Türk imajı, yeniden

31 Mart 2017 Cuma

Osmanlı gibi yayılmacı büyük bir imparatorluğun mirasçısı olan Türkiye’nin omuzlarına binmiş ağır yükler vardı. Bu, Osmanlı tarihi açısından doğal sayılacak bir durumdu. Ne var ki cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk omuzlarımızdaki bu yüklerden kurtulmamız yolunda etkili adımlar attı.
Bu bağlamda Osmanlı/Türk kavramı çeşitli ülke dillerinde ne tür çağrışımlar yaratmış bir bakalım.

***

Avusturya’nın kırsal kesimlerinde çocukların “Es ist schon dunkel. Türken kommen. Türken kommen” (Hava karardı. Türkler geliyor. Türkler geliyor.) diye tekerleme söyledikleri bugün de duyulabiliyor.
Almancada “hileli” anlamına gelen “getürkt” (Türkleştirilmiş) sözcüğü hâlâ kullanılıyor.
Farsçada “Türk-i hâr” ( : eşek Türk), bir Türk halkı olan Azerbaycanlılara karşı kullanılan aşağılayıcı bir sözdür.
Fransızcada “Turc” kelimesi eskiden “C’est un vrai Turc” (Tam bir Türk) kaba ve acımasız insanları belirtmek için kullanılıyordu. Bir İspanyol biriyle ilgili küçük düşürücü bir yorum yapmak istediğinde “turco” diyordu.
İtalyancada “Mamma li Turchi!” (Anneciğim, Türkler geliyor!) günümüzde de yakın bir tehlikeyi belirtmek için kullanılan bir deyimdir.
Norveççede “Sint som en tyrker” (Bir Türk kadar kızgın) deyimi bulunuyor.
Bu örnekler başta Arap ülkeleri olmak üzere Karadağ, Rusya, Sırbistan, Yunanistan gibi daha birçok ülkeden aktarımlarla çoğaltılabilir.

***

Bugün bakıldığında bunlar “ırkçı”, “Türk düşmanı” söylemler olarak değerlendirilebilir; dillere yerleştiği dönemlerde ise işgalci egemen bir güce karşı doğal tepkilerdir.
Atatürk, “Yurtta sulh, cihanda sulh” çağrısıyla bu olumsuz Türk imajının değişmesi yolunda dünyada karşılığını bulan önemli bir adım attı. Onun bu adımını kendisinden sonra gelen iktidar liderleri de özenle izledi.
8 Temmuz 1937’de Irak, İran, Afganistan ile Sadabad Paktı kuruldu.
28 Şubat 1953’te Yunanistan ve Yugoslavya ile Balkan Paktı imzalandı.
18 Şubat 1952’de NATO’ya girdik.
Sonraki yıllarda Türkiye oluşan tüm barış ve dostluk antlaşmalarına imza attı.
1999 Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak kabul edildik, 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başlandı.
Osmanlı’dan miras olumsuz Türk imajı giderek silinir oldu.
Ta ki AKP iktidara gelene kadar…
Irak ve Suriye ile düşmanlaştık.
Ermenistan’la düzelir gibi olan ilişkilerimiz kesildi.
İran’la didişmeye başladık.
Yunanistan’la bozuştuk.
En son Bulgaristan Büyükelçisi’ni istişareye çağırdı.
Ey Almanya, ey Hollanda, ey İsviçre, ey Danimarka…
Kala kala Katar ile Suudi Arabistan’a kaldık!
Tek adam, ha!
Tanrı bizi korusun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları