Çiğdem Toker

Huzur vaat edip huzursuz olmak

14 Nisan 2017 Cuma

Sandık başında kullanacağımız o tercih mührünün, ülkenin yüzlerce yılına damga vuracağı referanduma 48 saat kaldı.
Farkındasınız.
Vakit yaklaştıkça iktidar kadrosunun tahammülsüzlüğü tırmanışta.
Niyeyse, durmadan huzur ve istikrar vaat edenler, pek huzurlu görünmüyor.
Güç deseniz onlarda, mali kaynak deseniz yine onlarda.
Fakat yüz ifadeleri moralsiz, gülüşler zoraki. Kaşlar çatık.
Hayır’ın h’sini duyup görmeye dayanamayan hırçın bir kamu görevlisi türü var artık.
Kontrol gitmiş. Öfke nöbetine tutulmuş gibi hareketler sergiliyor, ülkenin dört bir yanında vatandaşların üzerine, tehdit, hakaret boca ediyorlar.
Türkiye’nin dört bir yanından akan haberler bize bir resim çiziyor.
- Tutak’a kayyım olarak atanan kaymakam Erkan İsa İrat, köylülere “hayır” çıkarsa tarımsal destekleme paralarının dağıtılmayacağını söylemiş. İlçe Tarım Müdürlüğü’ne gönderilen para blokeliymiş.
- İstanbul Büyükşehir Hal çalışanı Ömer Akbayrak, sosyal medya hesabına hayır diyeceklerin “karıları ve kızlarının ganimet olarak evetçilere helaldir” diye yazmış.
(Yediğimiz sebze ve meyvelerin sofranıza güvenli ulaşmasından sorumlu bir kişinin, ülkedeki milyonlarca kadın hakkındaki fikri bu. Mesajın altında ise bunu aratmayacak rezillikte yorumlar.)
- Düziçi Belediye Başkanı Ökkeş Namlı, şerefsiz dediği hayır diyecek çalışanların işten atılacağını açıklıyor.
Kamu bürokrasisinde bu tuhaf hırçınlık yükselirken, iktidar kadrosu ile banka hesaplarını büyütmeye “ekmek parası” adını veren sözcüleri herkesi aptal yerine koymayı sürdürüyor.
Özgür Mumcu’nun dün bıraktığı yerden devam edelim.
“Evet” müzayedesinde el artıranların muradı şunları unutmamızdır:
Bugün ceza yargılamasında FETÖ adıyla anılan Gülen Cemaati yanlıları, AKP kadrolarının attığı imzalar, çıkardığı kararname, verdiği onay ve izinlerle güçlendi, büyüdü, yayıldı.
AKP aralıksız 10 yıl fiili koalisyon ortağı olarak konumlamasa, Gülen Cemaati yanlıları ne yargı, bürokrasi, medya finans alanında söz ve güç sahibi olabilir ne de TSK içinde yükselebilirlerdi.
Yaşamı boyunca şiddetle yan yana gelmemiş masum insanların ve yakınlarının hayatının kararmasına yol açan iddianame ve kararlar, sağlanan veriler, büyütülen bu güç sayesinde var olabildi.
Bugün neredeyse suç unsuru olarak kabul edilen Türkçe Olimpiyatları damgalı hatıra paralar, AKP’li bakanların yönettiği Hazine’ye bağlı Darphane’de bu sayede basılabildi.
Evet, bunları unutacağız ki; medyadan yargıya, üniversiteden bürokrasiye toplumun hemen her kesiminin ağır bedeller ödediği bu ortaklıklığın siyasi faturası ortaya çıkmasın. Bu ortaklığı unutalım ki, kimse 15 Temmuz’un siyasi ayağını sormasın.
Biz bunları unutmayız şüphesiz. Ama asıl mesele iktidar kadrolarının 17 Nisan’dan itibaren ne yapacağında düğümleniyor.
Çünkü görünen o ki, sonuç ne çıkarsa çıksın, ufukta sadece toplum için değil iktidar için de bir rahatlama görünmüyor.
Propaganda broşürleri üzerinde yazılı olan “Milletimiz Kazanıyor, Türkiye Kazanıyor” önermesi, o broşürden hayata doğru çok kolay çıkmayacak.
Huzur vaat edenlerin bunca huzursuz olmasının sebebi bu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları