demeyeceksek, neye diyeceğiz...
Türkiye PEN olarak Ahmed Arif’in büstüne saldırının hepimize, tüm şairlere, şiirimize saldırı olduğunu vurgularken “pes diyoruz artık pes, başka ne diyeceğimizi bilemiyoruz, yetkililer de müsterih olsunlar, göreve filan çağırmıyoruz!” dedik!

‘Sakın şiir okumayın’
Referandum öncesi ortalıkta dolaşan bir fotoğraf var. Bir diktatörün fotoğrafı. Altında da koca bir yazı: “Şiir ve Roman okumayın. Bunlar insanı sigara ve alkole alıştırır” diyor...
Yok elbet ki bizde hiçbir aklı başında bir yetkili böyle bir laf etmez... Yunus Emre’lerin, Âşık Veysel’lerin, Yahya Kemal’lerin, Cemal Süreya’ların, Yaşar Kemal’lerin ülkesinde hiç olası mı bu gibi tümceler kurmak! Bunu olsa olsa Uganda ya da Patagonya’daki cumhurbaşkanı söylemiştir. (Zavallı Patagonya ve Uganda neler çekti şu bizim teşbih tutkumuzdan!) Herhalde oralarda akla gelebilecek en kötü şey olsa olsa alkol ve sigaradır.... Siz şükredin ki oralarda değil, güzelim memleketimiz Türkiye’de yaşıyorsunuz. Kavgasız, gerilimsiz, huzur içindeki ülkemizde!..
Ne diyordu Sait Faik: “Şiir olmayan yerde, insan sevgisi de olmaz. İnsanı insana ancak şiir sevdirir.” Bir de Ceyhun Atuf Kansu’nun sözü aklımdan çıkmaz: “Şiir yazılan ülkeden umut kesilmez...”
Ahmed Arif’in büstünü kırabilirler ama şiirini yok edemezler...
Ben size bugün şiirden söz edecektim... Onun yerine hasretini hâlâ genzimde hissettiğim şairden, “33 Kurşun”dan birkaç dize:
“Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız (...)

Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız

Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkıyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına... (...)

Vurun ulan,

Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm,
Karnımda sözüm var
Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki... ”

AHMED ARİF’İN BÜSTÜNE SALDIRI, ŞİİRİMİZE, HEPİMİZE SALDIRIDIR
Şiirimizin asi kalemi Ahmed Arif’in 90. yaşını kutluyoruz. Kutlama hazırlıkları,1927 doğumlu büyük şairimizin, 2002 Mayıs ayında Diyarbakır Sur’da yaptırılan büstünün tahrip edilmesiyle başladı. 15 yıl önce Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Kültür Edebiyat Festivali’nde bir törenle açılan büstün kaidesinde şairin şu dizeleri yer alıyor: “Bir ben bileceğim oysa/ne afat sevdim/bir de ağzı var dili yok/Diyarbekir kalesi”. Şairin oğlu heykeltıraş Filinta Önal tarafından yapılan büst, surların hemen dışında, tek kapı ile çift kapının arasındaki yeşil alanda bulunuyordu. Belediye yetkilileri iki hafta önce büstü alıp giderken, ‘onarıp eski yerine yerleştireceğiz’ demişler. Olayı bize Diyarbakır temsilcimiz Şeyhmus Diken bildirdi. Rivayet odur ki kimin yaptığını kimse bilmiyormuş! Şairimizin 90. yaşını kutluyor ve Türkiye PEN olarak pes diyoruz artık pes, başka ne diyeceğimizi bilemiyoruz, yetkilileri de, müsterih olsunlar, göreve filan çağırmıyoruz!

PEN Türkiye Yönetim Kurulu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları