Utanç!

11 Mayıs 2014 Pazar

T ü r k D i l K u r u m u Sözlüğü’nde “Utanmak” şöyle açıklanıyor: Onursuz sayılabilecek veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, korkmak, mahcup olmak. Neden bu utanç sözcüğüne takıldım, şöyle, “Şeytan Ayetleri” kitabı nedeniyle, mollaların “görüldüğü yerde kellesinin koparılması caizdir” dediği, Salman Rushdie’nin son kitaplarından “Utanç”ı yeni okudum. Salman Rushdie ülkesi Pakistan’ı yönetenlerin utanç duygusunu nasıl yitirdiklerini ve bu yitirmenin halka doğru nasıl dalga dalga yayıldığını anlatıyor.
Birden, çok uzun zamandır düşündüğüm bir olgu tam da gözümün önünde somutlaştı. Evet, tıpkı Pakistan gibi ülkemizde de utanç duygusu yitirilmişti. Ve utanç duygusu olmadığında halklar ölürler. Ölmeye mahkûmdurlar.
Bugün, dört bakanın arsızca çıkıp, kendilerini savunmaları, utanç duygusu yitirildiği içindir. Resmen hırsızlık yapılmıştır ve hırsızlık utanılacak bir durumdur. Ama utanç duygusunu yitiren biri için bu söz konusu değildir. Böyle olduğundan benim onun yerine utandığım “bakara makara” Egemen Bağış, üstelik bir de sırıtarak, adeta hırsızlık yapmışsam ne olmuş, diyor.
Utanma duygusu bir kez yitirildiğinde, yeniden oluşması mümkün değildir. Telefonla oğluna evdeki milyon Avro’ları boşaltmasını söyleyen Başbakan’ın hâlâ nasıl olup da, başımızda olduğuna şaşıyoruz değil mi? Onun nasıl sokaklara çıktığına, seçim alanlarında nasıl konuşma yapabildiğine aklımız ermiyor değil mi? Çok basit, utanma duygusu yitmişse, insanoğlu el içine de çıkar, nutuk da atar.
Utanç duygusunun yitmesinin en vahim durumu, bunun şiddetle yayılmasıdır. Sari bir hastalık gibi toplumun en küçük hücresine bile sızıp çürümeyi başlatır. Birkaç örnek verelim; Hürriyet gazetesi yazarı İsmet Berkan, kulaklarımla dinledim, gözlerimle gördüm, şöyle dedi: “Evet ben Dolmabahçe videolarını izledim. Bir taciz vardı.” Bu konuşmadan üç gün sonra Dolmabahçe videoları ortaya çıktı, ne taciz vardı ne laf atma. İsmet Berkan’ın sözleri aklıma geldi ve ben utanma duygusu yaşayan bir dinozor olduğum için herhalde bir süre programlara çıkmaz diye düşündüm. Heyhat üç gün sonra televizyondaydı.
İstanbul Valisi Mutlu, bu işin piri. Bir yandan şiirsel mesajlar yayınlıyor bir yandan polislere fişeği hedef göstererek atmalarını söylüyor. İşte bu utanç duygusunun yitmesidir. Çünkü yalan söylemek ve bu yalanın açığa çıkması utanç verici bir durumdur. Utanç duygusu olan için
Peki ya, eflasyon yüzde otuza ulaştığı halde hâlâ bunu yüzde sekizmiş gibi gösteren bürokratlara ne demeli? Eski zamanlarda bu yalana itiraz eden bürokratlar vardı. Artık yok. Yazımın başında halklar utanç duygusunu yitirdiklerinde ölürler, demiştim. İşte halkların ölümü böyle başlıyor.
Rektörler yüzleri kızarmadan yalan söylüyor. Bilim adamları yalan söylüyor. Siyasetçiler yalan söylüyor. Ve ne yazık ki, utanç d u y g u s u n u yitirmeye başlayan halk da, bundan pek bir memnun. Çünkü bu durum çok rahatlatıcı. Komşusuna iftira atıyor ama yaşasın hiçbir utanç duymuyor. Merdiven altında dokuz yaşındaki çocukları üç yüz liraya çalıştırıyor ama neden utanç duysun ki, üstelik bu bir beceriklilik. At binenin kılıç kuşananın!..
Utanma duygusu olanlar mı?
Uzun zamandır ben, insanları sağcı solcu, milliyetçi olarak ayırmaktan vazgeçtim. Yeni kriterim bu: O insanda utanma duygusu var mı yok mu?
Bir gözlem daha, işkence görenler bunu anlatmakta zorlanırlar, çünkü işkence yapan adına utanmışlardır.
Metis Yayınları’ndan çıkan Salman Rushdie’nin Utanç kitabını edinip okuyun. Sanki hepimize bir ayna tutuyor ve biz bu aynada sadece duyduğumuz utanç duygusu kadar varız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları