Bağış Erten

Bu maçın rövanşı var

19 Nisan 2017 Çarşamba

Bazen böyle olur. Maç zorludur, zemin kötüdür, medya yamuk bakmıştır, hakem taraflıdır, oyuncular sakattır, ters gidebilecek ne varsa gitmiştir... Bombalar patlar, cezalar yağar ama oyunu arsızca devam ettirirler. Maç oynanmaz haldedir. Derler ki “oynayacaksın”. Federasyona kayyım atanmış gibidir, alınan her karar bazılarının iki dudağı arasındadır. Maçın saatini de, senin kadronu da, sahayı da, topu da onlar belirleyecektir. Ve diyeceklerdir ki al sana adil oyun!
Gıcık alırsın ama maç bu, çeker seni. Yıllarca biriktirdiğin oynama kültürüne güveniyorsundur. Sonuçta taraftarın da, oyuncun da iyi bilir sahada koşmayı. Umutla çıkarsın sahaya. Sonuçta sen de 11 kişi çıkacaksın, oyun bildiğin oyun ve her zaman bir şans var...
Öyle olmaz! Daha ilk temasta faul çalar hakem. Aynısını beklersin, sana yapıldığında da kalksın o bayrak. Kalkmaz. Olsun dersin, koşmaya devam. Saçma sapan bir gol yersin, ardından bir tane daha. Boşver maç uzun. Arkaya sarkan bir uzun top ve nefis vurursun tam doksana. Buz gibi gol! “Yok” der hakem, “kural değişti, artık pasif ofsaytları da ofsayt sayıyoruz.” “E açık kural var, olmaz böyle şey.” Oldururlar!
Tartışmalı bir pozisyon gelir, hakemler karar verememiştir. Senin kaptanın koşar hakemlerin yanına. “Sen uzak dur” derler. Rakip takımın kaptanıyla kafa kafaya verip alırlar kararları, gene ince ince kıyarlar sana.
Sahada akışa müdahale edecek biri var mı diye kenara bakarsın, kulübe boştur. Antrenörlerinden en umut verici olan cezalıdır, diğerinin de maçın akışını değiştirecek basireti yoktur. Sinirlenirsin, sert çıkarsın. Hooop, kırmızıyı görürsün! Zaten skor 2-0? Üstüne bir de eksik kaldın mı?
Neyse ki devre olur. Sinir içinde sakinleşmeye çalışırsın. Sonuçta sen daha iyisin. Bunu biliyorsun. Çıkar oynarız dersin. Kaybedecek bir şey yok. Her şeyi onlar belirlesin, transferi onlar yapsın, paraları onlar döksün, ama bu iş takım oyunu. Bir arada oynamayı başarırsan, dayanışmayı savunursan neden olmasın. Öyle bir çıkarsın ki ikinci yarıya, devre arasında bülbül gibi şakıyan yorumcular susakalır. Buradan dönmez dedikleri maç tehlikeye girmiştir. Art arda gelir goller. Önce en büyük şehrin taraftarlarını ayağa kaldırırsın. İkinci golle ülkenin kalbi senin arkana geçer. Diğerleri zaten senindir, bu maç geliyordur eline.
Maç 3-2’dir artık, bu iş olacaktır. Fakat sen dört bir yandan atağa kalkmışken hakem olmadık düdükler öttürmeye başlar. Zamandan çalar rakip. Yere düşen kalkmaz. Maç bir türlü akmaz. İtiraz edersin, kartlar yağar. Yetmez esami listesiyle oynamaya başlarlar. Olacak şey değildir. Olur! Oysa bir 10 dakika daha oynansa kazanacaksındır maçı. Sonra, şak! Hakem maçı erken bitirir.
Kaybettin der gözlemciler. Rakip sen ne olduğunu anlamadan kutlamalara başlar. “Böyle iş mi olur” diyemeden skor çoktan tescillenmiştir. Eğersin kafanı. 25 sayı farktan gelip arayı kapatmışsın da son saniyede üçlük yemişsin gibi olursun. “En uzun mesafeye atladım” derken arkana baktığında haksız kalkan kırmızı bayrağı görmüşe dönersin!..
Çökersin olduğun yere. Dibe vurdum zannedersin. “Bu maçı nasıl kaybederim” şokuyla başından aşağı dökülen kaynar sular gözyaşlarına karışır. “Böyle mağlubiyet olur mu” diye soyunma odasının duvarlarını yumruklarsın.
Ama bir nefeslensen sen de göreceksin. Ne top oynadın be kardeşim? Oyun haritanın sağ alt köşesine sıkışmışken başına yağan yabancı maddelere inat ne paslar attın. Orta sahanın düşmez denilen ortasını nasıl aldın eline? Sol kanatta zaten iyisindir, ama bu sefer ezdin, geçtin. Gencecik pırıl pırıl kadron var, geleceğe bak sen. Hakem bu kadar taraflı, bütçeler bu kadar dengesiz, medya bu kadar yancı, tribünler bu kadar eşitsizken sen gittin maçı son saniyeye dek götürdün. Nasıl attı rakip teknik direktörün yüzü görmedin mi? Maç sonrası basın toplantısında hiç zafer havası var mıydı? O arkadaki saçlarını geriye tarayan pazarlama direktörünün yüzünden düşen kaç bin parçayı kim yerine takabilecek ki?
Sen iyi oynadın koçum. Takım olarak terinin son damlasına dek koştun. Teknik direktör sorunluydu biraz ama olsun. O da bu gerilime su taşımadı en azından. Ve asıl önemlisi... Daha çok maç var. Bu işin rövanşı elbet olacak. Ve sen bilmez misin a bre kâfir, deplasmanda atılan bir gol iki gol yerine geçer.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları