‘HAYIR’ın asıl nedeni...

09 Nisan 2017 Pazar

Sevgili okurlar, Bu pazar size neler neler anlatacaktım...
İstanbul Film Festivali dolu-dizgin devam ediyor! 36. yılında enerjisinden, hızından, çok renkliliğinden hiçbir şey yitirmeksizin insanın gözlerini açıyor! Kaldır kafanı da bak, gör, seyret, kavra, anla, değerlendir, yorumla diye haykırıyor... Bir filmden çıkıp ötekine koşan gençleri gördükçe sevgili Onat Kutlar’ı anmadan edemiyorum: O gençler için “Baharı simgeleyen kuşlar gibiydiniz” derdi... Aynen öyle...
Ama Hayır...
Sinema demişken... Atilla Dorsay’ın bir kaynak kitap niteliğindeki yeni çıkan “50 Unutulmaz Film” adlı kitabından (Remzi Kitabevi) Mithat Alam ve Giovanni Scognamillo’ya adadığı kitabından söz edip, sizi sinema tarihinde 1930’lardan 80’lere enfes bir yolculuğa çıkarabilirdim...
Hayır, hayır...
Elimden bırakamadığım ve kulaklara, yüreğe ve zihne, ama en çok, en çok ruhumuza seslenen bir hazineyi sizlerle paylaşmaya niyetliydim. Müzik yazarımız Evin İlyasoğlu’nun muhteşem emeği “Gürer Aykal - Şefle Yüz Yüze” kitabı yalnızca soluk soluğa okunan bir yaşam öyküsü değil, aynı zamanda, müziğin ve şefliğin rengârenk labirent bahçelerinde ayrıntılı bir yolculuk. 10 DVD’de sunulan Gürer Aykal’ın yönettiği 25 senfonik eser bu hazineyi taçlandırıyor. (Borusan Kocabıyık Vakfı Katkılarıyla Remzi Kitabevi.)
Hayır, hayır, ben bugün size, aramızdan yeni ayrılan, 1985’te tanımak, konuşmak, İstanbul’da birkaç gün bir arada olma şansını bulduğum 20. yüzyılın önemli şairi Yevtuşenko’yu anlatmak istiyordum. Can evimdeki özel yerini...
Ama hayır, bunların hiçbirine yer yok bugün...
 
Füzeler uçtuğundan beri
Bugüne dek referandumda niçin oy vermemiz gerektiği, her oyun önemi ayrıntılarla bu gazetenin her sayfasında anlatıldı.
Ancak iki gündür durum çok daha tehlikeli... İki gündür, yani Ortadoğu’da füzeler uçuşmaya başladığından beri...
Biraz geriye saralım: Eşit olmayan koşullarda ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir OHAL ortamında anayasa değişikliği rejim değişikliği için böyle bir referandum yapılması ancak diktatörlüklerde mümkündür... Bizde olan da budur.
Tek adam rejimine, Meclis’i devre dışı bırakmaya; yasama, yürütme ve yargıyı bir kişiye bağlamaya; kuvvetler ayrılığını yok saymaya, elbet HAYIR!
Daha çok ayrımcılığa, daha çok kavga ve kışkırtmaya, daha çok kulluğa ve biat etmeye, Elbet HAYIR!
15 yıldır yargı bağımsız mıydı? HAYIR! 15 yıldır gerilimsiz bir an yaşadık mı? HAYIR! 15 yıldır işsizliğe çare mi bulundu? HAYIR!
Ama bütün bunlar bir yana Hayır’ın asıl nedeni içinde yaşadığımız şu çok tehlikeli dönem:
Suriye üzerinde Rusya ve ABD birbirleriyle kapışırlarken...
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) doludizgin uygulamaya konulurken...
Çin’den İran’a, Suudi Arabistan’dan İngiltere’ye yeni ittifaklar kurulurken ...
Ortadoğu’nun ve asrın lideri olma iştahı her geçen gün kabartılırken...
Irak işgalinde ve parçalanmasında kitle imha silahları yalanları ortaya çıkmış ve yalan yamalak bir özür bile dilenmeyip üstü kapatılmışken...
Hem Batı’nın hem Doğu’nun tüm ikiyüzlülüğü ortaya çıkmışken...
11 Mart tezkeresinin Meclisimizden çıkmaması için verdiğimiz mücadele daha dün gibi aklımdayken ve bunu iyi ki başarmışız derken...
Bu kirli savaşta, kimin çocuklarının Meclis’e, kimin çocuklarının yurtdışına, kimin çocuklarının cepheye sürüleceği herkes tarafından gayet iyi bilinirken...
Tüm bu yetkiler, hiç ama hiçbir kimseye verilemez!
Salt bu nedenle bugün sadece HAYIR diye haykırabilirim. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları