Kendi seçmenine bile güvenmeyen bir iktidar!

28 Mart 2017 Salı

AKP’nin “Devlet” anlayışının artık “Parti Devleti” demek olduğu, “Devletin” bütün olanaklarının “AKP iktidarı” için kullanıldığı, bu son Referandum kampanyasında, iyice ortaya çıktı:
Seçmene demagojik mesajlar yolladıkları o saptırılmış meşhur “Milli İrade” kavramı bile artık rafa kaldırıldı...
“Evet”i destekleyen, “Hayır”ı yasaklayan devlet baskısı, seçmen iradesinin üstüne konulan ipotek olarak bütün kurumlarda görünür oldu.
Dünkü Cumhuriyet’te, İklim Öngel’in haberleştirdiği CHP milletvekili Zeynep Altıok Akatlı’nın raporu, bu konudaki “Parti Devleti” uygulamalarını kimsenin inkâr edemeyeceği bir açıklıkla gözler önüne seriyordu.

***

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin “AKP Devleti” haline getirilmesi bir yana, bu Referandum kampanyasında, benim bugün üzerinde durmak istediğim, başka bir gariplik var:
AKP, Anayasa değişikliği önerileriyle getirdiği Tek Adam Yetkilerini kendi seçmeninden bile saklıyor!

***

1) İşin genel ruhundan başlarsak, şöyle ağızlarını doldura doldura, “Evet, liderimize güveniyoruz ve ona Tek Adam Yetkileri getiriyoruz” bile diyemiyorlar...
Tam tersine, gerçeği saptırıyorlar ve “Şimdi biz cumhurbaşkanının yetkileriyle başbakanın yetkilerini tek adamlığa son vermek için birleştiriyoruz. Tek adamlığa son veriyoru.” diyorlar.
2) Şöyle göğüslerini gere gere, “Biz liderimize güveniyoruz, yargıyı bile onun emrine veriyoruz” diyemiyorlar...
Tam tersine, gerçeklere aykırı bir biçimde, yargının “bağımsızlığına” ek olarak “tarafsız” da olacağını iddia ediyorlar.
3) Şöyle yüksek sesle, “Bizim lider isterse Meclis’i bile feshedebilecek” diye övünemiyorlar...
Değişiklik önerisinde Cumhurbaşkanı’nın tek başına “seçimleri yenileme yetkisi” açıkça vurgulanmış olmasına karşın, bunu inkâr ederek, “Fesih hakkı yok” diyorlar.
4) Kendilerine güvenin ifadesi olarak, “Bizim lider öyle kolay kolay yargılanamaz” diyemiyorlar...
Yargılanmayı hemen hemen olanaksız kılan ve neredeyse ömür boyu dokunulmazlık sağlayacak açık ve net hükümlere karşın, “Cumhurbaşkanının hesap sorulabilirliği artıyor” diyorlar.

***

Bırakın genel kamuoyunu, bizzat kendi seçmenine bile bu kadar güvenmeyen...
Açıkça yazılmış hedefleri bile bu denli gizlemek isteyen...
Yazılı metinleri dahi saptırarak tam tersi iddialar öne süren...
Seçmeni, bu denli anlayışsız, idraksiz, aldatılabilir veya ilkesiz zanneden...
Bir siyasal parti ve bir kampanya...
Başarıya ulaşabilir mi?

***

Ben, ister AKP’li olsun, isterse muhalif, hiçbir seçmenin bu muameleyi hak ettiğini sanmıyorum!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları