Coşkun Özdemir

Türk Halkının Kalp Sağlığı

10 Temmuz 2009 Cuma

Büyük çoğunlukla kardiyologların yer aldığı bu buluşumda TEKHARF olarak anılan ve 19 yıldan beri Prof. Altan Onat’ın öncülüğünde bir ekiple sürdürülen Türk halkının kalp sağlığı ile ilgili araştırma sonuçları sunuldu ve tartışıldı. Prof. Gülay Hergenç de, Prof. Onat’la birlikte TEKHARF çalışmasının yöneticiliğini yapıyor. Bu ilginç çalışma sonuçları kalp hastalıkları konusundaki yaygın literatür bilgilerinden çarpıcı farklılıklar ve sapmalar içeriyor. Özellikle kadın erkek farkı oldukça belirgin. Bu sonuçlar geniş şekilde tartışıldı. Bunları aşağıda maddeler halinde sıralayacağım.

1- Yurdumuzda her yıl 390 bin kişi koroner kalp hastalığına (KKH) yakalanmaktadır.

2- 30 yaşını aşkın insanımızın 3 / 7 sinde yüksek KKH riski var.

3- Hastalıktan ötürü ölüm nedenleri arasında KKH yüzde 40 ile başta yer alıyor. Yine bir beyin damar hastalığı sonucu (inme) ölümleryüzde 10, kanser ise yüzde 20 ölüm nedeni. Tüm diğer nedenler geri kalan yüzde 30'u oluşturuyor.

4- Batı ülkelerinde KKH oranı düşüp kanser oranı yükselirken bizde KKH oranı yüksektir.

5- Türkiye’de KKH mortalitesi tüm Avrupa ülkelerinden belirgin şekilde yüksek. Bu, erkekte 3 kadınlarda 5 katına varıyor.

6- Yurdumuzda hipertansiyon ve diyabet (tip 2) artıyor. Birincilerin yarısı diyabetlilerin 1/3 ü hastalığının farkında değil.

7- Obezite diyabet ve hipertansiyon tartışmasız KKH’nın önde gelen risk faktörleri.

8- Son yıllarda artık iyice tanınan ve çok sözü edilen Metabolik Sendrom yurdumuzda çok yaygın.

9- Metabolik sendromun unsurları şöyle sıralanıyor.

a) Hipertansiyon, b) Diyabet veya kan açlık şekeri 100-126 mg/dl, c) Trigliserid (150 + mg/dl), d) HDL-Kol Erkek 40, Kadın 50 mg/dl’nin altında, e ) Karın (göbek) çevresi erkekte 95 cm, kadında 88 cm’nin üstü.

b) Yurdumuzda 50 yaşına varan her iki erkekten biri metabolik sendrom ile tanışmaktadır. Kadınlarda ise şişmanlık ve buna eşlik eden insülin direnci, yangı (inflamasyon ) ve oksidatif stres erkekten daha önemli rol oynuyor.

10- TEKHARF çalışması KKH da obezite ve inaktivitenin (oturgan, sedanter yaşam) önemli bir etken olduğunu gösteriyor.

11-Uzun yıllardan beri ABD’de sürdürülen FRAMINGHAM çalışması ateroskleroz (damar sertliği) için şu risk faktörlerini sıralamakta idi: a) Hipertansiyon b) Diyabet c) Sigara d) Kolesterol

Hipertansiyon ve diyabetin önde gelen rolü konusunda görüş birliği var. Bu çalışma bunu destekliyor. Ancak burada sigara ve kolesterol (HDL) konusunda bazı farklılıklar var ve bunlar özellikle kadınlarda belirgin hale geliyor. Batı toplumlarında böyle bir farklılık görülmüyor.

HDL-Kol iyi, yararlı kolesterol olarak biliniyor. HDL-Kol yüksek düzeylerinin koruyucu etkisi olduğu yaygın kabul görmüştür. TEKHARF çalışması böyle kesin bir güvence olmadığını gösteriyor.

Çünkü koruyucu olarak bilinen partiküllerde bir disfonkiyon söz konusu olabilmekte ve koruyucu özellikler yok olabilmektedir. HDL üzerindeki bazı proteinlerin ( Apo A I, Apo A II ve C3) disfonksiyonel olduğu bu çalışmada ileri sürülmüştür. Bireylerde yüksek bir HDL-Kol düzeyinin koruyucu olup olmadığını ancak diğer laboratuvar bulguları ile destekleyebiliriz. CRP 2 mg/L, kompleman C3 1.5 g/L üstünde ise HDL de disfonksiyon söz konusu olabileceği düşünülmektedir. Bu durumlarda HDL üzerindeki A I, AII ve C III apoproteinlerinin ateroskleroz gelişmesini engelleme işlevlerini yitirdiği ileri sürülmekte. Trigliserid yüksekliği de bunu teyit ediyor. Kadınlarda trigliserid düzeyi önem taşıyor ve 120’nin altında olması önerilmekte. Böylece HDL –Kol yüksekliğinin kendi başına koruyucu olmadığını bildiriyor bu çalışma. Tek başına kötü (LDL) kolesterol yüksekliği halkımızın ancak küçük bir bölümünde kalp damar hastalığının gelişmesinde rol oynadığı düşünülmekte. (yaygın olarak bilinenlerden farklı bir bulgu)

12- TEKHARF çalışmasının en çok tartışma ve tepkilere yol açan bulguları kuşkusuz sigara içimi ile ilgili olanlar. Bu çalışma, sigaranın yurdumuzda kadınlarda sigaranın özellikle metabolik sendromun oluşumunda olumlu rol oynadığını, obeziteyi engellediğini, diyabet riskini azalttığını gösteriyor. Prof. Onat bu bulgulara yer yer Batı dünyasında ve Japonya, Honolulu ve Amerikan Kızılderililerinde, İran’da rastlandığını belirtiyor. Yurdumuzda sigara tiryakiliği erkekler arasında yüzde 55 kadınlarda yüzde 19 olarak saptanmakta.

Çalıştayın çok yararlı olduğunu düşünüyorum, bu çalışmada halkımızın önemli özellikler taşıdıklarını öğreniyoruz. KKH ülkemizde bu kadar yüksek oluşu çok çarpıcı bir gerçek. Diyabetin 20 yaş üzerinde yüzde 7’lerin üstünde olması bir başka önemli bulgu (Dr. Temel Yılmaz). Bu oran 35 yaş üstünde yüzde 12-13’e çıkıyor. Koroner Kalp hastalığının yurdumuzda genç yaşlarda sık görülmesi ciddi bir sağlık sorunu. Akdeniz usulü beslenmenin var olanların en iyisi olduğunu bilsek de yurdumuzda bu çeşit beslenmenin yaygın olduğunu söyleyemeyiz.

Zeytinyağı hâlâ bazı bölgelerde tercih edilmeyen bir yemek aracıdır. Etler, kebaplar ve lahmacun en popüler yemeklerimiz. Harekete, egzersizlere önem verenler azınlıktadır. Tansiyonuna, şeker düzeyine dikkat etmeyen, bunları önemsemeyen eğitimli insanımızın sayısı hiç de az değildir. Üzerinde durulmaya değer sağlık sorunlarımızdan önde gelen bir bölümünün bu çalışma ile ortaya konulduğu kanısındayım. Bu çalışmaya emek verenler övgüyü ve kutlamayı fazlası ile hak ediyorlar.

Dr. Coşkun Özdemir

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları