Hikmet Çetinkaya

1 Mayıs...

02 Mayıs 2017 Salı

Sokaklar benim içimdeydi... Sokaklar bir fırtına öncesi sessizliğinde...
Yalnızlığın resmini çiziyordum, bir duygu yoğunluğu içindeydim.
Solgun yüzlü işçi çocukları, çiçeğe duran ağaçlar, kâğıt mendil satan bebeler.
Yıllar akıp gidiyordu...
Durgun günlerin ardından zaman Ergin Günçe’nin dizelerinde buluşuyordu.
1 Mayıs’tı dün...
Günün anlam ve öneminde bütün insanlık tarihinin özeti gül gibi açar.
İnsanlık bilincinin inanç ipoteğinden kurtulup çiçeklendiği yerde özgürlük ve güvence beş sözcükte vurgulanmaya başladı:
Eğitim...
Sağlık...
Konut...
İş...
Emeklilik...
Sokakta miyavlayan kedinin aç mı, tok mu olduğunu düşünen insanın tümel kavrayışı yerküreyi kapsayacak algılama gücüne erişmiştir: Okyanuslar ötesinde yaşayan insan tok mu?
Aç ise neden aç...
Ya işi yok ya da alın terinin hakkını alamadığı için aç, değil mi?
İkisi de tüm insanlığın tasasına dönüştüğü gün kurulacak düzenin adı ne olur?
Liberalizm mi?
Neoliberalizm mi?
Sosyalizm mi?
Ne olursa olsun!
1 Mayıs’ı kutladık...
İçimiz buruktu...
Bir toplumdaki bireylerin hak ve özgürlüklerine saygı, demokratik bir siyasal rejimin halk tarafından benimsenmesi, toplumsal ve bireysel huzurun en temel koşulu değil miydi?

***

Demokrasi hoşgörüye dayalı bir sistemdi...
Bu yıl 1 Mayıs’ı OHAL’in gölgesinde yaşadık
Hak gaspları, taşeronlaştırma, zorunlu BES! Sendikasızlaştırma, iş cinayetleri, KHK ile ihraçlar ve yasaklara karşın, alanları işçiler, emekçiler doldurmuştu inadına...
2017’de 1 Mayıs’ı kutlarken “emekçi” deyince aklımıza ne gelir:
Sendika...
Toplusözleşme...
Grev...
Peki, tüm bu hakları işçimiz demokratik bir savaşımla mı aldı?
Yok canım...
27 Mayıs askeri müdahalesiyle bu temel emekçi hakları 1961 Anayasası’na yazıldı.
İşçinin bilinci sınıflaştığı zaman, alın teri savaşımı toplumda ağır basabilir.
Çağdaş demokrasinin anlamı ve içeriği budur...
Peki, ya emekçinin bilinci, sınıfsallığı yok eden dincilikle uyutulursa ne olur?
Sınıfsallığı silip süpüren “cemaatçilik” bilinci oluşur.
Türkiye’de emekçi işte bu tuzağın çukuruna itildi, cemaatçilik 15 Temmuz’da kendi çıkarları için kanlı darbe kalkışmasında bulundu.
Ilımlı İslam Projesi emekçinin, memurun, işçinin, köylünün bilincini körletmek üzerine iş tutan kurnaz emperyalistin akıldaneliğidir.
Acaba kaç sendika liderimiz bunun farkındaydı?
Bir duygu yoğunluğu içindeyim 1 Mayıs sabahı. Taksim’e çıkan yollar tutulmuş.
Mavi düşlerim var...
Hayatın akışını düş denizinde yakalamak istiyorum.

***

1 Mayıs insanın alın teri ile beyin terinin buluştuğu takvim yaprağına dönüşmeli.
Çünkü beyin terini eyleme katmadan kutlanacak bir bayram kör tepkiden başka anlam taşıyamaz!
Daha da ötesi 1 Mayıs’a yalnız emekçiler değil, ülkenin işadamları da katılmalı.
Türkiye, yalnız işçinin değil, işadamının da kuşatıldığı bir ülkeye dönüştü; küreselleşmenin neoliberalizmi yıllar süren zaman diliminde olup bitenleri sayılarla, istatistiklerle, verilerle sergilendiğinde, yerkürede yaşayan tekelci zenginlerin daha zengin, yoksulların daha yoksul olduğunu tartışmasız ortaya koyuyor...
Çağımız insanı ne istiyor?
Özgürlük hedefine dönük bilimsel bir eğitim; her koşulda hastalığa karşı sağlık güvencesi; çalışıp üretebileceği bir iş; başını sokabileceği bir konut ve yaşlılığında onurla hayatını sürdürebileceği oranda bir emekli maaşı...
2017 1 Mayıs’ı gerçeklerin yeniden ışıdığı bir dönüm noktası olsun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları