Dün Avrupa’dan ‘Atatürk Türkiyesi’ne, ya bugün?

04 Nisan 2017 Salı

1930’lu yıllarda Avrupa’da bilim insanlarının Türkiye’ye göçü vardı. Atatürk devrimlerinin eğitimde, bilimde, hukukta, iktisatta ve sanatta Ortadoğu ilkelliğinden ve bataklığından kurtulmak için başlattığı harekete destek vermek ve Hitler Avrupası’ndan uzaklaşmak için Türkiye’ye gelenlerdi bunlar.
Bugünkü Türkiye’den kaçışın tersine, Avrupa’dan Atatürk Türkiyesi’ne geliyorlardı. Almanya, Fransa, İsviçre, İtalya bunların başındaki ülkelerdi. 1 Nisan 2017’de, Almanya’dan gelenlerle ilgili özel bir anma günü, İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti’nde (Taksim) yapıldı.
Bu bir sentezdi; “Arapgil” Ortadoğu bataklığından kurtularak çağdaş ve uygar dünyanın tarihsel birikimlerine kapılar açılıyordu. Kurtuluş, bağımsızlık, kuruluş ve Atatürk devrimleriyle çağdaş ve uygar dünyaya çok güçlü adımlarla giriyorduk.
O dönemi birebir, Atatürk’le birlikte olmuş, 1933-1953 döneminde İktisat Fakültesi’nde hizmet etmiş bir tanık; Prof. Fritz Neumark’tan 1976-1987 döneminde üç defa beraber olarak anılarını dinledim ve yazdım.(*)
1930’dan itibaren Türkiye’ye davet edilen Avrupalı aydın ve bilim insanları, Hitler faşizmine karşı, Atatürk Türkiyesi’ne sığınıyorlardı.
Son 15 yıldır Türkiye’de bu hareketin tersini yaşıyoruz. Bilim insanlarımız ve aydınlarımız Türkiye’yi terk ediyorlar. Lise öğreniminde yurtdışına gitmek için sınava girenlerin “tehacümünü” 10 gün önce yaşamadık mı? Sevr imzalanırken Kahire’ye gitmek için çabalayanların “asimetrik” talepleri misali!
 
‘Örtülü FETÖ’cüler’ ve Aydınlık karşıtları
Dün Avrupa’dan eğitim, bilim ve sanat insanlarının Türkiye’ye gelişine karşı çıkanlar da vardı. Bu çevreler Atatürk Türkiyesi’nin yüzünü aydınlığa ve uygarlığa çevirmesini istemiyorlardı. Din tüccarları ve şeriatçılardan toprak ağalarına kadar bu kesim, kendi ilkel ve kaba kuvvete dayalı güçlerinin kaybolacağını gördüler; hilafet, din elden gidiyor diye isyanlar bile çıkarttılar, hem de emperyalist devletlerin bir maşası haline gelerek Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığına soyundular.
Bunlar, “o dönemin FETÖ’cüleriydiler”. Şimdi yine aynı köklerden beslenerek “postmodern FETÖ’cülüğe” giriştiler. Medyada cinleri, hurileri, perileri konuşturarak ve yazarak insanların bilimden, çağdaş eğitimden koparılıp şıhlar, şeyhler, krallar, şahlar, padişahlar dönemine dönülmesini ve güçlerinin bu yolla sağlanmasını istiyorlar. Hem de ‘BOP’ ve emperyalizmle işbirliği yaparak.
Uğur Mumcu, Cavit Orhan Tütengil ve Ahmet Taner Kışlalı’yı katledenler; Genco Erkal’ı, Müjdat Gezen’i, Fazıl Say’ı, Yılmaz Özdil’i ve diğerlerini hedef gösterenler, bu örtülü FETÖ’cülerdir.
Bir ellerinden dinciler, öbür ellerinden emperyalizm tutmuştur. IŞİD’i son beş yıldır izleyin, görürsünüz: IŞİD önce işgal edip Irak, Suriye ve Libya’yı böldü; şimdi IŞİD’i çıkaracağız diyen emperyalistler bölünmenin fiili durumunu adeta meşrulaştırdılar. Bu yolla Musul’a, Kerkük’e, Irak Kürdistanı bayrağı çekildi. Suriye’de Fırat’ın doğusu da batısı da PKK ve YPG’nin emrine verildi, ABD askeri üs kurdu, Rusya da var.
Atatürk düşmanları ve dinciler, “emperyalizm ile stratejik ortaklık içindeler”. Bu odaklar emperyalizmle birlikte Ergenekon’u, Balyoz’u ve 15 Temmuz’u hazırladılar. 15 Temmuz özünde, Atatürk Cumhuriyeti’ne, devlete ve TSK’ye yönelik bir darbe girişimidir.
16 Nisan’da oy vereceklerin, bu “stratejik işbirliğini” akıllarından çıkarmamaları gerekir.
TV’de 18 maddenin “çok teknik” ayrıntılarının tartışmalarını biraz da garipseyerek izliyorum: Paris’te giyotine götürülen adam için, “Peki, nezlesi de var, ne olacak şimdi” demek kadar trajikomik geliyor bana. 1 Mart 2003’ü anımsayın yeter, ‘evet’ ve ‘hayır’ın yanıtını verirsiniz.
Birkaç gün önce Kapalıçarşı’ya gittim, sonra Ortaköy Meydanı’na indim. Eskiden rengârenk Avrupalı turistlerin cıvıldaştığı Kapalıçarşı da, Ortaköy Meydanı da kan ağlıyor. Siyahlara bürünüp “karalar bağlamışlar”, her şey çok kötü, canım çok sıkılıyor çok, hem de nasıl, ya sizin...
(*) “Ergenekon Kumpasında Yaşadıklarım”, sayfa 34, Kırmızı Kedi, 2016
“Denktaş’ın Öbür Yüzü”, sayfa 27, Kırmızı Kedi, 2011
Doç. Arzu Azer, “Anılarda Gizli Kalan, Bir Aydının Portresi”, sayfa 52, Derin Yayınları, 2016
Prof. Fritz Neumark, “Boğaziçi’ne Sığınanlar”, İÜ İktisat Fakültesi, yeni baskı, 2006



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları