Arif Kızılyalın

Korkmanglar edgülerim! (*)

07 Nisan 2017 Cuma

Kadıköy çalgıcıları diye bir grup var; Roman kardeşlerimizden oluşan. Sabah, akşam demeden Uzunçayır metro istasyonunun girişinde tef, darbuka, keman ve klarnetle sanat icra ederler. Yevmiyeleri de önlerindeki eski çalgı kutusunda toplanan bozukluklardır.
Bu grup 15 gündür ısrarla İzmir Marşı’nı seslendiriyor. Laf atanlara boyun eğmiyorlar, “Ne o hayırcı mı oldunuz?” diye başlayıp etnik kökenlerine kadar varan hakaretvari sataşmalara da gülümsüyorlar...
Korkuları yok. Belli ki referandum öncesi tehlikenin farkına varmışlar, ekmek parasını toplayamama endişesine karşın marşın, “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa...” vurgusunda iyice yükleniyorlar enstrümanların kalbine...
Helal olsun, mangal gibi yürekleri varmış...

***

Gelelim referandum öncesi güzellemelere.
Hayır da evet de gaza basmış durumda. Bir taraf sadece yüreğini ortaya koyup tozlu sahalarda, mahalle aralarında koştururken, diğer taraf, babasının halı sahasında top sektiren zengin çocuğu edasında.
Ve bu adaletsizlik tavan yapmış durumda, doğal olarak sporda da tam gaz gidiyor evet çılgınlığı! Sahalardaki akıl tutulmasının son tezahürü bir reklam filmi.
2 dakikalık kurgu, dolu bir statta başlıyor. Milli Takım formalı takımla sarı tişörtlü rakibi arasında kıran kırana bir maç var. Tribünlerde milli takım alameti farikaları. Reklamın sonunda da “Evet” yazısı beliriyor. Ciddi bir çalışma, para da harcamışlar belli ki!
Öncelikle spor yaparken göğsünde kulüp takımının logosunun hemen üstünde ayyıldızlı armayı taşımış biri olarak şunu söyleyeyim ki Milli Takım, ayyıldız, hele o kutsal forma siyaset üstüdür; hiçbir tarafa alet edilemez. Ama reklama malzeme etmişiz, canım ayımızla, parlak yıldızımızı...
 
Amblem tüzüğe aykırı!
Bu reklamın iç acıtıcı bir yanı daha var. Görüntünün 32. saniyesinde tribünde Beşiktaş amblemi beliriyor. Amerikalıların kullandığı ucuz bir algı yöntemiydi eskilerde, yerleştirme yapmak, pek tutmadı! Hangi aklı erken bu işe ön ayak oldu bilemem ama Beşiktaş’ın tüzüğünde siyasetten uzak durulmasına ilişkin belirleyici bir madde var. Güzide kulübümüzün bir siyasi oluşuma alet edilmesi beni rahatsız etti, Beşiktaşlılar ne der bilemem!
Ama bir bildiğim var, eğer aynı Beşiktaş’tan söz ediyorsak Vodafone Arena’yı dolduran taraftarın önüne bir sandık koyun, “evet” oyu yüzde 25’i geçerse kendimi Dolmabahçe’den denize atacağım...
Şimdi diyeceksiniz ki “Ülkenin TFF Başkanı TV’deki canlı yayında, TBF Başkanı da sosyal medya hesabından ‘evet’ reklamı yaptı, sen neyin peşindesin?”
Ben de diyeceğim ki kimi ticari avantaj, kimi bir sonraki dönem Bakanlık peşinde..
Gerçi TFF ya da TBF Başkanı’nın evet demesi, “Saray” için avantaj mıdır tartışılır!
Bence değildir, hatta hayır oylarını artırdı bu ikili sağolsunlar; kampanya ters tepti! Çünkü futbol paydaşı olup, Yıldırım Demirören yönetimini beğenenlerin oranı yüzde 10’u geçmez. Yazgıyı belirleyecek kararsızların futbola meraklıları, “Demirören evet diyorsa bize hayır demek düşer” diye düşünebilir. Hele birkaç yer hariç statlarda “İzmir Marşı’nın sesi” bu kadar gür çıkarken!
Yine Harun Erdenay’ın yerine neredeyse zorla oturan Hidayet Türkoğlu’nun, basketbol camiası üzerindeki ağırlığı ne kadar? Kilosunu geçmez diyorlar! O da başarısız bir PR çalışması.. Görüldüğü gibi, istemeden ‘hayırlı bir iş’ yapmış iki Başkan!
Evet, bizim mahallede durum bu; mitinglerde sunuculuk yapıp, sonrasında hemen TV’lerde kaset başı ballı para alanları saymıyorum, onlar da ekmek peşinde ama Roman çalgıcılarınki gibi ‘kuru’ ekmek değil!
Yazıyı, Uygur Türkçesi döneminden günümüze kalan bir sözle bitireyim:
Korkmanglar edgülerim...
Hem korkunun ecele faydası da yok!
(*) Korkmayın iyilerim (güzel insanlarım...)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 Nisan! 24 Nisan 2024
Yeni TFF Başkanı! 20 Nisan 2024
Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları