Çiğdem Toker

Trump’ın füzelerini Kürecik’e sormalı

09 Nisan 2017 Pazar

“Masum insanlar, çocuklar ve güzel bebekler öldü.” Cümlenin sahibi Trump. Suriye’yi vurma emrinden hemen önce söyledi.
Ve evet, o cümlenin yansıttığı vahşet, ABD’nin Suriye yönetimini ilk kez doğrudan hedef alarak vurmasının da gerekçesi oldu. İdlib’e düzenlenen kimyasal saldırıda can çekişerek ölen çocukların görüntüleri dayanılmazdı.
Savaşta önce gerçeklerin öldüğünü hatırlatarak devam edelim.
Uluslararası ajanslara göre, “kimyasal saldırının yapıldığı tesisler hedef alınarak iki savaş gemisinden fırlatılan”, “33’ü boşa gittiği söylenen ve her biri 1.6 milyon dolar olan 59 füzenin” adı Tomahawk.
Korkunç silahlara, can almıyorlar da sanki kendileri canlıymış gibi isim verip sempati ve meşruiyet devşirme kurnazlığının önemli oyuncularından biri o.
Tomahawk’ı çeyrek yüzyıl önce Irak’tan, geçen yıl da Yemen’den biliyoruz.
Dahası, füzeyi üreten Raytheon da memleketimizde iyi tanınır.

Kürecik radarını kurdu
Hatırlar mısınız, bundan beş yıl önce Malatya Kürecik’te bir radar kuruldu. Anlaşması gizliydi. NATO füze savunma sistemi kapsamında olduğu söylendi. O kadar.
Protestolarla ses yükseltilse de sonuç vermedi. Malatya milletvekilleri oraya yaklaştırılmadı. Soru önergeleri cevapsız kaldı.
Tomahawk üreticisi Raytheon, işte 2012’de Kürecik’e radarı kuran silah devinin ta kendisi.
AN/TPY-2 X-band isimli radarın dünyanın en gelişmiş sistemi olduğu yazılmıştı.
Satış rakamları son üç yıldır 20 milyar doların altına düşmeyen Raytheon, Türk savunma sanayiinin gayet iyi bilip “sevdiği” bir markadır özetle.
Türk büyüklerinin Trump’ın füzelerini desteklemesine, buradan da bakmakta mahzur yok.

‘Her okula bir avukat’
Referandum günü, iki temel ödevimiz var: İlki sandığa gitmek. İkincisi sandık güvenliğine dikkat etmek, uyanık olmak. İlginçtir, bu ikisi bazıları için sebep- sonuç ilişkisine dönüşmüş.
“Amaan nasıl olsa hile yapılacak, ne oy vereceğim” diyenler işte bu gruba giriyor.
Ama bu kolaycılar fena halde yanılıyor.
Bilgisayar Mühendisleri Odası rapor hazırladı. “Her Yönüyle Seçsis”te diyor ki:
“Sandığa ve tutanaklara sahip çıkılırsa SEÇSİS ile hile yapılamaz. Yapılırsa yakalanır.”
Ankara Barosu da sandığa sahip çıkma meselesini dert etti. Sandık güvenliğine katkıda bulunmak amacıyla “Her okula bir avukat” projesi başlattı. Aldığımız bilgiye göre başvuran avukatlar arasında sayıca kadınlar daha fazlaymış.
Avukatlara 18 Mart’ta ve 8 Nisan’da olmak üzere, eğitimler verildi. Eğitimlerde, sandık kurulu üyeleri, müşahitler, diğer seçim görevlilerine ilişkin bilgilendirmeler yapıldı. Nelere, nasıl dikkat edilmesi gerektiği anlatıldı. Referandum günü çıkabilecek sorunlar için baronun kuracağı Referandum Güvenlik Merkezi ile bağlantıya geçecek. Telefonların meşgul çıkmaması için özel bir teknik sistem kuruluyor.
Velhasıl, avukat müşahitler, partilerin görevlendirdiği müşahitlerin yanında önemli bir destek grubu oluşturacak.
Seçmenlerin bilgisine.

Musa Kart’tan alacağımız olsun
Bir röportajında “Ben bir fizik öğretmeniyim. Lise 1’deki bir öğrencinin ODTÜ’yü kazanıp kazanamayacağını bilirim” diyen, bir diğerinde “Fethullah Gülen bizim en büyük zaafımız olan çocuklarımızı kullandı bize karşı. Fethullah Gülen’in hipnozu yurtlarda başladı” diyen bir “tanık” o. Bilmeseniz anlamaya imkân yok. Ama insanın dimağı duruyor sahiden. Yıllarca Fethullah Gülen’in sağ kolu olarak anılmayı şeref madalyası gibi taşımış Hüseyin Gülerce’den söz ediyoruz.
Evet, halimiz kalsa, o zatın arkadaşlarımızla ilgili iddianamedeki “tanık” pozisyonuna -ce gibi de yapmaz bayağı gülerdik.
Ama ne bu, kara da olsa bir mizah, ne de bizim gülecek halimiz var. Yine de Sevgili Musa Kart’tan bir alacağımız olsun.
Çıkışta.

Akkuyu’ya ‘dışarıdan’ CEO geliyor
Sürpriz etkisi yaratan haber geçen ay çıkmıştı. Meraklısı hatırlayacaktır.
AKP kurucularından Cüneyd Zapsu, iki ay önce Akkuyu Nükleer A.Ş’nin yönetimine girdi.
Birkaç gün önce şirketle ilgili yeni bir gelişme oldu.
Zapsu’nun tek Türk olarak yer aldığı yönetim kurulu, 31 Mart’ta toplanarak ana sözleşmeyi değiştirdi.
Yönetim kurulu, şirkete “dışarıdan” CEO atama yetkisi aldı. Daha önce CEO’nun ancak yönetim kurulu üyeleri arasından atanması mümkündü. Akkuyu’ya “üçüncü kişiler arasından” yani dışarıdan CEO atama yetkisini veren şirket kararı 6 Nisan 2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlandı.
Bu arada dünkü Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik de önemli. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Nükleer Tesislerde Yönetim Sistemi Yönetmeliği yayımladı.
Yönetmelik Akkuyu Nükleer A.Ş’ye, santralın güvenliği bakımından önemli görevler yüklüyor.
Şimdi sıra Akkuyu’nun başına atanacak ismin kim olacağında.

Yoksa utanıyor musunuz?
“Elveda Anayasa”, Prof. Dr. Kemal Gözler’in, “Hiç olmazsa adım susan anayasa hukukçuları arasında anılmasın” diyerek yazdığı son kitabı.
Altı çizilecek yeri çok. Beni en çok etkileyen bölümlerden birini paylaşayım.
Diyor ki Prof. Gözler: “... Anayasa taslağı veya anayasa değişikliği taslağı hazırlamak veya hazırlayan komisyonun başkanı veya üyesi olmak her anayasa hukuku profesörü için büyük bir onurdur. (...) Geçmişte hazırlanan pek çok anayasa taslağı olmuştur. Hepsinin hazırlayanları bellidir. (...)
- Şimdiye kadar benim dikkatimden kaçmamış ise, değişiklik teklifini sahiplenen, ‘teklifi ben hazırladım’ diyen bir anayasa hukuku profesörü veya ‘biz hazırladık’ diyen anayasa profesörleri çıkmadı. Anayasa değişiklik taslağı hazırlamak, utanılacak bir şey değildir.”
Biz de bu ifadelerden yola çıkarak soralım:
Haftaya ‘hayır’ diyeceğimiz metni, teklifin altında imzaları bulunan 316 milletvekilinin bir masaya oturup hep birlikte hazırlamadığını biliyoruz.
Peki, siz kimsiniz? Niye kendinizi gizliyorsunuz? Yoksa literatürde emsali olmayan uyduruk ismi taktığınız “Cumhurbaşkanlığı sistemi” metnini hazırlamaktan utanç mı duyuyorsunuz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları