Ortadoğu bataklığı bir yalanla başladı...

08 Nisan 2017 Cumartesi

Her şey, tek kutuplu dünya düzeninde çarkların işleyişinde öngörülemeyen bir krizle, ABD’nin 12 Eylül’ü travmasında terörle dehşet yüzleşmesiyle başlamıştı... “Kuralsız düzenin kuralsız savaşları” başlığıyla, zengin kuzey dünyasının yoksul güney dünyası çıkarlarında yarattığı terörle yüz yüze kalmasını anlatmaya çalışmıştım...
Savunma refleksleri, gücün elde tutuluyor olmasının şımarıklığında öfkeli, bir o kadar şaşırtıcıydı... Amerikan iktidar erkleri ülkelerini de çarpan, kuruluşlarında katkıları olan terör örgütleriyle kendi doğdukları topraklarda savaşma kararı almışlardı... Gelişmiş demokratik düzen söz konusu olsa da giderek çokuluslu tekeller elinde toplanan, güçlü merkez ülkelerdeki sermaye gücü, çoğunluk gücüne dayalı siyasal gücü, demokrasinin işleyiş çarklarını bozmuştu. Silahlı güçten işlevsel güç kazanan medya gücünün ele geçirilmesiyle, etkin toplumsal güdüleme gücü de giderek acımasız boyutlarda insan odaklı ekonomi, toplumsal çarkların işleyişi, siyaset, demokratik düzen işleyişinden sapmayı getirmişti...
Akıldışı kirli medya güdülemesinde, terör travması yaşatılan dünyada, en ağırı Amerikalılara teröre karşı savaş adına Irak, Afganistan işgalleri dayatılmıştı... Saddam’ın diktatörlüğünden Irak halkını kurtarma, demokrasi götürme, en büyüğü de nükleer silahlı saldırı yalanı yetmişti...

***

Sonrası için Ortadoğu, Türkiye’ye biçilmiş rollerle birlikte yapılmış hesaplar, gelişmelerle çok değişken kirli çıkar oyunları üzerinden yaşanacaklar önemliydi... Şeytana pabucunu ters giydirecek hızda yaşananlar, kirli çıkar hesapları uğruna insana, insanlığa yaşatılanlar umursanmadan Ortadoğu, İslam dünyası, ülkemiz, yoksul güney dünyası üzerlerinden yapılan hesaplarda gelinen nokta ortada...
İç savaşlar bataklığına çekilmiş ülkelerde işgalcilerin kırımı üzerine birbirlerini kırma tuzağında yitirdiklerinin can, yaralanma, hastalık, mal, sürgün, insanlık adına işlenmiş suçlar, katliamlar, vahşetin boyutları insanlığın en karanlık çağlarını aratmıyor...
Ecevit koalisyon hükümetinin, büyük depremin ekonomik, sosyal, siyasal yıkımı, bankalar, ağır krizin üzerine ayakta kalamaması ne kadar doğal idiyse... Amerika’nın Irak işgali projesinde istenen sınırsız stratejik ortak desteği vermemesi üzerine ülkemizde yaşanan siyasal depremin sonuçları bir o kadar anormal... Erbakan’ın siyasal İslamcı kimliği kadar millici yanı ağır basan, “Milli Görüş” kadroları, partisinin demirbaşları içinden Amerika’nın Irak işgalinde stratejik ortak olmayı önceden kabul eden kadrolarla yeni bir parti kuruluşun bekliyor muyduk? Oldu, olmanın ötesinde gökten zembille inmişçesine bir hızla, çoğunluk iktidar gücüyle 2002’den bu yana ülke yönetiminin başında... Irak işgali sürecinde stratejik ortaklık adına verilmiş sözler çerçevesinde Amerikan askerlerinin ülke toprakları üzerinden verilmiş üsler, kiralık topraklardan geçerek Irak’a karadan, girmesini sağlayacak bir de tezkere vardı... Erdoğan liderliğinin öngörülemeyen siyasal yenilgisi söz konusu tezkerenin Meclis’ten geçirilememesi olmuştu. Türkiye’yi en baştan Ortadoğu bataklığına çekecek gelişme yarım kalsa da ilk bedel Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirilmesi olmuştu...
Sonrasında stratejik ortaklığı kanıtlama projelerinde iktidarlarının o dönemler için en güçlü ortağı Cemaatin katkılarını tam bilemesek de “yeni Osmanlıcılık, ılımlı İslam..” projelerle laik cumhuriyet kimliğinden kopmaya hevesli, İslam dünyasıda liderliğe heveslenme, medyatik İslam dünyası için yardım fonları da içinde siyasal, sosyal, ekonomik ağ oluşturma çabalarına tanıklık ediyoruz...

***

Olmadı, olmuyor... Dünya dengeleri içinde, Amerika, zengin kuzey dünyası, dünya güç dengelerindeki çalkantılarda savrulur tek kutupluluğu yaşatamadan zengin kuzeyin ekonomik krizinde sarsılırlarken... Çıkarlarını işgallerle korumaktan vazgeçmiş, yarattıkları bataklıklar, iç savaşlar kaosları için bölgelerden fedailer arama noktasına gelmişlerdi... Ilımlı İslam, Arap Baharları fiyaskolarının ardından yoksul güney içinde tutulamayan sorunların dünyaya dönük olumsuz etkileri zamanlarındayız... Dünya gündeminde yoksullaşan, yoksunlaşan çoğunluğun kaçınılmaz başkaldırılarına karşı bu çağ için öngörülmemiş otoriterleşmeler var.
Hele de Ortadoğu’nun çıkarlar adına elverişli petrol paylaşımını içeren yeni sınır ve harita hesaplarında, kimin eli kimin cebinde belli değilken hızına yetişilemeyen gelişmelerinde...
Bugünlere kadar kazanılmış toplumsal, birlikte, parlamenter rejim, laik Cumhuriyet, Atatürk devrimleri, Anadolu aydınlanması birikimlerimize sırtını çevirmek akla ziyan



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sallanan piramit 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları