İyi ki şu ‘Şaman’ genlerimiz var!

09 Nisan 2017 Pazar

Kahvede oturanlardan biri “Vay canına!” dedi, “Amerika Suriye’ye tam 55 füze yollamış.” Hemen biri yanıt verdi: “İran’la Rusya ordularını harekete geçirmişler. Üçüncü dünya savaşı yakın görünüyor.” Bir sessizlik oldu ve kahvenin her zaman az ve öz konuşanı sakin sakin anlatmaya başladı. “Arkadaşlar, durum şu, silah endüstrisi elindeki eskimiş silahları gözden çıkarıyor. Bu silahlar eski nesil silahlar, depolama masrafı çok, atalım da kurtulalım diyorlar. Çünkü bizim henüz bilmediğimiz acayip yeni nesil silahlar yapıyorlar. Daha görmedik ama kokularını biliyoruz. Siber silahlar bunlar. Atom bombası eskide kaldı.”
Böyle konuşuladursun, söz Trump ve onun iş bilmezliğine geliyor. Şimdi burada da ben söze giriyorum, bakmayın siz birkaç Amerikalı entelektüelin Trump’a giydirmesine, çaktırmadan kar beyaz Amerikalılar, Trump’ı destekliyorlar. Ona lobi yapsın diye en yüksek paraları kim verdi? Elbette silah sanayisi, şimdi ‘sana bunu verdik, dediklerimizi yap’ diyorlar. Sözün kısası arkadaşlar, bu silah sanayisi doymak bilmeyen bir canavara benziyor. Zaten hükümetler de silah şirketlerinin, ilaç şirketlerinin, gıda şirketlerinin birer kuklası. Sanılmasın ki, oy verip istediğimizi seçiyoruz. Hadi canım!
Anımsayın, Sovyetler Birliği dağıldığında dünya nasıl da düğün bayram etmişti. O sıralar bazı aklı başında bilim adamları toplumu uyarmaya çalıştılar. Bundan böyle milliyetçilik ve radikal dincilik hortlayacak, kara paranın girmediği ülke kalmayacak, mafya tipi örgütlenmeler başlayacak. Dedikleri de çıktı. Ve beklendiği gibi bütün filler Ortadoğu’da tepinmeye başladı. Neden mi? Çünkü en cahil, en oyuna gelen halklar ne yazık ki, Ortadoğu’da. Hep Tektanrılı dinleri temsil eden peygamberin neden Ortadoğu’dan çıktığını merak ederdim. Geçenlerde bu konuda uzman bir arkadaşım, “Çünkü” dedi, “insanların dayanışmayı bilmedikleri, egonun acayip yüksek olduğu bölge burası. Bir türlü yolunu bulamıyor.” Düşündüm doğru, sürekli oyuna geliyorlar. Bu bölgede oyunu Kurtuluş Savaşı’yla bozan bir biz bir de Cezayir var. Belki de bu oyunu bozup, bu bölgede laik bir yaşam tarzının olabileceğini gösterdiğimiz için sürekli büyüklerin gazabına uğruyoruz. Bizi de yolunu bulamayan bir İslam ülkesi yapmaya çalışıyorlar. Bunda da epeyce başarılı oldular.
Köy Enstitülerinin kapatılması ve sözüm ona barış gönüllülerinin ülkeyi istila etmesiyle başlayan bu süreç, 12 Mart, 12 Eylül darbesiyle kuvvetlendi, ANAP ve AKP iktidarları da işi katmerleştirdiler. Ama ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın bu ülkede bir iç savaş çıkarmayı başaramadılar. Çünkü ülkenin mozaik yapısı ve genetik kodları buna izin vermiyor. Sağ-Sol çatışması çıkarıyorsunuz, bekliyorsunuz millet birbirini öldürecek, beklenen olmuyor. Alevi- Sünni çatışması çıkarıyorsunuz, gene beklenen olmuyor. Öyleyse Türk-Kürt çatışması çıkaralım diyorsunuz, o da tutmuyor. Gerçekten içinde yaşadığımız coğrafyanın mozaiklerine çok şey borçluyuz.
Şimdi bu mozaiğin keyfini çıkarmak için, mümkün olduğunca Ortadoğu’dan uzaklaşmakta da yarar var. Her ne kadar, iktidar Amerika’ya “ben de varım, ben de varım!” diye seslense de, bu yaşıma gelmiş ben şunu söyleyebilirim: “Arkadaş biz ülke olarak savaşmak istemiyoruz. Evli evine köylü köyüne, bu tuhaf ne olduğu belli olmayan savaş sakın ola ki, bana sıçramasın, biz bir zamanlar böyle bir oyunu bozmuştuk, şimdi yeniden bozarız.” Bu arada her ne kadar dinimiz İslam olsa da, atalarımızın Şaman genleri savaşı sevmemizi engelliyor. İyi ki o Şaman genlerimiz var. Bütün oyunlara rağmen, hâlâ ağaçları koruyanlar, HES’lere karşı çıkanlar, savaşa hayır diyenler ve tüm ayrımcılığa rağmen farklı mezheplerden kız alıp verenler, varsa inanın bu Şaman genlerimizden!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları