Bağış Erten

Durursak düşeriz

29 Mart 2017 Çarşamba

Kafayı yemek üzereyiz, bu kesin. Son 10 günde olanlarla bir senelik gündemini rahat rahat dolduracak ülkeler biliyorum. Hayır, siyasetten bahsetmiyorum. Sporda da durum farklı değil. Neleri tartıştık bir hatırlayalım mı? Önce kendine ‘zirve’ diyen bir konferansta futbolu yönetenler nasıl evet diyecekleri konusunda nedamet getirdiler. Sonra yeni açılan statlarda hamaset ve politika harmanıyla demlenmiş konuşmalar izledik. Lige ara verilince Milli Takım’ın geleceği, buna bağlı olarak yabancı oyuncu sayısı tartışması patladı. Federasyon Başkanı ve Kulüpler Birliği’nin ayrı fraksiyonlar olduğunu bir kez daha idrak ettik. Ardından gündeme bomba gibi düşen Galatasaray kongresi ve Hakan Şükür olayına bakakaldık. Derken Trabzonspor CAS’tan ret yedi, neredeyse eşzamanlı olarak Yargıtay savcısı, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının beraatını istedi. Nefes almadan yaşadık bunları. Bunun üzerine bir de hiç eksik olmayan transfer tartışmalarını da eklerseniz Norveç’in muhtemelen bir yıllık spor gündemini doldurursunuz. Bakın, gençlerden oluşan milli takımın Moldova başarısını, üç takımla play-off mücadelesi veren basketbol takımlarını, Avrupa Kupalarının her aşamasında final kovalayan voleybolcuları, şampiyonluğu garantileyen Beşiktaş hentbol takımını saymıyorum bile!

Seyirci probleminin önemi
Bunun iyi bir şey olduğunu düşünen meslektaşlarımız da var, sporseverler de... Hiç sıkılmıyoruz, ne güzel! Haber sıkıntısı çekilmiyor. Tartışma oradan oraya zıplıyor. Reyting hiç düşmüyor!.. Oysa yanılıyorlar. Aslında hiçbirini doğru düzgün tartışmıyoruz, fikirleri demlemiyoruz, içimize sine sine konuşamıyoruz. Oysa bu konuların pek çoğu geleceğimizi belirleyecek kadar önemli.
Evet, yepyeni statlarımız var, ama seyirci yok. Bunun ne kadar önemli bir sorun olduğunu daha kaç kere söyleyeceğiz? Ülkede yerli oyuncular neredeyse hiç forma şansı bulamıyor, ortaya konan sistem her yerinden çatırdıyor, sözde yerli oyuncu oynatana destek var, ama sonuç yok. Başkan ayrı telden çalıyor, futbol direktörü ayrı telden. Bir de üstüne Cumhurbaşkanı, her konuda olduğu gibi bu konuda da fikirlerini açıklamakta bir beis görmüyor. Ortalık iyice karışıyor. Oysa bu yakıcı sorun ülke futbolunu girdaba sürüklüyor. Ama ne kadar tartışabiliyoruz? Yeni gündem patlayana ya da hafta sonu maçlarına dek.
Futbola siyaset karışmasında bir uç noktaya geldik. Küçük harfle yazılan siyaset hayatın her alanında var. Ama insanın bu kadar gözüne baka baka yapılır mı? Bu ‘siyaset karıştırmak’ değil, bildiğiniz ‘siyasete alet olma’. İşi bu hale getirenlere sorular sormak gerekmiyor mu? Fakat o gündemin treni çoktan kaçtı. Artık yeni konularımız var!

Tartışılması gerekenler
Galatasaray kongresinde yaşananlar aslında özenle tartışılması gereken bir mesele. Hakan Şükür ve Arif Erdem meselesi bir konu, toplam 10 binlerde olan üyesinin olduğu bir kongrede 2 binlerle (üç kişiden biri!) ifade edilen ihraçlar apayrı bir konu. Gülen Cemaati’nin işlediği suçlara iştirak ettiği iddia edilen efsane bir isimle vedalaşmak mı gerekir? Eğer öyleyse bunu nasıl yapmalı? Samimiyetle soruyorum, hakikaten örgütün bir parçasıysa (ki hafızalarımızda bu iddiayı destekleyecek bununla ilgili bir sürü şey var) onun ismini her yerden nasıl silebileceksiniz? Tarihe ve halka mal olmuş birisi büyük bir suç işlediğinde ne yapılmış? Güney Afrika Pistorius’la ilgili ne yaptı? OJ Simpson hapse girdikten sonra ABD’de nasıl algılandı? Ki onlar kişisel suçlar. Burada daha toplumsal bir sorun var. Yok kardeşim, uzatma. Aidatı ödememiş. Attık, bitti. E, kulübün dörtte biri ihraç edildi aynı nedenle! Olur öyle. Devam et Reno!
Futboldaki adalet inancını yok eden 3 Temmuz sürecindeki son gelişmeleri ne yapacağız? Yargıtay?... CAS?... Trabzonspor?... Fenerbahçe?... Açıklamalar?... Ohooo, bu konular bayatlayalı çok oldu.
Tamam iyi şeylerden bahsedelim, basketçilere bir şapka çıkaralım. Bu hafta çok kritik. İyi ihtimalle üç takımı sokabiliriz play-off’a. Fenerbahçe’nin ilk dörde girmesi çok önemli. O yüzden önümüzdeki iki maça ayrı bir dikkat. Sakatlıkları aşıp, ince hesaplardan nasıl sıyırırız, bari bir tablo verseydik? Geç bunları, geç. ‘Tıranzişın’ hücumu gibi geç, fast break’le bitir konuyu. Voleybolcular, hentbolcu şampiyon Beşiktaşlılar? Nadal 1000. maçına çıktı?... Federer coştu?..
Uzatma arkadaşım. Acelemiz var bizim. Durursak düşeriz. Suyun üzerinde koşuyoruz. Hiçbir şeyi anlamaya çalışmıyoruz. Gündemin arkasından koşuyoruz. Yakar top oyunu bu. Bizim irdelemeyle, tartışmayla işimiz olmaz. İlk hakem kararıyla bütün bu konular mazi olur! Vurur geçeriz. Sen de fazla düşünme. Aklını alırlar!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları