Hikmet Altınkaynak

Cumhuriyet Türkiye’dir

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Günümüzde gazeteler eskiden olduğu gibi “fikir gazeteleri” ve “bulvar gazeteleri” diye gruplanmıyor. Artık gazeteler “Yandaş” ve “Yandaş olmayanlar” diye ikiye ayrılıyor. Kuruluşunun 90. yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyet, bildiğiniz gibi her dönemde toplumun sesi ve düşüncesi olma yanında; en gerçekçi ve en bağımsız özelliğiyle de fikir gazeteciliğinin simgesi olmayı sürdürüyor.
Kurucusu Yunus Nadi, 7 Mayıs 1924 günü yayımlanan ilk sayısında, “Cumhuriyet’i Okuyuculara Sunuş” yazısında gazetenin hedefi, ilkeleri ve niteliklerini açıklarken gazetenin bağımsızlığını “Gazetemiz ne hükümet gazetesi, ne de bir parti gazetesidir” sözleriyle vurguluyordu. Cumhuriyet’in çarşamba günkü 32354. sayısı da bu sözlerle ve “Gururluyuz 90. Yıl” vurgusuyla çıktı. Üç ayrı ekte, üç ayrı dönemdeki Cumhuriyet’in 90 yıllık öyküsü, ana başlıklarda özetlendi.
Cumhuriyet’in 90 yılı, aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin de 90 yıllık öyküsüdür. Adını Mustafa Kemal vermiştir. Yazılsa, kitaplara, ansiklopedilere sığmaz. Bu bakımdan “Cumhuriyet Türkiye’dir” diyorum. Her zaman gerçeği yansıtmıştır. Her dönemde gerçeği öğrenmek isteyenlerin gazetesi olmuş, bu nedenle de çok ağır bedeller ödemiştir.
Cumhuriyet şimdi de “Basını özgür olmayan ülkeler”in içinde yer alan Türkiye’nin özgürlük mücadelesinde en ön safta yerini almayı sürdürmektedir. Tıpkı Yunus Nadi’nin ilk yazısında söylediği gibi, “Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını çiğneyen ve yıkan ve yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir”.
Cumhuriyet okurları bilir, çarşamba günkü eklerin ilkinde de yer alıyordu, ama ben yine de anımsatmak isterim. Cumhuriyet’in kurucusu Yunus Nadi (Fethiye, 1880 -Cenevre, 1945), Galatasaray Sultanisi’ni bitirip Hukuk Mektebi’nde okurken Baba Tahir’in çıkardığı Malûmat gazetesinde yazarlığa adım attı (1900) ve 24 yıl gazetecilik yaptıktan sonra, 44 yaşında Cumhuriyet’i yayımlamaya başladı.
Bu 24 yıl, pek kolay geçmedi. Çünkü II. Abdülhamit’in baskı ve zulmüne karşı dernek kurmak suçuyla Midilli Kalesi’nde üç yıl hapis yattı. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a dönerek İkdam, Tasviri Efkâr gazetelerinde makaleler yazdı. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Selanik’te çıkardığı Rumeli gazetesinde başyazarlık yapan Yunus Nadi, 1911’de Aydın milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. 1918’de kurduğu Yeni Gün gazetesinin 375. sayısından sonra, İngilizlere karşı tavır aldığı makaleleri yüzünden tutuklanacağını anladı ve Ankara’ya kaçtı (Mart 1920). Gazetesini burada çıkarmayı sürdürdü. Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı bağımsızlık savaşına basın yoluyla destek verdi. 1920 yılında Muğla milletvekili seçildi. VI. Dönem sonundan yaşamını yitirene kadar da Cumhuriyet’teki savaşını sürdürdü.
Çarşamba günkü üç özel eki hep birlikte okuduk. Aynı günün akşamı Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde 90. yılımızı kutladık.
Açılış konuşmasını Cumhuriyet adına Orhan Erinç yaptı. “Atatürk devrim ve ilkelerini savunarak Türkiye’yi daha aydınlık yarınlara götürmek, görevimizdir” dedi. Sonra 90 yıl perdeye yansıdı. Ardından Boğaziçi Caz Korosu’yla coşan davetliler, Seren Akyoldaş, Grup Cazova ve Hasan Karayol ile ayrı bir coşkuya yelken açtı.
Boğaziçi Caz Korosu Şef Masis Aram Gözbek’in yönetiminde 40 dolayındaki kızlı - erkekli koroyla salona Gezi ruhunu taşıdı. Özellikle “Çapulcu musun vay vay”la herkese hem neşe kattı, hem de Gezi direncini hatırlattı. Bunu bir yandan mırıldanırken Yunus Nadi’nin yazdığı “Biz Türkiye’yi Sokakta Bulmadık” kitabı aklıma geldi. İşte Boğaziçi Caz Korosu da, çapulcular da, davetliler de Hasan Karayol da Cumhuriyet kadrosu da aslında bunu demek istiyordu.
Cumhuriyet Türkiye’dir dedim ya. Çünkü temelinde işte bu fikir vardır. Nice aydınlık yıllara Cumhuriyet…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları