Gülengül Altınsay

Yorgun savaşçılar

23 Mart 2017 Perşembe

Beşiktaş’ta yorgunluk öngörülebilir miydi? Bence öngörülebilirdi. Hem ligde hem de Avrupa’da oynamanın yorgunluk nedeni olacağı açıktı.
Böylesi durumlarda kadro dinlendirilerek kullanılır.
Tabii kadronuz buna elverişliyse.
Beşiktaş’ın kadrosu geniş gibi gözükse de bazı kritik noktalarda sürekli aynı oyunculara ihtiyaç duyulması rotasyonu engelliyor.
En başta da Atiba alternatifsiz oyuncusu Siyah-Beyazlıların.
Atiba’nın savunmada olduğu kadar atakta da çok önemli katkıları var.
Geçtiğimiz sezon Atiba-Oğuzhan-Sosa üçlüsü atakların geriden dikine ve hızlı başlamasında en önemli oyunculardı.
Bu sezon farklı bir kurguyla oynuyor Siyah- Beyazlılar. Çünkü oyuncu kadrosu farklı.
Talisca, Babel, Quaresma yetenekli oyuncular.
Ama çok pas hatası yapınca, savunmaya yardım yeterli olmayınca hem ataklar kesintiye uğruyor hem de rakibe kontra şansı veriliyor.
Bu yüzden Şenol Güneş sık sık risk almak zorunda kalıyor. Skoru değiştirmek için bireysel yetenekli ama savunmaya yardım etmeyen oyuncuları mı sahada tutacak yoksa daha güvenlikli oynayan ama sürprizsiz oyuncuları mı?
Ne ki İstanbul’daki Olimpiakos maçında on kişi kaldıktan sonra oyuna giren Necip kimsenin öngörmediği şekilde çok etkili olmuştu. Çünkü pas hatası yapmadan topun bizde kalmasını sağladı.
Ama diyorum ya bazı bölgelerde Şenol Güneş’in eli dar.
Atiba’nın alternatifi yok. Gökhan İnler bir Atiba değil.
Oğuzhan’ın da alternatifi yok. Atiba’yla uyum içinde oyunu geriden çevirip ileri itiyorlar. Atakların nasıl başladığına bakın bunu görürüsünüz. Herkes final pasına ve son vuruşa bakıyor fakat asıl önemlisi daha öncesi; topun oraya nasıl geldiği.
Quaresma ve Babel dışında açık oyuncusu da yok Beşiktaş’ın. Tam da burada Olcay’ın ve Kerim’in neden gönderildiği sorusu akla takılıyor. Öyleyse nasıl oynarsa oynasın Quaresma’ya mahkûmsunuz.

Kadro sınırlı
Kadro sınırlı olunca Beşiktaş’ın Avrupa’da oynadığı maçların ardından Kayseri’ye ve Antalya’ya puan kaybetmesi de çok da şaşırtıcı değil.
Bunlara bir de takımın on kişi bırakılmasına yol açan kolay gösterilen kartları ekleyin. Aboubakar’ı savunmuyorum burada. Zaten akılsızca görülen kartları savunmak en fazla o oyuncuya zarar.
Ama hakemlerin kartlar konusunda dengesiz olduğu etki altında kaldıkları da bir gerçek. Aboubakar’ın ikinci sarı kartında karşılaşma öncesi Antalyaspor’un başkanının “Mete Kalkavan’ın Beşiktaşlı olduğuna dair duyum aldık” açıklaması belli ki genç hakemi etkilemiş. Sanki bir takıma sempatisi olmayan hakem varmış gibi. Kendisinin de Antalyaspor başkanı olduğu halde Fenerbahçeli olduğuna dair haberler aldık. Ne olacak şimdi?

İlgi alanımız
Oysa ki önemli olan kişinin şu veya bu takıma sempatisinin olması değil işini düzgün yapması, işinin sorumluluğunu bilmesi, vicdan sahibi olması.
Bizde ise tam tersine kolay yoldan başarı kazanmak “akıllılık”, “işbilirlik” olarak görülüyor.
Öyle olunca da hiç bir işimiz düzgün yürümüyor.
Baksanıza son Futbol Zirvesi’ne; siyasiler oradayken salon tıklım tıklım, ortalarda görünmek için herkes birbiriyle yarışıyor, siyasiler gidiyor, futbol adamlarının konuşmalarına geliyor sıra, salon bomboş. İşte futbolun sorunlarına ve çözümlerine ilgi bu kadar. İlgi hep başka yerlere….  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları