Aydın Engin

Tokat gibi sorular yağmurunda...

23 Mart 2017 Perşembe

Tuhaf bir gün. Sanki okurlar sözleşmiş gibi “Referandum” eksenli soruları art arda yollamışlar, yolluyorlar. (Şu anda art arda iki tweet daha düştü ekrana).
Bilgisayar başına oturduğumda niyetim “Bu yılın Newroz’unun ardından” başlıklı bir Tırmık döşenecektim. Önce nafile bir tartışmayı tırmıklayacak, “Ey okur, kiminiz Newroz desin, kiminiz Nevruz. Tartışmayı bu kör noktaya taşımak anlamlı değil. Yeter ki bayramı kalıcı barışın bayramına dönüştürebilelim” diyecektim.
Ardından akranım, arkadaşım Ahmet Türk’ün Diyarbakır’da Newroz meydanında dillendirdiği bir paragrafı aktaracaktım. Hatırlayın tokat gibi soruları art arda sıralamıştı: “
Elbette ki bu referandum sadece Kürtlerin geleceği için değil, bütün halklar için önemlidir. Kürtler için başka bir anlamı var. Bugün eş genel başkanlarımız zindanda. Bu zindan politikalarını yürütenlere ‘Evet’ mi diyeceğiz? 80 belediyemize kayyım atandı Evet’ mi diyeceğiz? Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak vahşetine ‘Evet’ mi diyeceğiz?
Fitili Ahmet Türk mü ateşledi ne, kimi içten, kimi hınzır bir mizahla bezenmiş, kimileri öfkeli, kimileri umutlu sorular e-posta,Twitter, Facebook gibi kanallardan art arda ekrana yağmur gibi düştü, düşüyor.
Anlaşıldı, bugünkü Tırmık’ı okurlar yazacak, ben sadece aktarma ödevini yerine getireceğim.
Buyrun.

***

“Engin Bey, Cumhuriyet bizlere referandumda hayır dememiz gerektiğini hatırlatmasa da olur. Her sabah beslendiğim, dik durmamı, diri durmamı ve geleceğe umutla bakmamı sağlayanlardan 11 gazeteciyi Silivri’ye atanların iktidarı için evet diyecek değilim, değiliz herhalde. Haksız mıyım?”
“Evet demek, küçücük kızıma okulunda, ders sırasında ‘Evrim teorisi yalandır, yanlıştır. Bu soruların hepsinin cevabı sadece Kuran’da var. Sakın başkalarına kulak vermeyin’ diye öğüt veren öğretmenlere evet demektir. Kızımın ve kızlarımızın geleceğini karartacak bir sisteme mi evet diyeceğim?”
Abi, dört yıllık evliyim. Üç yaşında bir oğlum var. Adı Arda. Karım oğlana çok karışıyor. İlle uslu çocuk olsun istiyor. Ben de bu Türkiye’de uslu çocuk değil asi çocuk lazım diye düşünüyorum. Bir türlü anlaşamıyoruz. Baktım olmayacak ‘Eğer Arda’ya böyle karışırsan ben de referandumda evet derim’ dedim. İşe yaradı abi. Tamam karışmayacağım, diye pes etti... Nasıl ama?
Aydın abi, sen tecrübeli abimizsin bizim. Danışıyorum yani. Nikâh masasında, karılığa yahut kocalığa kabul ediyor musun diye soruyorlar ya ağız alışmasın diye evet demek istemeyenler sadece ‘kabul ediyorum’ deseler olur mu?
Referandumda ne diyeceğimi soranlar bilsin, ben Nusaybinliyim ama İstanbul’da yaşıyorum. Üç hafta evvel gittim memleketi mi gördüm. Açık söyleyeyim, evet demeyi de düşünüyordum. Şimdi, Nusaybinimi yakıp yıkanlara evet demek ömür boyu kabir azabı çekmek demek değil midir?

***

Tamam, bu kadar. Geri kalanları bu köşeye sığdırmak mümkün değil. Hepsine toplu cevap vereyim:
- Haklısınız? Hem de yerden göğe...
Şüpheniz olmasın. Sıkılmadık. Okuyoruz. yüz kere bin kere milyon kere okuyacağız. Yazın abi. Silivri’yi her gün yazın. Hep birlikte girdik oraya, siz unutturmadıkça da hep birlikte çıkacağız.” (Anıl Kurtuldu)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları